Fıtratın İzinde: Herkes Özünün Gereğini Yapar
Fıtratın İzinde: Herkes Özünün Gereğini Yapar
İnsan, yaratılışı (fıtratı) ve tabiatı gereği bir yolda yürür.
Kur’an-ı Kerim’de, İsra Suresi’nin 84. ayetinde Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
“De ki: Herkes fıtrat ve mizacına göre amel eder. Fakat kimin daha doğru bir yolda olduğunu en iyi Rabbiniz bilir.”
Bu ilahi beyan gösteriyor ki herkesin hayat çizgisi, ruhundaki asli mayaya, iç dünyasındaki yoğruluşa dayanır. İnsan ne yaparsa yapsın, özünden gelen istikameti inkâr edemez. Nasıl ki bir arı, hangi çiçeğe konsa da bal yapar; bir yılan da hangi pınardan içse zehir üretir. Her varlık, içindeki cevherin gereğini dış dünyaya akıtır.
Nitekim atalarımız da bu gerçeği özlü sözlerle dile getirmiştir:
“Küllü şey’in yerciu ila aslihi” — Her şey aslına rücu eder.
“Katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsine yandığım cinsine çeker.”
Özü kara olan, en parlak suyun içinde bile beyazlaşmaz. Zahirde bir değişim gözükse de, hakikatte kişi fıtratına uygun bir sonuca varır.
*********
Fıtratın bu kaçınılmaz gerçeği, hem bir müjde hem de bir ikazdır:
Eğer insanın özü doğru, temiz ve sadıksa; zamanla o fıtrat ne kadar bozulmaya çalışılsa da hakikate meyleder.
Eğer insanın içi fesatla, nefsaniyetle yoğrulmuşsa; ne kadar güzel söz işitse de, yine kendi bataklığına sürüklenir.
Bu bakışla, dünya hayatı büyük bir imtihan sahasıdır.
İnsan, fıtratını doğru koruyarak, özündeki iyiliği besleyerek yaşarsa, Rabbi’nin hoşnutluğuna ulaşır.
Yok eğer, nefsinin karanlık tarafına kulak verir, kendi içinde taşıdığı kötü eğilimleri serbest bırakırsa, hem dünyada hem de ahirette hüsrana uğrar.
Bu yüzden, insan için en önemli işlerden biri özünü tanımak ve fıtratına sadık kalmaktır.
Yani, içindeki iyilik tohumlarını sulamak; nefsin ve şeytanın fısıltılarına karşı bilinçli bir mücadele vermektir.
Arı gibi olmalı insan:
Dıştan gelen ne olursa olsun, bal yapmaya mecbur.
Zehir üretmekten korkmalı, nefis bataklığının esiri olmamalı.
Çünkü sonunda herkes kendi özüyle yüzleşecek.
Ve kimin doğru bir yolda olduğu, en doğru hüküm sahibi olan Rabbin terazisinde ölçülecek.
Son Söz:
İnsanın hakikî değeri, fıtratının peşinden nasıl gittiğiyle ölçülür.
O halde dua edelim ki; Rabbimiz bize kendi özümüzü temiz tutmayı, hakka meyleden bir kalp ile yaşamayı nasip etsin.
*******
Fıtratın İzinde: İnsanın Aslına Yolculuğu
1. Fıtrat: İnsanın Görünmeyen Yolu
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor:
“De ki: Herkes fıtrat ve mizacına göre amel eder. Fakat kimin daha doğru bir yolda olduğunu en iyi Rabbiniz bilir.” (İsra, 84)
Her insan, içinde taşıdığı bir yaratılış haritası ile dünyaya gelir. Bu harita; huylarını, eğilimlerini, tercihlerinin yönünü belirler.
Tıpkı bir tohum gibi:
Toprağa düşen her tohum, içinde hangi meyvenin kodunu taşıyorsa, zamanı gelince onu verir.
