AHLAKIN BESLENDİĞİ KAYNAK DİNDİR

AHLAKIN BESLENDİĞİ KAYNAK DİNDİR
DİN OLMADAN AHLAK OLMAZ.
DİN AHLAK İKEN, DİNİ OLMAYAN AHLAK, AHLAK DA DEĞİLDİR
DİN AHLAKIN DA,HAYATINDA HAYATI VE ESASIDIR

Ahlakın Beslendiği Kaynak Dindir

Ahlak… İnsan hayatının özü, toplumların temel direği, medeniyetlerin ruhudur. Fakat bu yüksek yapının dayandığı temel nedir? Hangi kaynak onu besler, büyütür ve yaşatır? İşte bu sualin cevabı nettir: Ahlakın beslendiği kaynak dindir. Zira din olmadan ahlak, yönsüz bir gemi, köksüz bir ağaç gibidir. Görünüşte vardır, fakat içi boştur, geleceği yoktur.

Tarihe bakıldığında görülecektir ki; yüce ahlak örnekleri, peygamberlerin izinde yürüyen, vahyin nuruyla aydınlanan toplumlarda yükselmiştir. Çünkü din, insana sadece “iyi ol” demez; “neden iyi olmalıyım?” sorusuna da cevab verir. Menfaatsiz, karşılık beklemeden yapılan iyiliği ancak Allah’a imanın sıcaklığı yaşatabilir. Oysa din dışı ahlak anlayışlarında, temel çoğu kez çıkar, toplum baskısı ya da geçici faydalardır. Bunlar da kalıcı bir ahlak sistemi inşa etmeye yetmez.

Din, sadece ibadet değildir; ibadetle birlikte ahlaktır. Kur’an’da en çok geçen emirlerden biri “iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak”tır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” buyurarak ahlakın dinin ta kendisi olduğunu ortaya koymuştur.

Dini olmayan ahlak, pusulasız bir seyrüseferdir. Kime göre iyi, neye göre kötü soruları cevapsız kalır. Ahlakı Allah’tan değil de sadece toplumdan alan bir anlayış, zamanla yozlaşır. Çünkü toplum değişir, beğeniler değişir, modalar değişir… Ama Allah’ın koyduğu ölçü değişmez. Hırsızlık her zaman haramdır, yalan her zaman günahtır, adalet her zaman fazilettir. İşte bu sabiteler, ahlakı ayakta tutar.

Eğer din ahlaktan soyutlanırsa şekilciliğe; ahlak da dinden soyutlanırsa riyakârlığa düşer. Biri içsiz, diğeri temelsiz kalır. Halbuki ahlak, dinle kemale erer; din, ahlakla hayata yansır.

Bir çobanın da bir sultanın da aynı ahlaki ilkelere bağlı kaldığı, zenginin fakiri ezmediği, güçlü olanın zayıfa merhamet ettiği, kul hakkının titizlikle gözetildiği bir toplum… Ancak dinin değerleriyle mümkündür. Çünkü dinde ahlak, sadece bu dünyayı değil, ebedi hayatı da ilgilendirir. Kötülüğün karşılığı sadece kanun değil, aynı zamanda ilahi hesaptır. Bu bilinç insanı içten disipline eder.

Bugün dünyada yaşanan ahlak krizlerinin temelinde, ahlakın dinden koparılması yatmaktadır. Modern insan, dine mesafe aldıkça ahlaki değerlerini de yitirmiştir. Boşanmalar artmış, aileler dağılmış, güven sarsılmış, çıkarcılık yüceltilmiş, hakikat değersizleşmiştir. Çünkü dinin olmadığı yerde nefsin heva ve hevesi hüküm sürer. Ve nefsin arzularına dayanan bir ahlak, eninde sonunda yıkılır.

Sonuç olarak: Ahlak, ruhunu dinden alır. Din, ahlakın temeli, hayatın esasıdır. Dinsiz ahlak, sahte bir süstür; dindar ahlak ise ilahi bir cevherdir. Toplumların dirliği, kalplerin birliği, sadece bu ilahi temeller üzerinde inşa edilebilir. O hâlde ne diyelim?

Ahlaklı olmak istiyorsak, evvela imanlı olmalıyız. Çünkü ahlak, dindar bir vicdanın gülüdür.

 

 

Loading

No ResponsesMayıs 2nd, 2025