Ellinci Yılın Sessiz Tanıkları: SENARYO:
Ellinci Yılın Sessiz Tanıkları: SENARYO:
“Bir zaman, Eskişehir Hapishanesinin penceresinde, bir Cumhuriyet Bayramında oturmuştum. Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerek raksediyorlardı. Birden, mânevî bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü. Ve gördüm ki, o elli altmış kızlardan ve talebelerden kırk ellisi, kabirde toprak oluyorlar, azap çekiyorlar. Ve on tanesi, yetmiş seksen yaşında çirkinleşmiş, gençliğinde iffetini muhafaza etmediğinden sevmek beklediği nazarlardan nefret görüyorlar kat’î müşahede ettim. Onların o acınacak hallerine ağladım. ” Bediüzzaman’ın tesbit ve teşhis ettiği bu hakikatin hikmetli, ibretli ve düşündürücü bir senaryoya dönüştürülmüş hali..
@@@@@@@
Sessiz, derin, ağır akan ve sahnelerle mesajı hissettiren bir kurgu. İşte taslağı:
Senaryo Taslağı: “Ellinci Yılın Sessiz Tanıkları”
Açılış Sahnesi:
(Gün batımına yakın, Eskişehir Hapishanesi’nin demir parmaklıklı bir penceresinden dışarı bakılıyor. İçeride yaşlı bir zat (Bediüzzaman) düşünceli şekilde oturuyor. Kamera onun yüzünde. Derin bir hüzün ve merhamet okunuyor.)
Arka Plan (İç Ses – Bediüzzaman’ın sesi):
> “Bir zaman, Eskişehir Hapishanesinin penceresinde, bir Cumhuriyet Bayramında oturmuştum.”
Geçiş:
(Kamera yavaşça dışarı kayıyor. Karşıdaki lise avlusunda, genç kızlar şen kahkahalarla, süslenmiş bir avluda raks ediyorlar. Hafif müzik sesi, gülüşmeler. Ortam çok dünyevî ve kaygısız.)
İç Ses devam eder:
> “Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerek raksediyorlardı.”
(Bediüzzaman’ın gözleri kapanıyor, yüzü hafif kasılıyor. Kamera bir “manevî sinema”ya geçiş yapıyor.)
Manevî Sinema Başlıyor
Sahne: Geleceğe Hızlı Geçiş
(Zaman hızla akıyor. Genç kızların siluetleri, birer birer kararıyor. Görüntü flulaşıyor. Kabir sahneleri beliriyor: Bazı mezar taşları, bazılarının mezarlarında toprak altında sessizlik hâkim.)
İç Ses (hüzünle):
> “Ve gördüm ki, o elli altmış kızlardan kırk ellisi, kabirde toprak oluyorlar, azap çekiyorlar.”
(Görüntü bir başka kesite kayıyor: Kalan on kişi yaşlanmış. Bedensel ihtiyarlık bariz. Çehrelerinde kırışıklık, gözlerinde pişmanlık, yalnızlık… Ellerinde bastonlar, caddelerde kalabalık içinde yapayalnızlar. Bir zamanlar bekledikleri sevgi bakışlarının yerinde şimdi kayıtsızlık ve tiksinti var.)
İç Ses:
> “Ve on tanesi, yetmiş seksen yaşında çirkinleşmiş, gençliğinde iffetini muhafaza etmediğinden sevmek beklediği nazarlardan nefret görüyorlar.”
(Bir yaşlı kadın, genç bir adamın bakışından incinmiş gibi mahzun gözlerle yere bakıyor. Diğeri, tekerlekli sandalyede parkta yalnız oturuyor.)
Dönüş: Gerçek Zamana
Sahne:
(Bediüzzaman gözlerini açıyor. Gözleri dolmuş. Ağır bir tefekkürle pencereden bakmaya devam ediyor. Hapishane hücresinde sessizlik var.)
İç Ses (titrek bir sesle):
> “Onların o acınacak hallerine ağladım.”
Kapanış:
(Kamera ağır çekimde, günbatımında avludaki raks eden gençleri gösteriyor. Fakat izleyici artık o masumiyet değil, ilerideki hüsranı hissediyor.)
