Fıtratın Diliyle Yapılan Dua: Sessizlerin Kabul Edilen Ni¬yazı

Fıtratın Diliyle Yapılan Dua: Sessizlerin Kabul Edilen Ni­yazı

“Evet, tohumlar ve çekirdekler, istidat lisanıyla, herbiri birer ağaç ve birer sünbüle olmayı Halıkından isteyip duaları gözümüz önünde kabul olması gibi, bütün hayvanatın ihtiyac-ı fıtri lisanıyla elleri yetişmediği yerlerden rızıklarını ve hayatlarına lüzumu bulunan ve iktidarlarının haricindeki matlublarını birisinden isteyip o fıtri ihtiyaç diliyle ettikleri bütün dualannı gözümüz önünde kabul eden ve imdatlarına acib ve şuursuz mahlukatı vakti vaktine hikmetle koşturan bir Halık-ı Kerime zahir şahadet eder.”Şualar)

Tohumun Sessiz Yakarı­şı

Toprağa düşen küçücük bir tohum, ne konuşur ne yürür. Ama içinde taşıdığı kabiliyet ve istidad ile sanki şöyle dua eder: “Ey beni yaratan, beni bir ağaç yap. Bana gövde, yaprak, çiçek ve meyve ver.” Ve o dua, toprağın bağrında sessizce kabul görür. Bir müddet sonra toprak yarılır, içinden bir filiz çıkar, göğe doğru yürür, nihayetinde ağaç olur, çiçek açar, meyve verir. Bu sessiz konuşma, bu dili olmayan niyaz, istikbalin fısıltılı duasıdır. Ve her gün milyarlarca kez kabul edilir.

Bu bize gösterir ki, fıtratla yapılan dua, dilsiz bir yakarış da olsa, hikmetli bir Rab tarafından duyulur ve cevapsız bırakılmaz.

Hayvanların Lisan-ı Hali

Süt emen bir yavru hayvan, ne okuma bilir ne konuşma… Ama açlık duygusuyla annesinin memesine yönelmesi, onun “ihtiyaç diliyle” yaptığı duadır. O yavrunun duası, ne kadar şuurdan uzak olsa da, her seferinde karşılıksız bırakılmaz. Çünkü onun duasına cevap veren, sütü hazırlayan, o sütü memeye akıtan bir Rezzak vardır. Yavrunun gözyaşı ve acziyeti, semaya yükselen en masum dua gibidir.

İşte bu hal, bize gösterir ki: İhtiyaç, bir duadır. Acz, bir yakarıştır. Ve bu dua, sahibine gider.

İmdada Koşan Şuursuz Hizmetkârlar

Tohumun toprağa, hayvanın memeye ulaşması için araya konan yardımcılar da vardır. Bir arı çiçeğe konar, bir rüzgâr poleni taşır, bir güneş tohumu ısıtır. Bunların hiçbirinin şuur ve iradesi yoktur. Ama hepsi, şuurdan uzak birer hizmetçi gibi, o dualara cevaben gönderilirler. Bu düzen tesadüfle açıklanamaz. Bu, kudreti, ilmi ve rahmeti sonsuz bir Zat’ın eseridir.

Her an, her yerde milyarlarca varlık, lisan-ı istidat ve ihtiyaçla dua ederken, onlara vakti vaktine cevap verilmesi, bir Halık-ı Kerim’in rahmetini ilan eder.

Dilsizler Konuşuyor, Körler Görüyor

Bu kâinatta dilsizler konuşur, ama fıtrat diliyle… Körler görür, ama kalp gözüyle… Çünkü dua, sadece sözle değil; niyetle, ihtiyaçla, istidatla da yapılır. Ve bu dualar, karşılıksız kalmaz. Demek ki, insanoğlunun da elleri semaya açılmadan evvel, kalbiyle dua etmeye alışması, bu büyük sistemin bir parçası olduğunu fark etmesi gerekir.

SONUÇ ve ÖZET:

Tohumlar, hayvanlar, hatta cansız gibi görünen varlıklar bile, ihtiyaç ve istidat diliyle dua ederler. Bu sessiz dualar, hikmetli bir şekilde kabul olunur. Bu da bize, duaların yalnızca dille değil; fıtratla, ihtiyaçla ve acizlikle de yapılabildiğini gösterir. Ve her duaya, işitip cevap veren bir Rezzak-ı Kerim’in varlığını ilan eder. İnsan, bu varlıklar kadar dahi olsa, dua etmeli ve acz içinde Rabbine yönelmelidir.

Loading

No ResponsesMayıs 10th, 2025