RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI’NI ÖZETLEMEK MÜMKÜN OLSA…
RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI’NI ÖZETLEMEK MÜMKÜN OLSA…
Bazı eserler vardır ki okunmak için yazılmaz; yaşanmak için yazılır. Bazı sözler vardır ki kâğıda dökülse bile ruhlara yazılır. Risale-i Nur Külliyatı da böylesi bir eserdir: Sadece bir ilim metni değil, bir diriliş mektubudur. Zira bu eser, yalnız aklı değil, kalbi de ikna eder. Sadece bilgi sunmaz, bir bakış açısı kazandırır.
Risale-i Nur, bir asrın karanlığına tutulan nurdur. Şüpheye karşı yakılan bir iman kandili, gaflete karşı atılan bir tokattır. Onu özetlemek, bir ömrü bir nefese sığdırmak gibidir. Zordur, ama imkânsız değildir. Çünkü her kelimesi bir hakikate, her hakikati bir istikamete götürür.
1. İMANIN İSBATI VE İNŞASI
Risale-i Nur’un en temel gayesi imanı aklî ve mantıkî delillerle kuvvetlendirmektir. Allah’a imanı, Kur’ân’a teslimiyeti, ahirete hazırlığı, kaderin izahını, nübüvvetin hikmetini derin bir vukufiyetle ortaya koyar. Her bir risale, bir iman cephesidir; şüpheye karşı bir siper, inkâra karşı bir kalkan…
> “Bu zamanın en büyük farz vazifesi imanı kurtarmak ve tahkiki yapmaktır.” (Kastamonu Lâhikası)
Bediüzzaman’a göre bu zamanda en büyük cihad, kalplerdeki iman yarasını sarmaktır.
2. MARİFETULLAH: HER ŞEY O’NU GÖSTERİR
Risaleler, kâinat kitabını okuyarak Allah’ı tanıtır. Güneş, yağmur, çiçek, zerre, yıldız… Hepsi Allah’ın birer mektubudur. Sözler Mecmuası, bu mektupları okumayı öğretir. Her şeyde tevhidi gösterir. Her varlığı, Allah’ın bir isminin aynası olarak yorumlar.
Bu yönüyle Risale-i Nur, sadece bir tefsir değil; bir bakış biçimidir. Varlıklar arası dağınıklığı ortadan kaldırır, hepsini Allah’a bağlar.
3. KUR’ÂN’A YENİDEN BAKMAK
Bediüzzaman, Kur’ân’ı asrın anlayışıyla yeniden yorumlar. Modern fen ve felsefeye karşı Kur’ân’ın nurunu parlatır. Kur’ân’ın mucizeliğini, mana derinliğini, çağlar üstü oluşunu izah eder. Kur’ân’ın sadece bir kitap değil, bir hayat programı olduğunu gözler önüne serer.
> “Risale-i Nur, Kur’ân’dan gelen bir dersi imaniyedir.”
(Şuâlar)
4. NEFİSLE MÜCADELE VE MANEVÎ TERBİYE
Risale-i Nur, dış dünyayı olduğu kadar iç âlemi de ihmal etmez. Enaniyeti, gururu, tembelliği, gafleti ıslah etmeye çalışır. Nefsi değil, kalbi hâkim kılmayı öğütler. Samimiyet, ihlâs, mahviyet ve hizmet şuuru Risale-i Nur’un temel taşlarındandır.
Bu eser, mü’mine “nasıl inanacağını” değil, “nasıl yaşayacağını” da öğretir.
5. ZAMANIN MANEVÎ HASTALIKLARINA ŞİFA
Risale-i Nur, asrın manevi yaralarına Kur’ân eczanesinden ilaçlar sunar. Deizm, nihilizm, materyalizm gibi inanç krizlerine karşı ilim, hikmet ve marifetle cevap verir. Kur’ân’ın eskimez reçetelerini bugünün diliyle sunar.
> Bu zamanda dalâletin, cehaletten değil, ilimle, fen ve felsefeden geldiğini ve ona karşı Kur’ân’ın nuruyla mukabele etmek gerektiğini söyler.
SONUÇ: BİR KİTAPTAN FAZLASI, BİR HAYAT YOLCULUĞU
Risale-i Nur’u özetlemek gerekirse:
O, imanı isbat, kalbi inşa, fıtratı terbiye, Kur’ân’ı tefsir, zamanı teşhis, insanı diriltme eseridir.
Her bir sayfası bir pencere, her bir paragrafı bir reçetedir. Bu eser, yalnız bugünü değil, yarını da aydınlatır.
Bediüzzaman, bu külliyatla sadece bir kitap yazmamış, bir çağın ruhuna hitap etmiştir.
ÖZET:
Bu makalede, Risale-i Nur Külliyatı’nın özü anlatılmıştır. Külliyatın temel gayesi, imanı tahkiki olarak isbat ve inşa etmek, Kur’ân’ı çağın idrakiyle tefsir etmek, insanı nefsiyle yüzleştirip manevî terbiyeye yönlendirmek ve zamanın inanç buhranlarına karşı Kur’ânî reçeteler sunmaktır. Risale-i Nur, sadece okunacak değil, yaşanacak bir hakikatler manzumesidir.