Son Kare:
(Pencerenin demir parmaklıkları arkasından bakan Bediüzzaman’ın gözleri ve onun üzerinden avludaki genç kızların silueti… Ekran kararır.)
Yazı çıkar:
> “Gençlik, zayi edilmemek için bir nimet; yoksa ağır bir vebaldir.”
@@@@@@
Bu senaryoyu daha da genişletebiliriz:
Her genç kızın kısa bir hayat kesiti verilebilir.
Ağır bir fon müziğiyle duyguyu pekiştirebiliriz.
Daha çok görsel/manevî detaylar ekleyebiliriz.
@@@@@@@
SENARYO – 2 –
Film Senaryosu: “Ellinci Yılın Sessiz Tanıkları”
Süre: 7–10 dakika
1. Sahne: Hapishane Hücresi
Mekân: Eskişehir Hapishanesi, 1930’lar
Görüntü: Demir parmaklıkların ardında bir pencere. Dışarıdan hafif gürültü ve müzik sesi geliyor.
Kamera: Yakın plan – Yaşlı, nurani bir zat (Bediüzzaman). Oturmuş, sessizce dışarı bakıyor. Yüzünde ağır bir hüzün.
(İç Ses – Bediüzzaman’ın sesi, derinden ve yavaşça):
> “Bir zaman, Eskişehir Hapishanesinin penceresinde, bir Cumhuriyet Bayramında oturmuştum.”
2. Sahne: Lise Avlusu
Mekân: Karşıdaki lise avlusu
Görüntü: Genç kızlar süslenmiş kıyafetlerle, bayram şarkıları eşliğinde ellerinde bayraklarla oynuyorlar, kahkahalar, şenlik.
Kamera: Bediüzzaman’ın gözünden, yavaş çekimde gülerek raks eden genç kızlar.
(İç Ses devam eder):
> “Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerek raksediyorlardı.”
3. Sahne: Manevî Sinemanın Başlangıcı
Geçiş Efekti: Kamera bulanıklaşıyor. Sesler silikleşiyor. Arka planda bir “rüzgar uğultusu” ve “zamanın akışı” efekti.
Görüntü: Avludaki genç kızların siluetleri hızla değişiyor. Yüzler soluyor, bedenler yavaşça toprak altına çekiliyor.
(İç Ses):
> “Birden, mânevî bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü.”
4. Sahne: Kabirler
Mekân: Bir kabristan.
Görüntü: Yağmurlu ve kasvetli bir havada, birbirinden farklı mezar taşları.
Bazı mezar taşlarında sadece isimler, bazıları kırılmış. Arka planda ağır bir ağıt müziği.
Kamera:
Mezar taşlarına yaklaşıyor.
Bir iki mezarın başında yaşlı yakınlar dua ediyor, diğerleri sessiz, unutulmuş.
Tozlu bir rüzgar geçiyor.
(İç Ses, ağlamaklı bir tonda):
> “Ve gördüm ki, o elli altmış kızlardan kırk ellisi, kabirde toprak oluyorlar, azap çekiyorlar.”
5. Sahne: Yaşlılık
Mekân: Şehir sokakları – 50 yıl sonrası.
Görüntü:
Bastonlu yaşlı kadınlar, zor yürüyen figürler.
Çehreler solgun, yüzlerde derin kırışıklıklar ve bakışlarda pişmanlık var.
Bir yaşlı kadın, market önünde gençlerin kaba bakışlarına maruz kalıyor.
Bir diğeri parktaki bankta yalnız oturuyor, kimse ilgilenmiyor.
(İç Ses):
> “Ve on tanesi, yetmiş seksen yaşında çirkinleşmiş, gençliğinde iffetini muhafaza etmediğinden sevmek beklediği nazarlardan nefret görüyorlar.”
6. Sahne: Gerçek Zamana Dönüş
Geçiş Efekti: Manevî sinema sona eriyor, görüntü tekrar netleşiyor.
Mekân: Hapishane hücresi, pencere önü.
Görüntü:
Bediüzzaman gözlerini kapatıyor, dudakları titriyor.
Gözünden bir damla yaş süzülüyor.
(İç Ses):
> “Onların o acınacak hallerine ağladım.”
