KÂİNAT AĞACININ MEYVESİ: İNSAN VE EBEDÎ YOLCULUĞU

KÂİNAT AĞACININ MEYVESİ: İNSAN VE EBEDÎ YOLCULUĞU

“Şu şecere-i kâinatın semeresi olan beşer; kâinatın vücudundan ve icadından maksud odur ve icad-ı mevcudâtın gàyesi de odur. Ve o meyvenin çekirdeği olan insanın kalbi dahi, Sâni-i Kâinatın en münevver ve en câmi’ bir aynasıdır.

İnsanlar öldükten sonra, ruhları başka makamlara gider. Cesedleri çürüyor, fakat insanın cesedinden, bir çekirdek, bir tohum hükmünde olacak acbü’z-zeneb tâbir edilen küçük bir cüz’ü bâkî kalıp, Cenâb-ı Hak, onun üstünde cesed-i insanîyi haşirde halk eder, onun ruhunu ona gönderir.”

Bir Çekirdekten Haşre Uzanan Sır

Kâinat bir ağaç gibidir. Dalları yıldızlar, yaprakları gezegenler, çiçekleri çeşitli varlıklar olan bu şecerenin en kıymetli meyvesi insandır. Bediüzzaman’ın ifadesiyle “şu şecere-i kâinatın semeresi beşerdir.” Yani kâinatın yaratılmasının en yüksek hikmeti, en nazik ve câmi’ neticesi insandır. Bu meyvenin özünde, yani insanın kalbinde ise, kâinatın yaratıcısını tanıyacak, sevecek, bilecek bir ayna saklıdır.

İnsanın kalbi, sadece kan pompalayan bir et parçası değildir. O, Sâni-i Kâinat’a en parlak ve en kapsamlı bir ayna olacak şekilde yaratılmıştır. Aklı, duyguları, latîfeleri ve özellikle kalbiyle insan, bütün mahlûkat içinde Yaratıcısına en yüksek derecede muhatap olabilecek bir kabiliyete sahiptir. İşte bu yüzdendir ki insan, kâinat ağacının meyvesidir; hem de en latif, en şerefli ve en sorumlu meyvesi…

Ancak bu meyve, fanidir. Dünya hayatı geçicidir. İnsan ölür, bedeni toprağa karışır. Fakat ne müthiş bir sırdır ki, insan tamamen yok olmaz. Cesedi çürüse de, “acbü’z-zeneb” adı verilen küçücük bir çekirdek, bir tohum gibi bâkî kalır. Bu latîf ve hikmetli bilgi, hem bedeni haşrin mümkünlüğünü akla yaklaştırır, hem de ölümün yokluk değil bir dönüşüm olduğunu gösterir.

Nasıl ki bir tohum toprağa gömülünce çürüyüp yok olmuyor, bilakis yeni bir hayatın mukaddimesi oluyor; aynen öyle de, insanın bedeni de toprağa emanet edilmekte, bir haşir sabahı için muhafaza altına alınmaktadır. İşte o zaman, Allah o “acbü’z-zeneb” üstünde yepyeni bir vücut bina edecek ve insanın ruhunu tekrar ona iade edecektir. Böylece insan, aslî vatanı olan ahiret âlemine beden ve ruhuyla dönecektir.

Bu hakikat, bize hem büyük bir mesuliyet, hem de derin bir ümit verir. Hayatımızın sıradan anları bile sonsuz bir ebediyetle irtibatlıdır. Bu dünya bir sınav, bedenimiz bir emanet, kalbimiz ise ilahî bir aynadır. Ölüm bir son değil, bir açılıştır. Toprağa düşen insan cesedi, bir gün bahar mevsimi gibi dirilişle karşılaşacaktır. Çünkü Allah hem Hakîm’dir, hikmetsiz iş yapmaz; hem de Kadîr’dir, yeniden yaratmaya muktedirdir.

Makale Özeti:

Bu makalede, kâinatın bir ağaç gibi olduğu ve bu ağacın en mükemmel meyvesinin insan olduğu ele alınmıştır. İnsan kalbi, Allah’ın en câmi’ ve en parlak aynasıdır. Ölümle insanın cesedi toprağa karışsa da, “acbü’z-zeneb” denen çekirdek hükmündeki bir parça bâkî kalır. Ahiret gününde Allah, bu çekirdekten insan bedenini yeniden yaratır ve ruhunu ona iade eder. Bu hakikat, insanın ebedî yolculuğunu ve ölümün bir yokluk değil, bir dirilişin başlangıcı olduğunu gösterir.

Loading

No ResponsesMayıs 11th, 2025