BİZ NEYİ BEKLİYORUZ?

BİZ NEYİ BEKLİYORUZ?

Dünya bizi bekliyor.
Bir kurtuluş, bir söz, bir ses, bir umut bekliyor.
Gazze’nin yanan çocukları, bombalanan evleriyle değil sadece,
ümidini kaybetmek üzere olan kalbiyle bizi bekliyor.
İslam dünyası, dağılmışlığın ortasında bir iz, bir rehber arıyor.
Avrupa’sı, Amerika’sı, Rusya’sı, Ukrayna’sı bile… Evet, onlar da insanlığın rotasını kaybettiği bu çağda hakikatin ışığını arıyor.
Ve bütün insanlık…
Yani mahzunlar, mazlumlar, maneviyat susuzları,
adalet bekleyen vicdanlar,
hepsi bizi bekliyor.

Ama biz neyi bekliyoruz?
Neyi ve neden erteliyoruz?
Bu ümmetin gençleri, âlimleri, yazarları, dâvetçileri, işçileri, memurları, siyasileri, sanatçıları, yani hepimiz…
Bir şeyin gelmesini, bir devrin açılmasını, bir elin uzanmasını mı bekliyoruz?
Oysa o beklenen biziz.

Ümmetin Aslı: “Emrolunduğun Gibi Dosdoğru Ol”

Biz, Kur’ân’ın ahlâkını temsil etmek için varız.
Biz, adaleti zulme galip getirmek için varız.
Biz, dünya körlüğe tutulmuşken, hakikati göstermek için varız.
Ama önce kendimize gelmeliyiz.
Kendini kaybetmiş bir toplum, başkasını bulduramaz.
“İnsanlığı kurtarmak isteyen önce kendini kurtarmalı.”
Çünkü yanan evi söndürmek isteyenin, elinde su olmalı.

Bugün, dünya maddi ilerlemede zirvedeyken,
ahlâken bataklıkta.
Gazze’de çocuklar açlıktan ölürken,
bir İslam ülkesinde lüks otellerde israf diz boyu.
Bir yanda bombalar, ölümler; diğer yanda ekran başında vurdumduymaz eğlenceler.
Bu çelişki, bizi daha fazla susturamaz.

Gecikmiş Adalet: Sessizliğin Vebali

Zulme sessiz kalan, zalime güç verir.
Geciken tepki, geç gelen yardım,
tarihin ve vicdanın affetmeyeceği izler bırakır.

Dünya bizi bekliyor.
Sadece dualarımızı değil,
aklımızı, kalbimizi, elimizi ve emeğimizi bekliyor.
Mücadele eden değil, çözüm üreten Müslümanlara ihtiyaç var.
Reklam yapan değil, temsil eden bir ümmete ihtiyaç var.
Slogan atan değil, inşa eden bir gençliğe ihtiyaç var.

Ya Biz? Biz Ne Yapıyoruz?

Bekliyoruz…
Belki daha elverişli şartları,
belki bir lideri,
belki bir mucizeyi…
Ama biz neyi bekliyorsak,
onlar da bizim uyanmamızı bekliyor.

Kalk! Çünkü Uyandığında Sen, Ümmet Uyanacak

Artık beklemeyelim.
Geciken her dakika, yıkılan bir yuvadır.
Sustukça büyüyen bir zulümdür.
Erteledikçe ertelenen bir diriliştir.
Uyan! Kalk! Çünkü sen ayağa kalktığında, ümmetin yüreğine de hayat yürür.
Sen yürüdüğünde, sessizlik dağılır.
Sen konuştuğunda, hak sesi bulur.

ÖZET:

Bu makale, “Dünya bizi bekliyor, peki biz neyi bekliyoruz?” sorusu etrafında, Müslümanların hem kendi iç muhasebelerine dönmeleri hem de küresel anlamda insanlığa örneklik vazifelerini hatırlamaları gerektiğini vurgulamaktadır. İslam dünyasının dağınıklığı, Gazze’nin çığlığı, Batı’nın manevi boşluğu karşısında suskun kalan bir ümmetin, artık beklemeyi bırakıp harekete geçmesi gerektiği anlatılmaktadır. Çünkü beklenen biziz; harekete geçen biz olursak, insanlık yeniden istikamet bulacaktır.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 17th, 2025