Kehf Sûresi 60-82. ayetlerinde geçen Hz. Musa ile Hz. Hızır’ın kıssasını
Kehf Sûresi 60-82. ayetlerinde geçen Hz. Musa ile Hz. Hızır’ın kıssasını esas alan, hikmetli ve düşündürücü bir kısa film senaryosu aşağıda yer alıyor. Bu senaryo, belgesel veya kısa film tarzında çekime uygundur. Anlatım dili hem mecazi hem de derinliklidir.
BAŞLIK: “Perdenin Ardında: Görünmeyenin Hikmeti”
TÜR: Belgesel-dram, manevi öğreti
SÜRE: 10-15 dakika
YER: Zaman ve mekân üstü bir sahil, kasaba ve kırsal yol
BÖLÜM 1: YOLCULUK BAŞLIYOR
Sahne:
Gün doğarken, deniz kenarında duran Hz. Musa, yanında hizmetçisiyle uzaklara bakar.
Musa (iç ses):
“Ben bilgililerin en büyüğüyüm sanmıştım. Fakat Rabbim bana, benden daha bilgilisinin olduğunu bildirdi. Onu bulmalıyım.”
Hizmetçi:
“Balığımızı unuttuğum yerde bir gariplik oldu efendim. Orada bir kayaya sığındık, balık dirildi ve denize kayıp gitti…”
(Kamera: Kayaya zoom. Rüzgâr uğultusu eşliğinde zaman kayması olur.)
Musa:
“İşte aradığımız yer burası!”
BÖLÜM 2: GİZEMLİ YOL ARKADAŞI (HZ. HIZIR)
Sahne:
Gizemli biri belirir: Hızır. Yüzünde vakur ama anlaşılması güç bir ifade.
Hızır:
“Benimle gelmek istiyorsan, sabredemezsen sana gerçekleri açıklayamam.”
Musa:
“Allah’ın izniyle sabredeceğim.”
Hızır:
“Öyleyse yola çıkalım…”
BÖLÜM 3: BİR GEMİNİN DELİNMESİ
Sahne:
Yoksul balıkçıların yardım ettiği bir gemiye binerler. Gemi yol alırken Hızır, kürek altındaki tahtayı söker, su sızar.
Musa (itirazla):
“Bu ne biçim iştir! Masum insanların malına zarar verdin.”
Hızır:
“Sabredemeyeceğini söylemiştim…”
(Kısa süre sonra bir kıyıya varırlar.)
BÖLÜM 4: MASUM BİR ÇOCUĞUN ÖLDÜRÜLMESİ
Sahne:
Yol üstünde oynayan küçük bir çocuk… Hızır, çocuğu usulca yere yatırır. Kamera, çocuğun tebessüm eden yüzünde donar. Hızır gözlerini kapatır.
Musa (öfkeyle):
“Ne yaptın sen! Günahsız bir canı haksız yere aldın!”
Hızır:
“Sabır yine tükendi…”
BÖLÜM 5: YIKILAN BİR DUVARIN ONARILMASI
Sahne:
Soğuk ve ilgisiz bir kasaba… Yorgunluktan tükenmişlerdir. Kimse su vermez. Fakat Hızır, yıkılmak üzere olan bir duvarı onarmaya başlar.
Musa:
“İsteseydin ücret alabilirdin. Bu kadarına da gerek yoktu.”
Hızır:
“İşte şimdi ayrılık vakti. Fakat artık yaptıklarımın sırrını açıklayacağım.”
BÖLÜM 6: GERÇEKLERİN PERDESİ AÇILIYOR
Hızır (kameraya, izleyiciye dönerek anlatır):
“Gemi, zalim bir kralın zorla gemilere el koyduğu kıyıya gidecekti. Onu kusurlu gösterdim ki alınmasın.
Çocuk, anne-babası salih insanlardı. Büyüseydi onları azgınlığa sürükleyecekti. Rabbimiz onlara daha hayırlı bir evlat nasip edecekti.
Duvar, yetimlere ait bir hazinenin üzerindeydi. Duvar yıkılsa hazine ortaya çıkacak, yetimler mağdur olacaktı. Vakti geldiğinde o hazineyle büyüyecekler.”
Hızır:
“Sen zahire baktın, ben hikmete… Allah’ın ilmi, sabrı sınar. Her şey göründüğü gibi değildir.”
BÖLÜM 7: VEDA VE DERS
Sahne:
Hızır yavaşça uzaklaşırken çevre bulanıklaşır. Musa tek başına kalır. Güneş batmak üzeredir.
