Yokluktan Sonsuza: İdrakin Merhaleleri ve İmtihanın Yolculuğu
Yokluktan Sonsuza: İdrakin Merhaleleri ve İmtihanın Yolculuğu
İnsan, görünüşte toprağın bir parçası; ama gerçekte sonsuzluğa ayarlı bir misafir. Yokluk perdesinden varlık sahnesine çıkan bu yolcu, ilahi bir plan dâhilinde birçok eşiği aşarak ebediyete yürür. Her merhale bir bilinçlenme, her durak bir sınavdır. Kimi zaman inişlerle yoğrulur, kimi zaman yükselişlerle donanır. Bu yolculuk, sadece bedensel bir seyahat değil, aynı zamanda ruhun kemâle erme serüvenidir.
1. Yokluktan Varoluşa: Kudretin Tecellisi
Hiçlikten varlığa geçiş, bir kudret mucizesidir. “Ol!” emriyle kainat şekil buldu. Ruhlar yaratıldı, bedenlere takıldı. İnsan yoktu, ama bilinmek isteyen bir Rab vardı. O Rab, kudretini göstermek, isim ve sıfatlarını tanıtmak için bu âlemi halk etti. Böylece insan, yokluktan varlığa çıkarak ilahi bir maksadın taşıyıcısı oldu.
> “İnsan üzerinden henüz kendisinin anılmaya değer bir şey olmadığı uzun bir zaman geçmedi mi?”
(İnsan, 1)
Bu ayet, insanın başlangıçtaki yokluğunu hatırlatır; ama aynı zamanda var oluşun hikmetine dikkat çeker.
2. Dünya: İmtihanın İlk Büyük Durağı
Ruhlar âleminden beden âlemine iniş, idrakin ilk merhalesidir. Bu dünya, ahiret yolunun ilk menzili; tohumların ekildiği bir tarladır. Her nimet bir imtihan, her musibet bir terbiye vesilesidir. Bazen zafer sarhoşluğu, bazen de acı bir felaketle kişi kendini tanır, Rabbini arar. İnişler ve çıkışlar, bu yolun olmazsa olmazıdır.
> “Biz insanı karışık bir nutfeden yarattık. Onu deniyoruz.”
(İnsan, 2)
Bu deneme, sadece dış dünyada değil, kişinin iç aleminde de sürer.
3. Bilinçlenme ve Farkındalık: Hakikate Uyanış
İnsan, bu yolculukta gözle değil, basiretle görmelidir. Zira maddî göz, gölgeyi görür; hakikati değil. Bu yüzden bilinçlenme, yalnızca bilgiyle değil, idrakle mümkündür. Kalp uyanmadan, ruh arınmadan hakikat görünmez. Varlığın anlamı, ancak ilahi isimlerle tefekkür edilince anlaşılır.
> “Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, onlar yanından geçip giderler, yüz çevirirler.”
(Yûsuf, 105)
Farkındalık; eşyanın yüzeyinde değil, özünde gizlidir.
4. Merhaleler ve Ruhun Terakkisi
Her yaş, her hâl, her olay bir duraktır. Çocukluk bir saflık; gençlik bir taşkınlık; olgunluk bir derinliktir. Ölüm ise kabir âlemine geçiş kapısıdır. O da başka bir merhalenin eşiğidir.
İnsan bir misafir olarak gönderilmiş, istasyondan istasyona geçirilerek ebed yolculuğuna sevk edilmektedir.
İnişler bazen bir arınmadır; binişler bazen bir imtihandır. Mühim olan düşmemek değil, düştüğünde kalkabilmektir.
5. Sonsuzluğa Yönelik Yürüyüş
Her şey fânidir. Fakat insanın içinde sonsuzluk arayışı vardır. Bu arayış, onun aslî vatanını hatırlatır. Cennet, insanın ruhuna uygun hazırlanmış bir yurt; cehennem ise inkârın ve gafletin neticesidir. Yolun sonunda herkes bir hakikatle karşılaşacak:
> “Kim zerre kadar hayır işlerse onu görür. Kim de zerre kadar şer işlerse onu da görür.”
(Zilzâl, 7–8)
Bu yürüyüşte asıl olan, adım atmaktan çok, doğru istikamette ilerlemektir.
Sonuç ve Özet
İnsan, yokluktan başlayıp sonsuzluğa uzanan bir yolculuğun misafiridir. Bu yolculuk inişlerle, çıkışlarla, eşiklerle doludur. Her merhale bir bilinçlenme, her durak bir imtihandır. Maddî dünya bir vasıta; asıl menzil ise ebedî yurttur. Hakikati görebilen gözler için her şey bir işaret, her hâl bir öğüttür. Yol açık, rehber belli, son ise sonsuzdur.
ÖZET:
Yokluktan varlığa çıkan insan, ilahi bir plan dâhilinde merhalelerden geçerek sonsuzluğa yürür. Her durak, bir bilinçlenme; her iniş ve çıkış, bir imtihandır. Hakikati anlayan için bu yolculuk sadece geçici bir seyahat değil, ebedi hayatın hazırlığıdır. Yolun sonunda ya rahmetle sonsuzluk ya da gafletle pişmanlık vardır.