AHİRETTE KURTARACAK ESERLER: FANİYİ BAKİYE ÇEVİRMEK
AHİRETTE KURTARACAK ESERLER: FANİYİ BAKİYE ÇEVİRMEK
İnsan, dünyada iz bırakmak ister. Bir eser, bir yazı, bir bina, bir servet, bir unvan… Geride kalan şeyler bir bakıma insanın devamı gibi görünür. Fakat asıl mesele şudur:
“Âhirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fâni dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme!”
Bu söz, kalplere derin bir ölçü veriyor. Zira dünya eserleri, âhiret sermayesi olmadıkça, insanın yükü olur; kurtuluş vesilesi değil, vebal sebebi olur.
Fani Olanın Arkasından Koşmanın Boşluğu
Dünya, aldatıcı bir pazar yeridir. Burada elde edilen şöhretler, servetler, başarılar; ölümün nefesiyle bir anda yok olur. İnsan, ölüm anında sahip olduğu her şeyden koparılır. Ne bir makam, ne bir servet, ne de şan-şöhret kabir kapısından içeri girer.
Kalır geride süslü mezartaşları, unutulan isimler, bir zaman sonra tozlu sayfalarda silinip giden hatıralar…
Asıl Eser: Kalıcı ve Kurtarıcı Ameller
Gerçek eser, kalpteki iman, dildeki zikir, eldeki hizmettir. Kur’an buyurur:
> “Mal ve çocuklar, dünya hayatının süsüdür. Baki kalan ise salih amellerdir; Rabbinin katında sevapça daha hayırlı, ümit bakımından da daha hayırlıdır.”
(Kehf, 18/46)
İnsanın ahirette işe yarayacak tek eseri, Allah için yaptığı işlerdir. Bir kişinin hidayetine vesile olmak, bir yetimi sevindirmek, bir kalbi Allah’a yaklaştırmak, bir damla ilim, bir zerre takva… İşte bunlar, insanı ölümden sonra bile ayakta tutan eserlerdir.
Dünya Eserleri Nasıl Baki Olur?
Dünya işleri tamamen boş değildir. Eğer bir eser, bir hizmet Allah rızası için yapılmışsa; o fâni iş, birden bâki bir hazineye dönüşür. Bir cami inşa etmek, bir ilim meclisi kurmak, bir insanın duasına sebep olmak… Eğer niyet doğruysa, dünya işi bile âhiret nuru olur.
Bu yüzden niyetler, kalbimizin gizli mimarlarıdır. Bazen bir küçük hareket, sırf Allah için yapılırsa dağlar kadar sevap getirir; bazen büyük görünen işler, riya ve gösterişle heba olur.
İbret: Mezar Taşlarına Yazılan İsimler Değil, Kalplere Kazınan İyilikler Kurtarır
Tarihte nice sultanlar, krallar, zenginler gelmiş, büyük eserler bırakmışlardır. Saraylar, kaleler, kütüphaneler… Bugün onların çoğunun ismini kimse hatırlamıyor. Ama bir yetimin duasını almış bir garibanın ismi, Arş-ı Âlâ’da anılıyor.
Demek ki mesele, insanların gözünde büyük görünmek değil; Allah katında makbul olmaktır.
Sonuç: Bir Davet
Ey gönül!
Kendine şu soruyu sor:
“Bugün yaptığım hangi iş, hangi söz, hangi eser beni kabirde ışıklandıracak?”
Öyleyse dünya eserlerine değil, âhiret azığına çalış.
Öyle bir eser bırak ki, zamanla eskimesin, ölümle sönmesin, ebedi âlemde yüzünü ak etsin.
Unutma:
“Allah için yapılmayan her eser, fanilerle birlikte toprak olur. Allah için yapılan bir damla iyilik ise, ebedi bir yıldız gibi parlar.”