Rabbimizi Rabbimize Sorduğumuzda Aldığımız ve Alacağımız Cevaplar

Rabbimizi Rabbimize Sorduğumuzda Aldığımız ve Alacağımız Cevaplar

İnsan, her şeyin kaynağını sormaya meyilli bir varlıktır. Sorar:
“Ben kimim? Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Ve beni kim yarattı?”

Bu soruların en büyüğü ise şudur:
“Rabbim kimdir?”

Bu soruyu önce mahlukata sorduk, sonra peygamberlere, kitaplara… Her biri ayrı ayrı Rabbimizi gösterdi.
Peki ya en doğrudan kaynak olan Rabbimize bizzat sorsaydık, bize ne derdi?
O, Zâtını nasıl tanıttı?
Cevap, Kur’an’dadır. Çünkü Kur’an, Allah’ın kendisini insana tanıttığı kelamıdır.

1. “Ben Allah’ım. Benden başka ilâh yoktur.”

(Musa’ya hitaben: Tâhâ, 14)

Allah, öncelikle birliğiyle tanıtır kendini.
“De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.” 2. “Allah samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır, O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)” 3. “Ondan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (Kimsenin çocuğu değildir).” 4. “Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.” ( İhlas.1-4)

Bu, bir tanıtım değil; bir tebliğ ve davettir:
“Sadece bana yönelin, başkasına eğilmeyin.”

2. “(Resûlüm!) Kullarıma, benim, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver.”

(Hicr, 49)

Kendini sadece azametle değil, rahmetle tanıtır.
“Rahman ve Rahîm” sıfatlarını en başa yazar.
Merhametini o kadar büyük tutar ki;
“Benim rahmetim gazabımı geçmiştir.” (Buhârî, Tevhid 55)

Demek ki Rabbimizi sorduğumuzda, O ilk olarak şefkat ve bağışlama yönünü gösterir.

3. “Ben gizli bir hazineydim, bilinmeyi sevdim.”

(Hadis-i kudsî)

Bu ifade, insanın yaratılışındaki ilâhî sevgi ve maksat boyutunu gösterir.
Allah, kendini tanıtmak istemiş, bilinmek dilemiş.
Ve insanı bunun için yaratmış.
Yani biz, sadece ibadet için değil, tanımak, bilmek, sevmek için varız.

4. “Biz ona şah damarından daha yakınız.”
(Kâf, 16)

Rabbimiz bize uzak değil.
Gökte değil sadece, her yerdedir.
Kalbimize, niyetimize, gözyaşımıza, iç sesimize şahittir.
Sorduğumuzda cevap veren, yakardığımızda duyan, tövbe ettiğimizde bağışlayan O’dur.

5. “O halde siz beni anın, ben de sizi anayım.”
(Bakara, 152)

Bir başka muhteşem cevap.
Allah bizden uzak duran değil, bizle beraber olmayı arzu edendir.
O, Kendi zatıyla yüce olsa da, kullarına karşı öyle yakındır ki; kendisini anan kulunu anar, yönelen kuluna yönelir.

6. “Kulum Bana bir karış yaklaşırsa, Ben ona bir arşın yaklaşırım.”
(Buhârî, Tevhid 15)

Bu cevap, ilâhî muhabbetin büyüklüğünü gösterir.
Rabbimize dönmek yeterlidir.
O bizim bir adımımıza on adım atar.
Çünkü O, sevilmeye en layık ve en çok seven Zât’tır.

7. “ Bana Dua edin, size cevap vereyim.”
(Mü’min, 60)

Sadece dinleyen değil, cevap verendir.
Rabbimizi Rabbimize sorduğumuzda, O bize der ki:
“Ben size yakınım. Yeter ki bana yönelin.”

Özet:

Rabbimizi sorduğumuzda, O kendisini Kur’an ve hadisle tanıtır.
Kudret sahibi, eşsiz, rahmetli, bağışlayan, seven, duyan, anlayan ve yakın olandır.
Biz sorarız: “Sen kimsin ey Rabbimiz?”
O cevap verir: “Ben Allah’ım; Rahmanım, Rahîmim, sizin yaratıcınız, sahibiniz, yardımcınız ve en yakınınızım. Bana yönelin, çünkü Ben hep sizi almaktayım.”

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 6th, 2025