Bir incir çekirdeğinden zeytin ağacı çıkmaz; bir diken tohumundan gül açmaz.
İnsan da hayat yolculuğunda, fıtratının izini sürerek ya kemâle erer ya da kendi karanlığında kaybolur.
> “Küllü şey’in yerciu ila aslihi.”
Her şey aslına döner, ne kadar değişmiş görünse de.
********
2. Özün Ruhu: Arı mı, Yılan mı?
Hikâyeye kulak verelim:
Bir gün, bir arı ve bir yılan aynı kaynaktan su içmeye giderler.
Arı o sudan içip bal üretir.
Yılan da o sudan içip zehir üretir.
Su birdir, kaynağı aynıdır, fakat her biri kendi özünün rengini dünyaya sunar.
İşte insan da böyledir:
Gördüğü, yaşadığı, duyduğu her şey onun fıtratında şekillenir.
Kimisi iyiliği çoğaltır, kimisi kötülüğü büyütür.
“Katranı kaynatsan olur mu şeker,
Cinsine yandığım cinsine çeker.”
Zahirde güzelleşse de, gönüldeki asıl maya ortaya çıkar.
*******
3. İki Yol: Nefsin Peşinden mi, Fıtratın İzinden mi?
İnsan önünde iki yol bulur:
Biri, fıtratının temiz çağrısına kulak verip sabırla, doğrulukla, güzellikle yürüdüğü yoldur.
Diğeri, nefsinin hevâsına kapılıp kendi karanlık kuyularında kaybolduğu yoldur.
Mesele, dış şartlardan çok, iç sesine hangi kulağı verdiğindir.
Arı balı nerede yaparsa yapsın, özü tatlılıkla doludur.
Yılan da ne içerirse içsin, doğasına uyar ve zehri dışa vurur.
> “Sen hangi kapıyı çalarsan çal, kapının ardında aslında kendinle karşılaşırsın.”
********
4. Hakiki Başarı: Fıtratın Kıymetini Bilmek
İnsana düşen, kendi özüne sadık kalmak; fıtratındaki güzellikleri kirletmemektir.
Bu da ancak ibadetle, sabırla, güzel ahlakla mümkündür.
Çünkü fıtratını koruyan insan:
İmtihanlar karşısında eğilmez,
Menfaat uğruna özünden taviz vermez,
Nefsinin geçici isteklerine kapılıp öz cevherini çürütmez.
Fıtratına sahip çıkan insan, eninde sonunda Rabbinin rızasına erişir.
Sonuç: Özünde Ne Varsa Ona Döneceksin
Hayat bir aynadır.
İçinde ne varsa, dışına o yansır.
Fıtratın kıymetini bilenler, sonunda cennetin kapılarını aralar.
Fıtratına ihanet edenler ise, kendi elleriyle hüsrana sürüklenir.
> “Ey insan! Özünde var olanı koru ki, Rabbinin huzurunda özünle şereflenebilesin.”
*******
Fıtratın Yankısı: Arı mı Yılan mı?
Gözlerini yeni açmış bir dünya düşün. Toprağın bağrından çıkan nice tohumlar var:
Bazıları rengârenk çiçeklere dönüşür, bazıları ise dikenli çalılara.
İkisi de aynı yağmurla sulanır, aynı güneşle beslenir.
Ama her biri, içine konulan kaderi yaşar.
İşte insan da böyledir.
Kur’an şöyle seslenir:
“De ki: Herkes fıtrat ve mizacına göre amel eder. Fakat kimin daha doğru bir yolda olduğunu en iyi Rabbiniz bilir.” (İsra, 84)
İnsan, hangi meyveyi taşıyorsa içinde, zamanı geldiğinde onu sunar dünyaya.
> Küllü şey’in yerciu ila aslihi.
Her şey, sonunda özüne döner.
********
Bir Arı ve Bir Yılanın Hikâyesi
Bir gün, aynı kaynaktan su içen bir arı ve bir yılan karşılaşmış.
