KÖKSÜZLÜĞÜN BEDELİ: ADEM’İN ÇOCUKLARI NİÇİN BİRBİRİNİ ÖLDÜRÜR?

KÖKSÜZLÜĞÜN BEDELİ: ADEM’İN ÇOCUKLARI NİÇİN BİRBİRİNİ ÖLDÜRÜR?

İnsanlık tarihi boyunca değişmeyen bir gerçek vardır: Adem’in çocukları birbirine kıyar. Kardeş kardeşi öldürür, millet milletle çatışır, insan insanın kurdu olur. Bin yıllardır akan kanın, dökülen gözyaşının ardında yalnızca çıkar, toprak, servet ya da ideoloji mi vardır? Yoksa bu görünenlerin arkasında daha derin, daha kadim bir sebep mi saklıdır?

Köksüzlük… Evet, belki de insanlığın kanla yoğrulmuş geçmişinin en büyük sebebi, insanın kendi köklerinden, yaratılış gayesinden kopmuş olmasıdır. Bir ağacın toprağıyla bağı kesilirse, önce yaprakları solar, sonra gövdesi kurur, nihayetinde devrilip çürümeye yüz tutar. İnsan da öyledir; Rabbiyle, fıtratıyla, hakikatle bağını kaybettiğinde ne kalbi sağ kalır, ne ruhu canlı kalır, ne de aklı hikmetle işler.

Bugün dünyada yaşanan savaşların, çatışmaların ve bölünmelerin temelinde akıl-kalp-ruh dengesinden uzaklaşmış bireyler ve toplumlar vardır. Akıl varsa ama kalp yoksa, merhametsiz bir zekâya dönüşür; kalp varsa ama akıl yoksa, hedefsiz bir coşku olur; ruhsuz bir beden ise sadece dünya için yaşar, hakikati unutup hırsın esiri olur.

Kur’an-ı Kerim, ilk kan dökümünü bize Hâbil ve Kâbil kıssasıyla anlatır. Kâbil’in kıskançlığı, nefsinin rehberliğinde yaptığı o ilk cinayet, insanlığın köksüzlüğe düştüğü ilk kırılma noktalarından biridir. Kâbil, Allah’a değil, nefsine kul olmuştu. Kendi öz kardeşini öldürerek, sadece bir insanı değil, kardeşliğin, merhametin ve adaletin köklerini de o gün toprağa gömmüştü.

Eğer insan Kur’an’ın nuruyla aydınlanmamışsa, insan en azgın hayvandan daha zalim olabilir. İşte bu yüzden bugün “medeniyet” adı verilen birçok yapının temelinde köksüzlük vardır. İnsanlık ortak bir kalbî değer taşımadığında, ruhlar aynı hakikate yönelmediğinde, akıllar sadece menfaat için çalıştığında savaş kaçınılmaz olur.

Barışı getirecek olan; top, tüfek, anlaşma değil; insanın yeniden kökleriyle buluşmasıdır. İnsanın kendisini yaratanı tanıması, ona yönelmesi, aklını vahiy ile, kalbini sevgi ile, ruhunu hakikatle doyurmasıdır. İşte o zaman Adem’in çocukları yeniden kardeş olabilir.

MAKALE ÖZETİ:

İnsanlık tarihindeki savaşların temelinde yalnızca dünyevî sebepler değil, derin bir köksüzlük problemi yatmaktadır. İnsan, yaratılış gayesinden ve manevi köklerinden koptukça akıl-kalp-ruh bütünlüğünü kaybeder, bu da zulmü ve savaşı beraberinde getirir. Kalpsiz akıl, akılsız coşku ve ruhsuz bedenin hâkim olduğu toplumlarda barış kalıcı olamaz. Çözüm, insanın tekrar fıtratına dönmesi, Allah’la ve hakikatle bağını kurmasıdır.

Loading

No ResponsesMayıs 11th, 2025