KEŞKE UNUTULMAYA MAHKUM, GÜNDEMDE OLMAYAN BİR ŞEY OLSAYDIM

KEŞKE UNUTULMAYA MAHKUM, GÜNDEMDE OLMAYAN BİR ŞEY OLSAYDIM

“نَسْيًا مَنْسِيًّا (nesyen mensiyyâ)” ve Muradifleri: Derin Bir Hiçlik İfadesi

1. Lügavî ve Tefsirî Anlam:

نَسْيًا (nesyen): “Değersiz, unutulmaya mahkûm, önemsiz bir şey” anlamındadır. Arapçada çoğu zaman artık işe yaramayan bir eşya veya silinmiş bir iz için kullanılır.

مَنْسِيًّا (mensiyyâ): “Unutulmuş, hatırlanmayan, gündemden düşmüş” demektir.

İkisi bir araya geldiğinde, anlamı pekişerek “tümüyle silinmiş, yok sayılmış, hiçbir iz bırakmadan unutulmuş biri” demek olur.

Bu ifade, Hz. Meryem’in (a.s.) toplumdan gelen baskı, iftira ve yalnızlık içinde Allah’a arz ettiği bir deruni çığlıktır. Bütün izlerden, gözlerden, yargılardan ve hatırlanma ihtimalinden uzak bir yok oluş arzusudur.

2. Muradif İfade: “يَا لَيْتَنِي كُنْتُ تُرَابًا (ya leyteni küntü turâbâ)”

> “Keşke toprak olsaydım!”
(Nebe’, 78/40)

Bu ifade, kıyamet gününde Allah’a isyan edenlerin, ilahi adaletle yüzleştiği anda söylediği bir pişmanlık sözüdür. Yani “Hiç yaratılmamış olsaydım, toprak olup da bu azabı görmeseydim.” anlamına gelir.

Her iki ifade de varoluşun yükünü taşıyamayacak hale gelen insanın, yokluğu tercih edişini yansıtır. Ancak bir farkla:

Hz. Meryem’in “nesyen mensiyya” deyişi, iffetini koruyamamakla suçlanmanın hüznüyle, hayattayken duyulan bir dünyevî acıyı anlatır.

“Küntü turâbâ” ifadesi ise ahirette karşılaşılan uhrevî pişmanlığın bir çığlığıdır.

Makale: “Unutulmak İsteyenler ve Hatırlanmakla İmtihan Edilenler”

“Keşke unutulsaydım…”

Bu, ne bir isyan ne de bir inkârdır. Bu, Hz. Meryem’in kalbindeki tarifsiz yükün, diliyle Allah’a dökülen bir duasıdır. “Nesyen mensiyya” kelimeleri, sadece yokluk isteğini değil, hatırlanmamak arzusunu da barındırır. Yani iz bırakmamak, kimsenin dilinde, zihninde ve yargısında yer almamak…

Hz. Meryem, iffetini koruduğu halde, toplum tarafından zina ile itham edilmenin ezici ağırlığı altında böyle fısıldar Rabbine. Kadınlığının, anneliğinin, insanlığının ezildiği bir anda, tek arzusudur: Unutulmak. Gözden ırak olmak. Dilden düşmek. Hatıradan silinmek…

Fakat Allah, tam aksine onu tarihin ve vahyin merkezine yerleştirir.
Kur’an’da bir sûreye adını verir: Meryem.
Onun doğurduğu çocuk, ilahî bir kelime olur: Mesih İsa.

Bunun zıddı bir çığlık daha duyarız Kur’an’da:

> “Keşke toprak olsaydım.” (Nebe’, 40)

Bu söz, inkârcıların ahiretteki pişmanlık haykırışıdır. Bir ömrü dünyada “var olmakla” geçirenlerin, ebedî azap karşısında “hiç olmayı” dilemesidir. Ama artık geçtir. Geri dönüş yoktur.

İki ifade, iki farklı çağrıyı haykırır:

Hz. Meryem’in “unutulma arzusu”, bir kulluğun iffetli ızdırabıdır; Allah’a samimi sığınışın yansımasıdır.

İnkârcının “toprak olma arzusu”, ilahi hakikati inkârın bedelidir; geç kalınmış bir yokluk isteğidir.

Aslında her insan, hayatının bir döneminde bu iki duygudan birini tadar:

Ya Meryem gibi mazlum olur, aciz kalır, unutulmak ister ama Allah onu hatırlatır…

Ya da dünyada çok hatırlanır, çok yaşar, çok konuşur ama sonunda yok olmayı diler…

Bir not gibi iliştirelim kalbimize:

Dünyada unutulmak isteyene Allah şeref verir.

Ahirette yok olmak isteyene ise ebedî azap kalır.

Hz. Meryem’in duası kabul edilmedi çünkü o, Allah’ın lütfuna layıktı.
Kıyamette “keşke toprak olsaydım” diyenin duası da kabul edilmeyecek; çünkü o, gerçeği reddetmişti.

Makale Özeti:

Bu yazıda, Meryem Suresi 23. ayette geçen “nesyen mensiyyâ” ifadesi açıklanmış, anlamı ve tefsirlerdeki yorumları verilmiştir. Ardından bu ifade, Kur’an’daki “ya leyteni küntü turâbâ” (keşke toprak olsaydım) ayetiyle karşılaştırılarak iki farklı ruh hali değerlendirilmiştir. Hz. Meryem’in duası mazlumiyet ve masumiyetin sesi olarak tanımlanırken, ahiretteki pişmanlık ifadesi, küfrün ve isyanın sonucu olarak değerlendirilmiştir. Sonuçta, Allah’a sığınan kulun unutulmak istese de yüceltilerek hatırlanacağı; Allah’tan kaçan insanınsa sonunda yok olmak isteyeceği hikmetle vurgulanmıştır.

Loading

No ResponsesMayıs 14th, 2025