BABASIZ YETİŞEN BİR EVLADIN HAZİN HALİ
BABASIZ YETİŞEN BİR EVLADIN HAZİN HALİ
Hayat, her insana eşit ortamlar dağıtmıyor. Kimi çocuklar, bir baba omuzunun gölgesinde büyür; kimi ise babasızlığın erken şokuyla tanışır. O yokluk, sadece maddî bir eksiklik değil; bir sığınak, bir örnek, bir kılavuz kaybıdır aslında.
Baba, evlat için sadece geçim temin eden bir figür değildir. O; güvenin, cesaretin, kimliğin ve istikametin sembolüdür. Babasız büyüyen bir çocuk, hayata tek kanatla tutunmaya çalışır. Sokakta bir yabancının ses tonunda bile bir baba arayışı vardır. Okulda babasıyla gelen çocuklara bakarken içinin bir yerinde ince bir sızı belirir. Belki bir fotoğraf, belki bir hatıra ve hatırlama, belki de hiç yaşanmamış hayaller dolaşır zihninde.
Bu eksiklik, çoğu zaman bir yetimin karakterine ince bir olgunluk da katar. Zira erken büyümek zorunda kalır. Sorumluluk, onun omuzuna zamanından önce biner. Ama her olgunluk, bir kırılganlığı da içinde taşır. Babasızlık, içte dinmeyen bir sessizliktir; bayram sabahlarında duyulan en sessiz çığlık, karne günlerinde göz arayan bir hayaldir.
Bir çocuk, babasını sadece maddi bir destek olarak değil; varlığıyla yüreğe kuvvet veren bir dayanak olarak arar. Hele ki bir erkek evlat, kimliğini ve erkekliğini çoğu zaman babasından öğrenir. Kız evlat için ise baba, güvenli dünyanın kapılarını tutan bir kahramandır. Bu kahramanın yokluğu, hayatın birçok kapısını aralamayı zorlaştırır.
Kur’an-ı Kerîm’de de yetimlere büyük bir şefkatle yaklaşılması, onların korunup gözetilmesi, haklarının çiğnenmemesi defaatle vurgulanır. Zira yetimlik, sadece bir statü değil; büyük bir imtihandır. Sevgisizliğin, sahipsizliğin ve yönsüzlüğün girdabına düşmemesi için toplumun tamamı yetimin babası hükmünde olmalıdır.
Babasızlık, bazen sükûtla konuşur, bazen gözyaşıyla anlatır kendini. Ve her çocuk, içindeki eksikliği başka bir dille ifade eder. Ama hepsinin ortak noktası; “Keşke babam olsaydı” duasının göğe yükselen sessiz bir yankısıdır.
Ancak şunu da unutmamalıyız: Allah, kulunu sahipsiz bırakmaz. Yetim olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in hayatı, babasızlığın karanlığında bile nasıl bir nur parlayabileceğinin en büyük delilidir. Yeter ki, sahip çıkılsın, sevilip yönlendirilsin. Babasız evlatlar, toplumun emaneti; Rahmân’ın bize bıraktığı sessiz dualardır.
ÖZET:
Bu makalede, babasız yetişen bir çocuğun yaşadığı duygusal ve manevi zorluklar, kimlik inşasındaki etkileri ve toplumun bu çocuklara karşı taşıdığı sorumluluklar ele alınmaktadır. Aynı zamanda Kur’an’ın yetimlere yönelik hassasiyeti vurgulanmakta, Hz. Peygamber’in yetimliği örnek gösterilerek umut dolu bir bakış açısı sunulmaktadır.