7. Sahne: Final
Görüntü:
Genç kızlar hâlâ dışarıda şen kahkahalarla oynuyor.
Fakat artık izleyici, o sahnenin arkasındaki acı gerçeği hissediyor.
Gün batımı yaklaşıyor, gökyüzü kıpkırmızı.
(Dış Ses – Son söz):
> “Gençlik, gaflet ve heves için verilmemiştir. Bir gün hesabı sorulacak bir emanet, bir imtihandır.”
Son Yazı (ekranda çıkar):
> “Gençlik bir nimettir; gafletle ziyan edilirse, ebedî pişmanlık olur.”
Ekran kararır.
Müzik ve Atmosfer Önerisi:
Başta: Hafif melankolik bir ney sesi.
Kabir sahnesinde: Derin ve ağır bir fon müziği (hüzün dolu).
Finalde: Sessizlik ve rüzgar sesi.
Bu tam bir kısa film senaryosu oldu.
@@@@@@@
Buna ilave olarak:
Diyaloglar (mesela yaşlı kadınların iç konuşmaları).
Birkaç sembolik detay. (örnek: solmuş bir çiçek, kırık bir mezar taşı gibi).
Veya sesli anlatım için ses efektleri ve tonlamaları…
@@@@@@@
İLAVE VE EK:
Şimdi, senaryomuzdaki diyaloglar:
Hem yaşlılık sahnesine hem de manevî sinema kısmına hafif ve vurucu diyaloglar yerleştireceğim.
Üslup: Derin, kısa, düşündürücü ve ibretli.
Diyaloglar doğal olacak ama mutlaka hikmet ve pişmanlık hissi verecek.
İşte diyalog eklenmiş tam senaryo:
Film Senaryosu: “Ellinci Yılın Sessiz Tanıkları”
(Diyaloglu Versiyon)
1. Sahne: Hapishane Hücresi
(Bediüzzaman pencereden bakıyor.)
İç Ses (hüzünle):
> “Bir zaman, Eskişehir Hapishanesinin penceresinde, bir Cumhuriyet Bayramında oturmuştum.”
2. Sahne: Lise Avlusu
(Genç kızlar avluda neşeyle oynuyor.)
Bir genç kız diğerine seslenir:
Genç Kız 1: “Ah, hayat ne güzel! Hep böyle genç kalacağız, değil mi?”
Genç Kız 2: (gülerek) “Ömür boyu gençlik, hep kahkaha!”
(Arka planda bayram şarkıları, kahkahalar.)
3. Sahne: Manevî Sinema Başlangıcı
(Zaman akışı hızlanıyor, görüntüler flulaşıyor.)
İç Ses:
> “Birden, mânevî bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleri bana göründü.”
4. Sahne: Kabirler
(Kabristan, yağmurlu bir hava.)
Yaşlı bir kadın mezar başında, sessizce ağlar. Bir çocuğa fısıldar:
Yaşlı Kadın: “Gençken… ah gençken… kıymet bilemedik yavrum…”
(Kamera boş mezarlara doğru kayar. Rüzgar uğultusu.)
İç Ses:
> “Gördüm ki, kırk ellisi, kabirde toprak oluyorlar…”
5. Sahne: Yaşlılık ve Pişmanlık
(Şehirde, yaşlı kadınlar ağır ağır yürüyor.)
(Bir parkta bankta iki yaşlı kadın oturuyor. Biri diğerine bakar, hüzünle konuşur.)
Yaşlı Kadın 1:
“Bir zamanlar peşimizde koşan gözler vardı… Şimdi yüzümüze bakmıyorlar.”
Yaşlı Kadın 2:
(gözlerini yere indirir) “O bakışlar… hepsi soldu. Biz de solduk.”
(Yoldan geçen gençler, alaycı bakışlar atar.)
(Kadınlar başlarını öne eğer.)
6. Sahne: Gerçek Zamana Dönüş
(Hapishane hücresine dönüş.)
(Bediüzzaman gözlerinden yaş süzülür.)
İç Ses (titreyen sesle):
> “Onların o acınacak hallerine ağladım.”
