Kuşatma Altında Bir Vicdan: Gazze ve İnsanlığın İmtihanı
Kuşatma Altında Bir Vicdan: Gazze ve İnsanlığın İmtihanı
İnsanlık tarihi, zalim ile mazlumun, işgalci ile direnişçinin, vicdan ile vahşetin kavgasına sahne olmuş bir yolculuktur. Ancak bazı dönemler vardır ki, bu mücadele yalnızca topraklar için değil, insanlığın ortak vicdanı için verilir. İşte bugün Gazze, bu imtihanın en çetin yaşandığı bir sahnedir.
Kuşatma altında olan Gazze, son 60 günde tarihte eşi benzeri görülmemiş bir abluka ve saldırının hedefi hâline geldi. Gıda tükenmişti, şimdi ilaçlar da tükeniyor. UNRWA’nın raporlarına göre bir milyondan fazla çocuk, açlık ve tedavisizlikten ötürü ölümle yüz yüze. Bu rakamlar, kuru birer istatistik değil; bir annenin çaresiz bakışı, bir babanın başını eğdiği dua anı, açlıktan ağlamayı bile unutmuş bir bebeğin suskun çığlığıdır.
Zulüm Karşısında Sessizlik, Zulmün Bir Parçasıdır
Her bombalanan hastane, bir insanlık ilkesinin daha yerle bir edilişi; her engellenen yardım konvoyu, insanlık onurunun bir kez daha çiğnenişidir. Bugün Gazze’de akan sadece kan değil, modern dünyanın ahlak anlayışıdır. Sözde “medeniyetin” vicdan terazisi, masum çocukların açlıktan öldüğü bir coğrafyada bozulmuş, adalet terazisinin kefesi zalimin lehine kaymıştır.
Ne yazıktır ki, çoğu kez bu zulme sessiz kalan dünya, “insan hakları”nı sadece politik bir malzeme olarak kullandığını açıkça ortaya koymuştur. Oysa gerçek insanlık, en çok da kendi menfaatlerinin dışında kalanlar için konuşabilme cesaretidir.
Gazze: Sabır, Direniş ve Hikmetin Adı
Gazze sadece mazlumların yurdu değil, aynı zamanda hikmetin, sabrın ve direnişin de adıdır. Zulmün en karanlık anında bile bir annenin çocuğunu beslemek için dua edişi; bir gencin, açlık ve ölüm arasında imanla yürüyüşü; bir çocuğun yerle bir olmuş evinin enkazı altında dahi “Allah bizimle” demesi, bize bir şey fısıldıyor: “Karanlık geceler geçicidir, sabah muhakkaktır.”
Kur’an’da geçen Ashab-ı Uhdûd, Firavun’un sihirbazları, Habeşistan’a hicret eden mazlumlar gibi, Gazze halkı da bir imtihanın içinden geçmektedir. Bu imtihan, sadece onların değil, aynı zamanda dünya halklarının ve özellikle de ümmetin vicdanının testidir.
Ey Kalbi Olanlar, Gazze Sizi Çağırıyor
Bu çağrı, sadece bir yardım çağrısı değil, ahlaki bir sorumluluktur. Gazzeli çocukların bakışlarında susmuş bir dua var: “Neredesiniz?” Bu soruya herkes cevap vermeli. Dua ile, yardım ile, söz ile, yazı ile… En azından zulme rıza göstermeyerek.
Zira:
“Zulüm devam etmez. Zulüm, bizzat tahripkârdır; kendini yer, bitirir.”
Ama zulme karşı sessizlik de tahripkârdır; insanı içten içe çürütür.
Son Söz Yerine
Gazze, bugünün Kerbelasıdır. Her çağın bir Yezid’i, bir Hüseyin’i vardır. Safımızı belirlemek, susarak değil, ses vererek mümkündür. Bu yazı bir çığlıktır; zalime karşı değil, vicdanlara karşı. Çünkü Gazze’deki çocuklar, önce bizim insanlığımıza muhtaç.
Ve bil ki ey insan:
Bugün Gazze’ye sırt çeviren vicdan, yarın kendi çöküşüne tanık olacaktır.