Rabbimizi Mahlukat ve Mevcudata Sorduğumuzda Aldığımız ve Alacağımız Cevaplar

Rabbimizi Mahlukat ve Mevcudata Sorduğumuzda Aldığımız ve Alacağımız Cevaplar

İnsan, sonsuz bir sorunun sahibidir. En büyük sorusu da şudur:
“Benim Rabbim kimdir?”
Bu soruyu yalnızca kitaplara değil; göğe, yere, denizlere, dağlara, rüzgâra, kuşa, çiçeğe ve hücreye sormak da mümkündür. Zira Rabbimiz, sadece kitaplarla değil, mahlukat diliyle de konuşur. Çünkü O, her şeyi konuşturandır.

Her bir varlık, sanki ilahi bir kelime, bir cümle, bir ayet hükmündedir. Ve biz sorduğumuzda, her biri kendi hal diliyle cevap verir:

I. Güneşe Sorduk: “Rabbin Kimdir?”

Güneş der ki:
“Ben doğmamı da batmamı da bilmem. Vaktinde doğar, vaktinde batarım. Beni her sabah kaldıran ve her akşam indiren bir Rab vardır.”

Güneşin yanmadan ısıtması, yakmadan aydınlatması, sürekli ve kusursuz hareketi; bir ilmin, bir iradenin ve kudretin varlığına işaret eder.

II. Arıya Sorduk: “Kim seni bal yapmaya yöneltti?”

Arı dedi ki:
“Ben sadece emrolunduğumu yaparım. Çiçekten aldığımı bala dönüştüren ben değilim. Midemde bal fabrikası kuran, bana yolları ilham eden Rabbimdir.”

Balın tadındaki ölçü, şifasındaki hikmet, damlasındaki mucize; bir rahmet ve hikmet sahibi Rabbi gösterir.

III. Hücreye Sorduk: “Kimin emrindesin?”

Hücre fısıldadı:
“Ben görünmem, ama işleyen bir fabrikayım. DNA’mı kimin yazdığını bilmem, ama harflerim kusursuzdur. Benim planımı ancak bilen bir Rab yazmış olabilir.”

Mikroskobik bir yapının içinde makroskobik bir düzen varsa, o düzenin sahibi Sonsuz bir İlahi Kudrettir.

IV. Gecenin Sessizliğine, Gündüzün Cıvıltısına Sorduk

Gece der ki:
“Ben dinlendirme vaktiyim. Uyumam, ama uyutanım vardır.”

Gündüz der ki:
“Ben iş vaktiyim. Koştururum ama kimin için olduğunu bilmem. Beni size hizmet ettiren Rabbinizi düşünün.”

Zamanın akışı, gece ve gündüzün peş peşe gelişi, insanın ihtiyaçlarına tam uygunluğuyla Rahîm bir Rabden haber verir.

V. Dağa Sorduk: “Bu heybetin kime ait?”

Dağ gürledi:
“Ben sabit duran bir kulum. Yerin dengesiyim. Ama ben kendime bile yetemem. Sarsıntılardan korunmam için Rabbim bana tesbit verdi.”

Yeryüzünün sarsılmadan durması, dağların sabitleyici rolü, bir tedbir ve ölçü sahibi Zat’ı gösterir.

VI. Kalbe Sorduk: “Senin ritmini kim ayarlıyor?”

Kalp dedi ki:
“Ben hiç durmam. Ama durmamak benim değil, emredenindir. Yorgunluk tanımam, ama kudretle beslenirim. Rabbim emretmese, atamam.”

İnsan kalbinin hiç durmadan işlemesi, yaşamın ince bir ayarda sürmesi; Allah’ın sürekli “fiil ve tasarruf” halinde olduğuna delildir.

VII. Bütün Mahlukat Dedi ki:

> “Bizi yoktan var eden, şekil veren, yaşatan, rızıklandıran, yöneten ve sonra geri alan bir Rabbimiz var. O bir, eşsiz ve sonsuz kudret sahibidir. Her şey O’nunla olur. O olmayınca hiçbir şey olmaz.”

Özet:

Rabbimizi sorduğumuzda mahlukat susmaz; her biri kendi diliyle, yaratılışıyla, düzeniyle, hikmetiyle konuşur. Güneşten hücreye, arıdan dağa, kalpten geceye kadar her varlık; Allah’ın birliğini, kudretini, rahmetini ve hikmetini ilan eder. Mahlukatın tamamı, “Lâ ilâhe illâ Hû” der. Bu da gösterir ki, Allah sadece kitaplarda değil, mevcudatın tamamında da okunur.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 6th, 2025