Musa (iç ses):
“Zahirde zulüm görünen işler, hakikatte rahmettir. İlmin en büyüğü, Allah’ın ilmidir…”
(Kamera göğe döner. Hafif bir müzik yükselir.)
SES ve GÖRSEL YÖNLENDİRME
Müzik: Tefekkür ve hafif derviş temaları taşıyan ney ve ud ezgileri
Renk: Soğuk tonlardan sıcak tonlara geçiş (başta mavi-gri, sonra sarımsı günbatımı tonları)
Görsel: Masalsı ve sinematografik planlar, yavaş hareketli kamera, mistik sisli sahneler
@@@@@@
ANLATIM VE SESLENDİRME METNİ
Başlık: “Perdenin Ardında: Görünmeyenin Hikmeti”
Tür: Belgesel-dram
Ses tonu: Derin, yavaş ve tefekkür dolu
[GİRİŞ – DOĞA SESLERİ, HAFİF MÜZİK]
Anlatıcı:
“Bazen gördüğümüzle hüküm veririz…
Fakat bilmediğimiz, perde arkasında kalan bir hakikat vardır.
Ve Allah’ın ilminde gizlenen her şey, nihayetinde bir rahmettir…”
[1. SAHNE – SAHİLDE HZ. MUSA]
Anlatıcı:
“Musa Aleyhisselam… Bir peygamber, bir öğretmen ve hakikatin yolcusu…
Rabbinden, kendisinden daha bilgili bir kul olduğunu öğrenir.
Ve onu bulmak için yola düşer…”
[2. SAHNE – KAYA BAŞINDA BULUŞMA]
Hizmetçi:
“Efendim, balığı unuttuğumuz yerde garip bir şey oldu… Balık dirilip denize kaçtı…”
Anlatıcı:
“O an, Musa bildi ki… Aradığı kişi, tam da oradaydı. Hızır… Allah’ın ilim verdiği özel bir kul…”
[3. SAHNE – HIZIR’LA İLK KONUŞMA]
Hızır:
“Benimle gelmek istiyorsan, sabretmelisin.
Gördüklerine hemen hüküm veremezsin.”
Musa:
“Allah’ın izniyle sabrederim…”
[4. SAHNE – GEMİYİ DELME OLAYI]
Anlatıcı:
“Yoksul insanların gemisine bindiler.
Fakat Hızır, aniden geminin tahtasını söktü…”
Musa:
“Bu ne biçim iştir? Bu insanlara zarar verdin!”
Anlatıcı:
“Musa sabredemedi… Görünen, onu sarstı.”
[5. SAHNE – ÇOCUK OLAYI]
Anlatıcı:
“Bir çocukla karşılaştılar. Masum, suçsuz bir çocuk…
Hızır, onu yere yatırdı… Ve canını aldı.”
Musa:
“Sen nasıl bir canı haksız yere alırsın!”
[6. SAHNE – DUVAR OLAYI]
Anlatıcı:
“Bir köye vardılar. Aç, yorgun ve susuzlardı.
Kimse yardım etmedi. Fakat Hızır, yıkılan bir duvarı tamir etti…”
Musa:
“İsteseydin ücret alabilirdin.”
[7. SAHNE – HAKİKATLER AÇIKLANIYOR]
Hızır (sakin ve derin bir sesle):
“Artık ayrılıyoruz. Ama yaptıklarımın hikmetini sana açıklayayım…”
“Gemi… Zalim bir kral tarafından zorla alınacaktı. Onu kusurlu gösterdim ki, sahipleri malını kaybetmesin.”
“Çocuk… Ana babası salih insanlardı. Büyüdüğünde onları azgınlığa sürükleyecekti. Allah, yerine daha hayırlısını verecekti.”
“Duvar… Altında yetimlere ait bir hazine vardı. Vakti gelince, onlar büyüyünce hazineyi bulsunlar istedim…”
[8. SAHNE – VEDA VE DERS]
Anlatıcı:
“Musa, gördü ki…
Her işte, her olayda zahirin ötesinde bir hikmet vardır.
Ve Allah’ın ilminden başkasını mutlak doğru sanmak… büyük bir yanılgıdır.”
Anlatıcı (derinleşen ses tonuyla):
“Zulüm gibi görünen şey… rahmete dönüşebilir.
Çünkü Rabbimizin her işi, sonsuz hikmetle dokunmuştur.”
[SON – YÜKSELEN MÜZİK VE KUŞ SESLERİ]
Anlatıcı (fısıltıya yakın):
“Ey insan… Sabret.
Ve unutma…
Her gördüğün gerçek olmayabilir.
Ama Allah’ın hükmü, daima en doğrusudur…”