Arı, aldığı o saf sudan en tatlı balı üretmiş.
Yılan ise, aynı sudan zehir akıtmış.
Su birdi, kaynak birdi…
Fakat sonuç, her birinin özüne göre tecelli etti.
Arı balı taşıdı, yılan zehri.
İkisi de kendini verdi dünyaya.
İnsan da yaşadıklarından, öğrendiklerinden; ya bal gibi merhametler, doğruluklar üretir…
Ya da zehir gibi kin, haset ve zulüm.
> “Katranı kaynatsan olur mu şeker,
Cinsine yandığım cinsine çeker.”
*********
Bir Sefer Hikâyesi
Bir seferberlik zamanında, iki asker vardı:
Biri tecrübeli, biri acemi.
Tecrübeli asker, talimine sarıldı.
Çünkü biliyordu ki, padişah onu doyurur, giydirir, korur.
Onun görevi sadece verilen emirleri en güzel şekilde yapmaktı.
Öteki acemi asker ise, aç kalırım korkusuyla taburu terk etti, çarşılarda nafaka peşinde koşturdu.
Kendi rızkını ararken, vazifesini unuttu.
Sonunda hem aç kaldı hem de asilik cezası yedi.
İşte insanın dünyadaki hali de böyledir:
Rabbine güvenen, ibadetine sarılan, ahiret azığını düşünen kurtulur.
Kendi hevasına sapan, dünyevî hırsların peşinde koşan ise, hem bu dünyada hem öbür dünyada kaybeder.
***********
İnsan, Kendi Aslını Yaşar
Fıtrat bir kandil gibidir.
Kimi o kandili Kur’an’la, ibadetle, güzel ahlakla parlatır.
Kimi de onu nefsiyle, tutkularıyla söndürür.
O yüzden:
Kalbinde iman tohumu olan, zamanı geldiğinde rahmet meyvesi verir.
Kalbinde inat ve kibir tohumu olan ise, zamanı geldiğinde hüsran dikenleri yetiştirir.
> “Ey insan! Hangi fidanı dikersen, onun meyvesini yiyeceksin. Hangi yolda yürürsen, onun sonuna varacaksın.”
Son Söz
Dünya bir tarladır, insan ise bir çiftçi.
Kim özüne sadık kalır, kim fıtratının sesine kulak verirse,
Arı gibi bal üretir,
Ağaç gibi meyve verir.
Kim de özünü kirletirse,
Yılan gibi zehir saçar,
Diken gibi batar.
Ve her şey sonunda aslına döner.
> “Özünü unutma ey insan! Çünkü Rabbin seni özünde tertemiz yarattı.”
********
Fıtratın Sırrı: Bir Arı, Bir Yılan ve Bir Çocuk
Evvel zaman içinde, güzel bir bahçenin kenarında, küçük bir çocuk yaşarmış.
Bahçede çeşit çeşit ağaçlar, çiçekler, böcekler bulunurmuş.
Bir gün çocuk, su içmeye gelen bir arı ile bir yılanı aynı anda görmüş.
İkisi de aynı berrak sudan içmiş.
Çocuk hayretle sormuş:
> “Siz aynı sudan içtiniz.
Arı sen bal yapıyorsun, yılan sen ise zehir saçıyorsun.
Neden böyle?”
Arı kanatlarını titreterek demiş ki:
> “Çünkü ben bal için yaratıldım.”
“Benim fıtratım, içime konan rahmetle dolu.”
Yılan da hırlayarak cevap vermiş:
> “Ben de zehir için yaratıldım. İçim başka bir şey bilmiyor.”
Çocuk şaşırmış.
Ve o gün anlamış ki:
Herkes özüne göre davranır.
İnsanın İmtihanı
İşte insan da böyle…
Aynı havayı solur, aynı güneşin altında yaşar.
Ama biri arı gibi hayat verir; diğeri yılan gibi zarar verir.
