Fitne: Ateşi Küçük, Yakışı Büyük Olan İmtihan
Fitne: Ateşi Küçük, Yakışı Büyük Olan İmtihan
Fitne her an,zaman ve mekanda mevcuttur.
Olayların akışına göre fitne közü harlanmakta, erken mudahale edilmezse alevi ile yayılıp yandırılmaktadır.
Hayatın kendisi ve hayatın içindekiler her biri bir fitne ve imtihan sebebidirler.
Akıllı ve basiretli davranılmazsa yayılıp çoklarını yakma özelliğine sahiptir.
********
Fitne, insanlık tarihinin en eski musibetidir. Kimi zaman bir sözde gizlenir, kimi zaman bir niyetin gölgesinde. Kimi zaman bir dostun tebessümünde saklanır, kimi zaman bir cemiyetin davetinde. Lakin her zaman vardır, her yerde bulunur ve her an uyanabilir. Zira fitne, şeytanın insan fıtratına attığı ince ve sinsi bir kıvılcımdır. Bu kıvılcım, zamanında söndürülmezse kor olur; kor da alevlenir ve nice gönülleri, yuvaları, toplumları yakar.
Her Zaman, Her Yerde: Fitneye Açık Kapılar
Fitne sadece savaşla, kanla, çatışmayla gelmez. Bazen bir haberle, bir dedikoduyla, bir çıkarla, bir makamla gelir. Bazen nefisle, bazen dostla, bazen aileyle. Zaman değişse de, mekân farklılaşsa da, insanların içindeki zaaflar sabit kaldıkça fitne her dönemde kendine bir yer bulur.
Bugün sosyal medya bir fitne aracına dönüşebilir. Bir cümleyle insanların şerefi lekelenir, bir yalanla toplumlar bölünür. Dün, kabile taassubu ile başlayan fitne, bugün mezhep taassubu veya ideolojik taassubun kılığına girmiştir. Dün taşla sopayla yapılan tahrikler, bugün klavyelerle yürütülmektedir.
Fitneyle Baş Etmenin İlk Şartı: Erken Teşhis
Bir kıvılcım küçükken bastırılır, ama büyürse ormanı kül eder. Fitne de böyledir. Erken teşhis edilmezse büyür; büyürse aklı karartır, kalbi karıştırır, feraseti kör eder. Onun için Kur’an, fitneden söz ederken “öldürmekten daha büyük bir musibet” demiştir. Çünkü bir canı almak bir kişiyi yok eder, ama bir fitne, toplumları ifsat eder.
Fitne karşısında susmak bazen yangına benzin dökmek gibidir. Ama her söz de söndürmez; aksine alevi harlayabilir. İşte bu yüzden fitneye karşı ilk adım: basiret. Basiret, olayın arka planını görmek; hak ile batılı, doğru ile yanlışın arasındaki ince çizgiyi fark etmektir.
Hayatın İçindeki Fitneler: İmtihanın Şekil Değiştiren Halleri
Her insan, hayatı boyunca farklı türden fitnelerle imtihan olur: mal, evlat, makam, şöhret, öfke, ihtiras, kıskançlık, bilgi, cehalet… Bunların her biri, doğru yönetilmezse fitneye dönüşebilir. Zira imtihanın mahiyeti, kişiye göre şekil alır. Kimi mal ile, kimi yokluk ile, kimi övgü ile, kimi hakaret ile imtihan olur.
Nitekim Hz. Yusuf, zindanda kaldı ama iffetini korudu. Hz. Süleyman, saltanatla imtihan oldu ama şükürle zirveye ulaştı. Hz. Eyyub, hastalıkla sarsıldı ama sabırla dirildi. Onların yolu, fitneyi tanıma ve ona karşı hikmetle durma yoluydu.
Fitneye Karşı Korunak: Feraset, Sabır ve Dua
Fitnenin karanlığında en parlak ışık, Allah’a sığınmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v), fitne zamanlarında dua etmeyi, içe dönüp nefsi muhasebe etmeyi, cemiyetin huzurunu bozan adımlardan uzak durmayı öğütlemiştir.
Toplum olarak da fitneye karşı birlik, hikmet ve sağduyuyla yaklaşmak gerekir. Her duyduğumuza inanmamak, her çağrıya koşmamak, her kışkırtmaya kapılmamak gerekir. Çünkü her alev, ısıtmaz; bazıları yakmak içindir.
Özet:
Fitne, her zaman ve mekânda mevcut olan sinsi bir imtihandır. Zamanında fark edilip müdahale edilmezse büyük yıkımlara sebep olur. Mal, makam, söz, nefis, cemiyet gibi unsurlar fitneye zemin oluşturabilir. Erken teşhis, basiretli davranış ve ferasetli duruş fitnenin yayılmasını engeller. Her Müslümanın görevi; fitneyi teşhis etmek, ona kapı aralamamak ve toplumsal barışı korumak için sabırla, hikmetle hareket etmektir.