Şirkin Affı Yoktur: Tevhid Yolunda Bir Hayat İmtihanı
Şirkin Affı Yoktur: Tevhid Yolunda Bir Hayat İmtihanı
Giriş
Kur’an-ı Kerim’in en çarpıcı uyarılarından biri Nisa Suresi’nin 48. ayetinde geçer:
“Allah, kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışında, dilediği kimse için her şeyi bağışlar. Kim Allah’a ortak koşarsa, büyük bir günahla iftira etmiş olur.”
(İnnallahe lâ yağfiru en yuşrake bihî ve yağfiru mâ dûne zâlike limen yeşâu. Ve men yuşrik billâhi fekadifterâ ismen azîmâ.)
Bu ayet, iman-akide temelli İslam düşüncesinin merkezini teşkil eden tevhid inancının ne denli hayati olduğunu gösterir. Aynı zamanda şirk günahının affedilmezliğine dair net bir çizgi çizer. Ehl-i Sünnet kelamında bu ayet, insanın imanını zedeleyen ve ebedî felakete götüren en tehlikeli sapma olarak değerlendirilmiştir.
Tevhid: Varlığın Temel Gerçeği
Ehl-i Sünnet itikadına göre tevhid, Allah’ı zâtında, sıfatlarında ve fiillerinde birlemek; O’na hiçbir şekilde ortak koşmamaktır. Bu anlayışa göre bütün âlem, bir tek Allah’ın kudret ve hikmetiyle var olmuş ve O’na boyun eğmiştir. Dolayısıyla şirk, bu en temel hakikati reddetmek ve Allah’tan başka bir güç vehmetmektir.
Kelam ilminde tevhid, sadece “bir Allah’a inanmak” şeklinde yüzeysel bir kabul değil; aynı zamanda Allah’tan başkasına kudret, yardım, ilim, tasarruf, zarar veya fayda verme gücü atfetmemeyi de kapsar. Kalben, zihnen ve fiilen yalnızca Allah’a yönelmek, tevhidin özüdür.
Şirk: En Büyük Zulüm ve İftira
Kur’an, şirki sadece bir inanç hatası olarak değil, aynı zamanda bir iftira ve büyük bir zulüm olarak tanımlar (Lokman 13). Çünkü şirk, Allah’ın uluhiyetine yapılan en ağır saldırıdır. Yaratılmış bir varlığı Allah’a denk görmek ya da O’na benzetmek, kudreti sınırlı olanı sonsuz olana ortak koşmaktır. Bu, hem aklen hem de ahlaken büyük bir sapmadır.
Ehl-i Sünnet alimleri, özellikle şirkin açık (cehri) ve gizli (hafî) türlerine dikkat çekerler. Açık şirk, müşriklerin putlara tapmaları gibi doğrudan bir ortak koşmadır. Gizli şirk ise riya, gösteriş, nefse veya insanlara aşırı bağlılık gibi kalpteki ortaklıklardır. Bu nedenle Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Sizler için en çok korktuğum şey, gizli şirktir.” (İbn Mâce)
Affın Sınırı ve İlahi Merhamet Dengesi
Bu ayet aynı zamanda ilahi adalet ve merhamet dengesini gösterir:
“Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz.”
Bu ifade, affedilmeyen tek günahın şirk olduğunu belirtirken, onun dışındaki her türlü günahın Allah’ın dilemesiyle affedilebileceğini de ilan eder. Bu, kulun şirk dışında her hatadan dönme ve affa mazhar olma umudunu canlı tutar.
Ancak bu umut, asla sorumsuzluk ve günah işleme cesareti vermemelidir. Çünkü ayetin verdiği mesaj açıktır: Şirk üzere ölen bir kimse, Allah’ın affına mazhar olamaz. Tevbe kapısı ise, can boğaza gelmeden evvel her daim açıktır.
Modern Şirk Biçimleri: Putlar Değişti, Tehlike Aynı
Bugün insanlar putlara değil belki, narsizme, paraya, güce, statüye, ideolojilere, bilime veya nefislerine tapıyorlar. Modern zamanın şirki, somut putlar yerine soyut tanrılar üretmiştir. Kalpte Allah’ın yerini alan her şey, şirk tehlikesidir. İnsan, kendi aklını, arzusunu veya toplumun değerlerini “ilah”laştırdığında, tevhid çizgisinden sapar.
Bir mü’minin bu ayeti her gün zihninde ve kalbinde canlı tutması gerekir. Çünkü imtihan dünyasında en büyük mücadele, Allah’a ortak koşmadan, sadece O’na kul olarak yaşayıp bu hâli koruyabilmektir.
Sonuç ve Mesaj
Nisa Suresi 48. ayet, hayatın merkezine tevhidi koymamızı ve şirkten her türlü vesileyle uzak durmamızı emreder. Allah, kullarına karşı sonsuz merhamet sahibidir. Ama şirk, bu merhametin sınırıdır. Bu nedenle en büyük çaba, kalbi şirkten temiz tutmak ve sadece Allah’a yönelmektir.
Makale Özeti:
Nisa Suresi 48. ayet, Allah’ın şirk günahını affetmeyeceğini açıkça bildirirken, diğer günahları dilediği kullar için bağışlayabileceğini ifade eder. Ehl-i Sünnet inancına göre tevhid, İslam’ın temelidir; şirk ise bu temeli yıkan en büyük sapmadır. Modern zamanlarda şirk, sadece putlara tapmakla sınırlı olmayıp, kalpte Allah’tan başka şeylere bağlılık duymakla da ortaya çıkabilir. Bu sebeple, Allah’a yalnızca O’na hakkıyla kulluk etmeli, tevhid üzere bir hayat sürmeliyiz.