Alâmetler Geldi: Göz Göre Göre Yaklaşan Kıyamet
Alâmetler Geldi: Göz Göre Göre Yaklaşan Kıyamet
Giriş
“Artık onun alâmetleri gelmiştir. Ona geldikten sonra nasıl olur da imanları onlara fayda verebilir?”
(Muhammed, 18)
Bu ayet, insanoğlunun gaflet içinde yaşarken, gözlerinin önünde gerçekleşen büyük uyarıları görmezden gelişine dair keskin bir ikazdır. Kıyamet bir anda değil, alâmetleriyle birlikte gelir. Ve o alâmetler, tıpkı gün doğumundan önce beliren kızıllık gibi ufkumuzu çoktan boyamıştır.
Alâmetlerin Gelmesi Ne Demektir?
Kur’ân-ı Kerim’de ve Hadis-i Şeriflerde kıyametin küçük ve büyük alâmetlerinden bahsedilir. Bu ayet, artık o alâmetlerin görünmeye başladığını ifade eder.
İbn Kesir ve Kurtubî gibi tefsir alimlerine göre burada geçen “eşrât” kelimesi, kıyametin işaretleri, uyarıları, habercileri demektir.
Resûlullah (s.a.v.)’in gönderilmesi, ilk büyük alâmet olarak kabul edilir. Zira O,
“Benimle kıyamet bu iki parmak gibi (yakındır)” (Müslim)
buyurmuştur. Yani kıyamet, ilk alâmetleriyle zaten gelmiş ve başlamıştır.
Görülüp De İbret Alınmayan Alâmetler
Güneşin batıdan doğması, Deccal’in çıkışı, Ye’cûc ve Me’cûc fitnesi, Dabbetü’l-Arz gibi büyük alâmetler tahlil ve tedkik neticesinde görülmekle beraber, küçük alâmetlerin çoğu çoktan tecelli etmiştir:
İlmin kaldırılması,
Zinanın yaygınlaşması,
Adam öldürmenin artması,
Emanetin kaybolması,
Ehliyetin ehliyetsizlere verilmesi,
Yapıların yükselmesi,
Kadınların çoğalıp erkeklerin azalması…
Bu sayılanlar hadislerde yer alan küçük alâmetlerdendir ve çağımızda gözle görülür şekilde yaşanmaktadır. Ancak çoğu insan bu belirtileri sıradanlaştırmış, kıyametin psikolojik eşiğini aşalı çok olmuştur.
Gaflet: En Büyük Alâmet
Ayette kıyamet alâmetlerinin gelişine rağmen insanların hâlâ onu uzak görmeleri dikkat çekicidir. Çünkü esas sorun bilgi eksikliği değil, gafletin kalbi körleştirmesidir. Kıyametin işaretleri ortada olsa da, göz görmezse, kulak duymazsa, kalp hissetmezse, o işaretler anlamını yitirir.
Bu ayet, aynı zamanda şunu söyler:
“Kıyamet günü geldiğinde değil, gelmeden önce iman etmelisin. Yoksa artık fayda vermez.”
Zira tevbe kapısı, güneş batıdan doğmadan önce açıktır. Sonrasında ise pişmanlık fayda etmez.
Modern Zamanın “Kıyamet Alâmetleri”
Bugünün insanı, ekolojik krizlerle, küresel savaşlarla, ahlâkî çöküşle, sosyal adaletsizlikle, insanlığın kıyametini fiilen yaşıyor. Dünya ısınıyor, kuraklık artıyor, denizler çekiliyor.
Toplumlar manen çökmüş, bireyler yalnızlığa sürüklenmiş.
İşte bunlar da birer alâmettir.
Kıyamet sadece gökten inecek bir azap değildir; içimizde başlar. Vicdan öldüğünde, merhamet tükendiğinde, adalet suskunlaştığında o kıyamet başlamıştır.
İman, Kıyametten Önce Gelmelidir
Bu ayet bize bir hesap gününün kaçınılmazlığını hatırlatır.
O gün geldiğinde artık imanın, tevbenin, pişmanlığın fayda vermeyeceği bildirilmektedir.
Bu yüzden “iman etmek için bir mucize, bir felaket, bir alâmet bekleme” mesajı verilir.
Çünkü alâmetler geldi. Göz göre göre gelmeye devam ediyor.
Sonuç ve Mesaj
Muhammed Suresi 18. ayet, insanlık için güçlü bir uyarıdır:
Kıyamet aniden gelmez, ama alâmetleriyle yavaş yavaş yaklaşır.
Bu ayet, mü’mini uyanmaya, gafletten sıyrılmaya ve hayatını bir “hesap günü bilinciyle” yaşamaya davet eder. Her alâmet, aslında bir rahmettir:
Uyanman için.
Hazırlanman için.
Dönmen için.
Makale Özeti:
Muhammed Suresi 18. ayette, kıyametin alâmetlerinin geldiği ve artık imanın fayda vermeyeceği noktaya yaklaşıldığı bildirilir. Bu, insanlara gözle görülen uyarıların değerini bilmeleri gerektiğini öğütleyen bir ikazdır. Ehl-i Sünnet’e göre, küçük alâmetlerin çoğu çıkmış, kıyametin zemini hazırlanmıştır. Ayet, insanı gafletten uyarır, kıyametin hem kalpte hem kainatta başladığını bildirir. İman ve tevbe, henüz fırsat varken yapılmalıdır; yoksa son pişmanlık faydasızdır.