Kur’an-ı Kerim bunu açıkça söyler:
“De ki: Herkes kendi fıtratına göre amel eder. Kimin doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir.” (İsra, 84)
Çünkü:
Küllü şey’in yerciu ila aslihi.
Her şey aslına döner.
Katranı kaynatsan olur mu şeker?
Olmaz. Cins, cinsini çeker.
*********
Hayatın İçindeki Fıtrat İmtihanı
Tıpkı bir seferdeki iki asker gibi:
Biri devletin (yani Rabbin) emrine güvenerek, sadece vazifesine sarılır: İbadet eder, doğru yaşar.
Diğeri korkuya kapılır, nefsinin peşine düşer: Vazifeyi unutur, dünya sefasının peşinde kaybolur.
Biri sonunda mükafat alır,
Diğeri cezalandırılır.
İnsanın fıtratı temizdir.
Ruh, aslen nurdan yaratılmıştır.
Ancak nefis ve şeytan, onu kirletmek ister.
Kimi özüne sahip çıkar,
Kimi fıtratını satar.
*******
Bir Damla Su Gibi
İnsan, tıpkı o berrak su gibi doğar:
Temiz, saf ve lekesiz.
Ama su, hangi kaba dökülürse onun şeklini alır.
Temiz bir kâsede durursa, berrak kalır.
Pis bir çukura dökülürse, kirlenir.
Sen hangi kabı seçersen, onun insanı olursun.
Son Söz
Ey insan!
Özünde arı gibi bal üretme yeteneği var.
Özünde yılan gibi zehir de saklı.
Hangisini büyütürsen, hayatın o olur.
Dünyaya ya şifa saçarsın ya da zehir.
> “Fıtratına sahip çık.
Çünkü Allah seni temiz yarattı.
Ve O, seni bal için seçmişti.”
*********
Hikmetli Dua
> “Ey kalpleri çeviren Rabbim!
Bizi fıtratımızın berrak yolundan ayırma.
Nefsimizin karanlık kuyularına düşürme.
Ruhumuza konan balı çoğalt,
İçimizdeki zehri rahmetinle temizle.
Bizi kendine layık bir kul eyle.
Amin.”
Kapanış Vecizesi
> “Fıtrat, insanın Allah’a verdiği ilk sözdür.
Hayat ise, o sözü tutmakla güzelleşir.”
*********
ÖZETLE:
Fıtratın Sırrı: Bal mı, Zehir mi?
Bir çocuk, su içen bir arı ve bir yılanı seyreder.
Aynı sudan içiyorlar; biri bal yapıyor, diğeri zehir saçıyor.
Çocuk sorar:
“Aynı sudan içtiniz. Neden farklı şeyler üretiyorsunuz?”
Arı der:
> “Çünkü bal için yaratıldım.”
Yılan ise:
> “Ben de zehir için yaratıldım.”
Çocuk anlar:
Herkes özüne göre davranır.
İnsanın Yolu
İnsan da böyle:
Aynı hayatta yaşar.
Kimi şifa olur, kimi zarar.
Kur’an buyurur:
> “De ki: Herkes fıtratına göre amel eder. Kimin doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir.”
(İsra, 84)
Çünkü:
Her şey aslına döner.
Katranı kaynatsan şeker olmaz.
Hayat İmtihanı
İki asker gibi:
Biri vazifesine sarılır: Kurtulur.
Diğeri nefse uyar: Ziyan olur.
İnsan:
Bal üretmek için yaratıldı.
Zehir saçmak için değil.
Son Dua
> “Ey kalpleri çeviren Rabbim!
Bizi fıtratımızın berrak yolunda sabit kıl.
Nefsimizin karanlıklarına düşürme.
Ruhumuza bal olan iyilikleri artır,
İçimizdeki zehirleri rahmetinle temizle.
Amin.”
Veciz Kapanış
> “Fıtrat, insanın Allah’a verdiği ilk sözdür.
Hayat, o sözü tutmakla güzelleşir.”