İmanın Gözlüğüyle Kâinata Bakmak: Siyah Kalpten Nurlu Gönle

İmanın Gözlüğüyle Kâinata Bakmak: Siyah Kalpten Nurlu Gönle

“Merhametsiz siyah bir kalb, kâinatı ağlar, çirkin, zulüm ve zulümat suretinde görür. Fakat, iman gözüyle baksa, yetmiş güzel hulleler giymiş bir Cennet hurisi gibi, rahmetler ve hayırlar ve hikmetleden dikilmiş yetmiş binler güzel libasları birbiri üstüne giymiş, daima güler, rahmetle tebessüm eder bir insan-ı ekber ve ondaki insan nevini bir kâinat-ı suğra ve her bir insanı bir alem-i asgar müşahede eder.”(Şualar)

1. Kalbin Rengi, Kâinatın Rengini Belirler

İnsan, varlık âlemini dış gözle değil, kalbiyle görür. Kalp temizse, göz de güzeli görür; kalp kararmışsa, göz de her şeyi karanlık görür. Merhametsiz, imansız bir kalp, kâinatı bir matemhane gibi algılar; her şeyin altında zulüm, boşluk, anlamsızlık görür. Bu bakışta ne rahmet vardır, ne umut, ne de hikmet.

Kâinat onun nazarında siyah bir perde gibidir. Her doğum anlamsız, her ölüm bir yokluk, her musibet boş bir rastlantıdır. Oysa mesele, bakılan yer değil; bakışın kaynağıdır: Kalptir.

2. İman Gözüyle Görülen Güzellik

Ancak iman ile bakan bir göz, aynı kâinatta bambaşka bir manzara görür. Kâinat artık ağlayan değil, gülen bir simadır. Rahmetin ince nakışları, hikmetin zarif örgüleri her şeyde hissedilir. Her varlık, Allah’ın isimlerini yansıtan bir ayna olur. Yağmur rahmettir, ölüm dirilişe açılan kapıdır, hastalık şifa vesilesidir, musibet terbiye edicidir.

Bu nazarla bakan kişi, kâinatı Cennet hurisine benzetir: Güzelliğin tabaka tabaka kuşandığı, rahmetin tebessümle aktığı, hikmetin ilmek ilmek örüldüğü bir sanat harikası.

3. İnsan: Kâinatın Küçük Bir Nüshası

Kâinata bu bakışla bakan bir mümin, kendi varlığının da bir “kâinat-ı suğra” olduğunu fark eder. Nasıl ki kâinat baştanbaşa bir sanat galerisidir, insan da o galerinin küçük bir örneğidir. Göz, kulak, kalp, akıl gibi azalarıyla, duygularıyla, hayalleriyle insan; içinde koca bir âlemi taşır.

Kâinatın “insan-ı ekber” olduğu hakikatini anlayan, insanı da “âlem-i asgar” olarak görür. Yani insan, içinde küçük bir âlemdir; ama bu âlem imanla nurlanır, küfürle karanlığa boğulur.

4. Tercih Senindir: Siyah Kalp mi, Nurlu Gönül mü?

İnsan ya zulümle bakan bir göz taşır kalbinde; ya da rahmetle tebessüm eden bir bakışa sahip olur. Bu bakış, hayatın anlamını belirler. Kim imanla bakarsa, acıdan bile lezzet çıkarır. Kim inançsız bakarsa, nimetten bile elem üretir. Yani mesele olaylar değil, olaylara hangi gözle bakıldığıdır.

SONUÇ ve ÖZET:

Kâinatın mahiyeti, ona hangi kalple bakıldığına göre değişir. İmansız, merhametsiz bir kalp; kâinatı anlamsız, karanlık, ağlayan bir yapı gibi görürken; imanlı bir gönül, her şeyi rahmetle tebessüm eden bir surette müşahede eder. İman gözü, insana hem kâinatın hakikatini hem de kendi iç âlemini tanıtır. Kalbin rengi, kâinatın rengidir. O hâlde insan, bakışını değil, kalbini değiştirmelidir.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 10th, 2025