MAZLUMUN AHIYLA YAŞAYAN İNSANIN HÂLİ – ZALİMİN IŞIĞI SÖNMÜŞ KARANLIK HÂLİ

MAZLUMUN AHIYLA YAŞAYAN İNSANIN HÂLİ – ZALİMİN IŞIĞI SÖNMÜŞ KARANLIK HÂLİ

“Zulümle abad olanın, âkıbeti berbâd olur.”
(Halk arasında darb-ı mesel olmuş bir hakikat)

Giriş: Sessizlerin Sesi, Gönüllerin Yükü

Her çağda zalimler olmuştur, mazlumlar da.
Zalim, kudretli görünür; mazlum, çaresiz. Ama hakikat görünenden ibaret değildir.
Çünkü Allah, mazlumun yanındadır.
Ve mazlumun ahı, arşı titretir.

1. Mazlumun Ahı: Görünmeyen Bir Duanın Gücüdür

Bir kalp kırılırsa, gökte bir hesap açılır.
Bir göz yaşarsa, melekler şahittir.
Bir mazlum sabırla Allah’a dönerse, o sessizlik içinde feryadın en yücesi gizlidir.

Efendimiz (s.a.v) buyurur:

> “Mazlumun bedduasından sakının. Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur.”
(Buhârî, Mezâlim, 9)

Bu şu demektir:
Mazlumun duası, zaman tanımaz.
Mekân aşar.
Zalimden hesap sormak için ilâhî adaletin tokmağını harekete geçirir.

2. Mazlumla Yaşayan İnsan: Kalbi Merhametle Atan Bir Nebî Vârisidir

Mazlumla beraber olmak, sadece yanında durmak değildir.
Mazlumu yüreğinde taşımaktır.
Adaleti, vicdanı, insafı kalbine mihenk yapmaktır.
Zulme alkış tutmamak, haksıza meyletmemek, susarak zalime ortak olmamaktır.

Kur’an şöyle uyarır:

> “Zalimlere meyletmeyin, yoksa size de ateş dokunur.”
(Hûd, 113)

Mazlumla yaşayan insan:

Hakkın tarafındadır.

Zarar görse de doğruyu söyler.

Yalnız kalsa da eğilmez.

İyiliği emreder, kötülükten sakındırır.

İşte o insan, Allah’ın yeryüzündeki şahitlerindendir.

3. Zalim: Işığı Sönmüş Bir Kandildir

Zalim, gücünü hak yerine haksızlıkta kullanan kimsedir.
Ama bilmez ki:

Güç fanidir.

Dünya geçicidir.

Zulüm, en büyük aldanıştır.

Bir zalimin en karanlık hâli, vicdanını susturup zulmü hak zannetmesidir.
Işığı söner, kalbi kararır, merhameti kurur.

Tarih boyunca nice zalimler geldi geçti:
Nemrutlar, Firavunlar, Haccac’lar, Ebu Cehil’ler…

Hepsi yıkıldı.
Mazlumların gözyaşı, onların saraylarını çürüttü.
Ve hepsinin ismi, lanetle anıldı.

4. Mazlumun Ahi: Zalimden Daha Etkilidir

Zalim emreder, mazlum dua eder.
Zalim tehdit eder, mazlum sabreder.
Ama sonunda Allah sabredenlerin yanındadır.

Mazlumun ahı, bir kibrit gibi zalim saraylarını tutuşturur.
Ve ilâhî kader, zulmün saltanatını yerle bir eder.

“Zalim kimseye mühlet verilir, ama ihmal edilmez.”
(Beyhakî, Şuabü’l-İman)

Zaman adaletle döner.
Mazlumun suskunluğu geçicidir.
Ama Allah’ın adaleti, mutlaktır.

5. Zalimden Taraf Olan da Onunla Yanar

Zalimi alkışlayan, ona destek olan, haksızlığı görüp susan; o da zulme ortaktır.
Bu ortaklık, sadece sözle değil, niyetle de olur.

Bir söz vardır:

“Zulüm sadece kılıçla olmaz; suskunlukla da yapılır.”

O yüzden Allah, bir toplumu helâk ederken sadece zalimleri değil, onların sessiz destekçilerini de hesaba çeker:

> “İçinizden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayacak bir fitneden sakının.”
(Enfâl, 25)

Sonuç: Mazlumdan Yana Olmak, Allah’tan Yana Olmaktır

Mazlumu sevmek, zalimi terk etmek; bir tercihtir.
Bu tercih, dünyada izzet, ahirette saadet getirir.

Mazlumun kalbinde Allah’a giden bir yol vardır.
Zalimin kalbinde ise kibir ve korkunun yankısı.

Bir insan ya mazlumla yaşar ve dua alır…
Ya da zalime uyar ve beddua altında kalır.

Dua ile bitirelim:

“Ey adaletin sahibi Allah’ım! Bizi zalimlerden değil, mazlumlardan eyle. Zulme sessiz kalanlardan değil, hakkı ayakta tutanlardan eyle. Kalbimizi merhametle, dilimizi hakikatle, yolumuzu adaletle aydınlat. Âmin.”

 

 

Loading

No ResponsesNisan 26th, 2025