BAHARIN NEŞVESİ: SULHU UMUMÎ

BAHARIN NEŞVESİ: SULHU UMUMÎ

Baharın neşvesi: sulhu umumi.
Bahar yüzünü gösterince dikenler yüzsüz ve ilgisiz kalır.
Dünya baharını arıyor.
Ne ile?
Sulh ve müsbet hareket ile.
Genel barış ile:
İsrail Gazze, Rusya Ukrayna, Hindistan Pakistan, Terör ve silah baronlarıyla vekalet savaşçıları.
Zulmün leşkerleriyle hak ve adaletin müdafileri.
Dünya çok yoruldu.
Savaşlar, kan ve göz yaşları ile.
Kalbler ve vicdanlar çok zedelenip yıprandı terör ve kaos ile.
Dünya gemisi güvenli limanını arıyor, kaybettiği rotasını ve kılavuzunu bularak.

******

Bahar gelince dikenler görünmez olur.
Çünkü baharın neşvesi, çiçekleri konuşturur, gülleri öne çıkarır. Güzellik konuşmaya başlayınca çirkinlik susar.
İşte dünya da böyle bir baharı arıyor:
Bir sulh baharı, bir sükûnet mevsimi, bir insanlık uyanışı…

Yorgun Bir Gezegen

Artık dünya çok yorgun.
Topraklar savaşlardan nasibini aldı.
Gazze’de çocuklar, Ukrayna’da analar, Keşmir’de babalar ağladı.
Silahlar sustuğunda bile, vicdanlarda patlamaya devam etti bombalar.

Terör ve vekâlet savaşları yalnız şehirleri değil, kalpleri de tarumar etti.
Birbirine düşman kılınmış halklar, ölüme gönderilmiş gençler, yurtlarından sürülmüş masumlar…
Bunlar yeryüzünün gözyaşıyla sulanmış yaralarıdır.

Baharı Getirecek Güç: Müsbet Hareket ve Sulh

Said Nursî’nin ifadesiyle:
“Müsbet hareket etmek, menfi tarzda mukabele etmemek” bir hakikat meşalesidir.
Çünkü dünyaya nefreti değil, şefkati yaymak gerekiyor.
Tartışmaların değil, anlama ve anlaşılma zamanı geldi.
Topların, tankların değil; sözlerin, duaların, adaletin hükmetmesi gerekiyor.

Baharın gelişini kim engelleyebilir?
Bir tohumun çatlayıp çiçeğe dönmesini hangi karanlık durdurabilir?

İnsanlığın baharı da silah baronlarının değil, barış kahramanlarının çabasıyla yeşerecek.
Vicdanı susmamış kalplerin duası, karanlıkları yaracak.

Kaybolan Rota: İnsanlığın Kılavuzu

Dünya gemisi rotasını kaybetti.
Kaptanlar yön bulamıyor, pusula çalışmıyor.
Çünkü kılavuz olan hakikat, adalet, vicdan, merhamet kaybolmuş gibi.

Oysa Kur’ân, insanlığa bir rota çizmişti.
Peygamberler, adaletle yön göstermişti.
Evliya, ârif, âlim zatlar birer deniz feneri gibi karanlıkta yol göstermişti.

Bu yüzyılda da insanlık yeni bir kılavuza, yeni bir hikmete, yeni bir şefkat pınarına muhtaç.

Zulmün Leşkerleri – Hakkın Fedaileri

Şimdi iki büyük ordu karşı karşıya:

Bir yanda zulmün leşkerleri: Sömürgeci devletler, silah şirketleri, istihbarat taşeronları.

Diğer yanda hakkın müdafileri: Gönül insanları, mütefekkirler, adalet ve hakikat sevdalıları.

Bu savaş sadece toprağın değil, ahlâkın, şefkatin ve insanlığın geleceği için veriliyor.

Ve biz şunu biliyoruz:
“Zulm ile âbâd olanın akıbeti berbâd olur.”
Bahar, dikenle değil, çiçekle gelir.
İnsanlık dikenlerden bıktı, artık çiçek istiyor.

ÖZET

Bu çağda dünya, kanla değil; kalple yoğrulmuş bir barış baharını bekliyor.
Gazze’den Ukrayna’ya, Keşmir’den Doğu Türkistan’a dek insanlık ortak bir çığlık atıyor: Yeter!
Dünya, kaybolan rotasını ancak sulh, müsbet hareket ve ilahi rehberlik ile bulacaktır.
Zulmün karanlığında değil, hakkın ve vicdanın aydınlığında bir bahar doğacak.
Çünkü baharın neşvesi sulh-ü umûmîdedir, dikenlerin değil çiçeklerin çağındayız.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 13th, 2025