Ebed Yolcularına Vesika: En Büyük Vazife

Ebed Yolcularına Vesika: En Büyük Vazife

İnsan dünyaya gelir, bir müddet misafir kalır ve ardından ebed yurduna doğru yola çıkar. Her nefes, bu yolculuğun bir adımıdır. Ancak bu yolculuk, dünya seyahatine benzemez. Çünkü menzili görünmez, istikameti gaybdandır, varılacak yer ise ya sonsuz saadet ya da tarifsiz hasrettir. İşte bu sebepledir ki Bediüzzaman Hazretleri şöyle der:

> “Evet, yolculara seyahat için vesika vermek bir vazife olduğu gibi, ebed tarafına giden yolculara da hem vesika, hem o zulümatlı yolda nur vermek öyle bir vazifedir ki, hiçbir vazife o vazife kadar ehemmiyetli değildir.”
(22. Lem’a)

Bu cümle, iman hizmetinin mahiyetini, insana düşen en büyük sorumluluğun ne olduğunu, hem bu dünyaya hem de ahirete bakan yönleriyle izah eder.

1. Vesika Ne Demektir?

Vesika, bir yolculuk için gerekli izin, belge veya delildir. Bir ülkeye girişte pasaport, bir sınavda kimlik, bir göreve girişte belge istenir. Ancak ebedî hayat için gereken vesika, sadece maddî değil, manevîdir.

Bu vesika, sağlam bir iman, salih amel, ihlas ve Allah’a yöneliştir.
Her insan bu dünyadan ayrılırken o vesikaya muhtaçtır. Çünkü:

Kabrin kapısını ancak imanla açabiliriz.

Mahşerde ancak Allah’ın razı olduğu kullar selamete erer.

Sırat’tan ancak nurla geçilir.

2. Zulümatlı Yolda Nur Olmak

Bediüzzaman’ın ifadesinde geçen “zulümatlı yol”, ölümden sonraki meçhul âlemleri temsil eder. Karanlık, belirsizlik ve dehşet doludur:

Kabir karanlığı,

Mahşer kalabalığı,

Sırat’ın keskinliği…

Bu zorlu yolda nur olacak şey, yine imandır. İman, kalbe yerleştiğinde kişinin ameline yansır; ve bu nur, ahirette ışık olur, yol gösterir. Nitekim Kur’an buyurur:

> “O gün mümin erkeklerle kadınların nurları önlerinden ve sağlarından koşar. (Onlara denir ki:) Bugün size müjde, altlarından ırmaklar akan cennetlerdir.”
(Hadîd, 57/12)

3. En Büyük Vazife: İman ve Hakikatleri Ulaştırmak

Ebed yolcularına bu vesikayı ve nuru kazandırmak için gayret göstermek, en büyük vazifedir. Çünkü:

Bir kişiye hakikati ulaştırmak, onun sonsuz hayatını kurtarabilir.

İnsanlar gafletle, hevâ ile ve şeytanın hilesiyle bu yolculuğa hazırlıksız çıkabilir.

Kalplere ebedî hakikati duyurmak, onları uyandırmak, birer ikaz ve irşad meşalesi yakmaktır.

Bediüzzaman bu yüzden hayatını bu hizmete vakfetmiş, adeta ozetle şöyle demiştir:
Benim vazifem, yalnız hakikati tebliğ etmektir.

4. Günümüzde En Çok İhtiyaç Duyulan Hizmet

Modern hayat, insanı meşgul eder, unutturur, avutur. Ölümü erteletir, âhireti hayal gibi gösterir. Bu sebeple bugün insanların en çok muhtaç olduğu şey, bu ebed yolculuğunu hatırlatan bir sözdür, bir tebliğdir, bir vesikadır.

İnsanlar dünya için bin belge ararken, ebed için çoğu zaman hazırlıksızdır.

Gençler dünya planları yaparken, âhiret planı çoğu zaman yapılmaz.

Oysa ölüm ani gelir; yolculuk hazırlığı olmadan yola çıkılmaz.

5. Vesika Vermek: Davet, Tebliğ ve Şefkat

Ebed yolcularına vesika vermek demek, sadece vaaz vermek değildir. Aynı zamanda:

Bir dostu uyarmaktır.

Bir gence dua etmektir.

Bir kitap hediye etmektir.

Bir hakikat paylaşmaktır.

Her Müslüman bu vazifeye ortaktır. Zira her insan, başkasının ebedini kurtarmaya vesile olursa, kendi ebedine de bir nur kazandırmış olur.

Sonuç: Yolcuları Unutmayan Yolcu

Hepimiz yolcuyuz. Hepimiz ebed tarafına gidiyoruz.
Ama bazı yolcular var ki hem kendi hazırlığını yapar, hem de diğer yolcuların eline vesika tutuşturur.
İşte onlar, bu dünyada Allah’ın en sevgili kullarıdır. Çünkü Allah’ın en sevdiği şey, kullarının kurtuluşudur.

İman nurunu yaymak, karanlıkta yürüyen birine lamba vermektir.
İnsanın ebedine katkıda bulunmak, dünyalara bedel bir iyiliktir.
Ve bu iyilik, hiçbir dünya vazifesiyle kıyaslanamaz.

Özet

Bediüzzaman’ın ifadesiyle “ebed tarafına giden yolculara vesika ve nur vermek” en büyük vazifedir. Bu vesika, sağlam bir iman ve salih ameldir. İnsanın ölümden sonraki karanlık yolculuğunda ona ancak bu iman ve amel nur olur. İnsanları gaflet uykusundan uyandırmak, iman hakikatlerini ulaştırmak, tebliğ ve irşad yoluyla vesika kazandırmak Müslümanın en yüce sorumluluğudur. Bu vazife sadece din görevlilerinin değil, her mü’minin kalbine yazılmış bir emanettir. Sonsuz yolculukta yol gösteren olmak, Allah’ın en sevgili kullarından biri olmaktır.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 13th, 2025