Suda Saklı Hayat ve Kozmik Ayrılış: Enbiyâ 30’un Hikmeti
Suda Saklı Hayat ve Kozmik Ayrılış: Enbiyâ 30’un Hikmeti”
Kur’an-ı Kerim’in Enbiyâ Sûresi 30. ayeti, hem yaratılış mucizesine hem de ilahi kudretin hikmetine dair derin işaretler taşır:
“İnkâr edenler görmediler mi ki göklerle yer bitişikken Biz onları ayırdık? Ve her canlı şeyi sudan yarattık. Hâlâ mı inanmazlar?”
(Enbiyâ, 30)
Bu ayet, hem kozmolojik gerçeklere hem de biyolojik hakikatlere işaret eder. Modern bilimle tefsir edildiğinde Kur’an’ın mucizevî yönü daha belirginleşir; ancak bu ayetin asıl amacı iman ve tefekkürdür. Şimdi ayeti üç temel boyutta ele alalım:
1. “Göklerle yer bitişik iken” ifadesi ve Kozmik Gerçeklik
Ayette geçen “ratkan” kelimesi, Arapça’da “birbirine yapışık”, “sıkı bir bütün” anlamına gelir. Burada gökler ve yerin başlangıçta birleşik olduğu, sonra “fefeteknâhumâ” yani “ayrıldıkları” bildirilir.
Bu ifade, günümüz kozmolojisinde Big Bang (Büyük Patlama) olarak adlandırılan teoriyle dikkat çekici bir paralellik arz eder. Bilim insanları, evrenin başlangıçta tek bir yoğun nokta hâlinde olduğunu ve büyük bir patlamayla genişlediğini söylemektedir. Bu da Kur’an’da yaklaşık 1400 yıl önce haber verilen bu “kozmik ayrılma” ile örtüşmektedir.
2. “Her canlı şeyi sudan yarattık” ifadesi ve Biyolojik Hakikat
Ayetin ikinci kısmı, “ve ce‘alnâ mine-l mâ’i külle şey’in hayy” yani “Her canlı şeyi sudan yarattık” ifadesidir.
Bu cümle, hayatın kaynağı olan suya işaret eder. Bütün canlı organizmaların temel yapı taşı olan hücrelerin büyük kısmı sudan oluşur. Canlıların yaşaması, üremesi ve faaliyet göstermesi suya bağlıdır. Bugün uzay araştırmalarında dahi “hayat belirtisi” aranırken ilk bakılan şey su varlığıdır.
Kur’an’ın bu biyolojik gerçeği, bilimden çok önce haber vermesi onun ilahî menşeini bir kez daha isbatlar niteliktedir.
3. Kur’an’daki Diğer Muradif (Benzer) Ayetler
Kur’an’da yaratılış ve suyun hayat vericiliğine dair başka birçok ayet vardır. Bazıları şunlardır:
“Allah her canlıyı sudan yarattı…” (Nûr, 45)
“Biz gökten su indirdik ve onunla her çeşit bitki çıkardık…” (Lokman, 10)
“O sudan bir beşer yarattı…” (Furkan, 54)
Bu ayetler birlikte değerlendirildiğinde, suyun hem fiziksel hem de ruhî dirilişe vesile bir nimet olduğu görülür.
4. İnançsızlara Çağrı ve Tefekkür Daveti
Ayetin sonunda gelen “Hâlâ mı inanmazlar?” sorusu, sadece bilgi vermek değil, vicdanlara ve akıllara dokunmak isteyen bir çağrıdır. Bilimsel gerçeklerin arkasında gizli olan ilahi düzen ve hikmet, ancak tefekkürle ve kalp gözüyle anlaşılabilir.
Kur’an, sadece mucizevi bilgi vermek için değil, imanı derinleştirmek ve düşünmeyi teşvik etmek için bu gerçekleri dile getirir.
5. Hikmetli Sonuçlar ve Düşündürücü İbretler
Evrenin yaratılışı başıboş değildir; bir Kudret Eli dokunmuştur.
Su, sadece biyolojik değil, manevî dirilişin de simgesidir.
Her ayrılış (gök ve yer gibi) yeni bir düzenin başlangıcıdır; kaos değil, nizamdır.
İnsan, sudan yaratıldığı gibi, yine “rahmetin yağmuru” ile dirilecektir.
ÖZET
Enbiyâ Sûresi 30. ayeti, evrenin yaratılışına ve hayatın sudan var edilişine dair hem bilimsel gerçekleri hem de imanî hakikatleri dile getirir. “Göklerle yerin bitişik olması”, evrenin ilk hâlini; “su ile hayatın yaratılması” ise canlılığın temelini ifade eder. Kur’an, bu ayetle inkâr edenleri düşünmeye, inananları ise şükre ve tefekküre davet eder. Ayetin sonunda gelen “Hâlâ mı inanmazlar?” sorusu, çağlar ötesinden bugüne seslenen bir ilahi hatırlatmadır.