7. Sahne: Final
(Genç kızlar hâlâ avluda şen kahkahalarla dönüyor. Ancak sahnenin ruhu değişmiş.)
(Yavaş yavaş sesler kısılır, yalnızca rüzgar sesi duyulur.)
Dış Ses (ders verir gibi):
> “Gençlik bir nimettir; gafletle ziyan edilirse, ebedî pişmanlık olur.”
Son Yazı:
> “Ey gençlik! İffet ve takvâ ile saadet bulunur. Yoksa acı bir pişmanlıkla ömür tükenir.”
Ekran kararır.
Ekstra: Sembolik Efektler
Bankta oturan yaşlı kadınların arkasından kuru yapraklar savruluyor (zamanın geçtiğini sembolize eder).
Kabristanda bir mezar taşı kırılmış ve yosun tutmuş (unutulmuşluk ifadesi).
Bu haliyle hikâyeye canlılık ve daha güçlü bir duygusal derinlik kattık.
@@@@@
Bir de “Bediüzzaman’ın gözünden” kısa bir hikmetli nasihat konuşması, finale doğru.
@@@@@@@
Bediüzzaman’ın üslubuna uygun, kısa ama derin, hikmetli ve düşündürücü bir nasihat konuşması;
Bu nasihat, filmin sonlarına doğru, Bediüzzaman’ın iç sesiyle veya sahneye fısıldar gibi verilebilir.
İşte eklenen kısım:
Hikmetli Nasihat Konuşması (Finale Eklenecek)
(Bediüzzaman’ın iç sesi, sakin ama derin bir tonla yankılanır.)
> “Ey gençlik!
Gençlik gidecek. Lezzetleri ise azap ve pişmanlık bırakacak.
İffet ve takvâ ile geçen gençlik, mezarda nur, ahirette saadet olur.
Gaflet ve hevesle geçen gençlik ise, dünyada zillet, kabirde azap, ahirette hüsrandır.
Bugünün sefası, yarının gözyaşı olabilir.
Ey nefsim ve ey genç kardeşlerim!
Gençliğin kıymetini biliniz. Yoksa bilmediğiniz zaman, bildiğinizde iş işten geçmiş olacaktır.”
Senaryoda Ekleme Yeri:
6. sahnede (Hapishaneye dönüş ve Bediüzzaman’ın gözünden yaş süzülmesi) bu iç ses başlayacak.
Final sahnesinde (genç kızların görüntüsü donarken veya ağır çekimde kapanırken) nasihat cümleleri fonda yankılanarak verilecek.
Seslendirme Tarzı Önerisi:
Ağır, sükunetli, ama hafif titrek bir ses tonu.
Arka planda ince bir ney veya hafif bir rüzgar sesi olabilir.
@@@@@@@
Bu metni ayrıca seslendirmek için biraz daha dramatik veya daha sade bir versiyonu.
(Mesela biri daha veciz, biri daha duygusal.)
@@@@@@@
Bu versiyonda cümleler biraz daha vurucu, kelimeler daha ağır ve düşündürücü olacak.
İşte dramatik versiyon:
Hikmetli Nasihat (Dramatik Versiyon)
(Bediüzzaman’ın iç sesi, ağır ve titreyen bir tonla yankılanır.)
> “Ey fani gençlik!
Bil ki, gençliğin aldatır; ömrün ateş gibi yanar ve geçer.
O gülüşlerin, yarın kabirde ağlayışa döner.
O oynayışların, hesabın ağır yükü olur.
İffetle, takvâ ile süslenmeyen gençlik;
hem dünyada perişanlık,
hem kabirde azap,
hem ahirette sonsuz pişmanlıktır.
Bugün zevk için unuttuğun her saniye,
yarın azapla hatırlanacak.
Uyan ey genç!
Zira gençlik, bir rüya gibi uçup gider;
ardından, ebedî bir uyanış gelir.
O gün, ‘Keşke’ demeden önce;
bugün, ‘Elhamdülillah’ diyebileceğin bir hayat yaşa!”
Kullanım Yeri:
Bu dramatik nasihatı, final sahnede kızların gülüşleri ağır çekime alındığında,
ardından ekran kararırken,
fonda yankılanarak veribilir.
Özel Seslendirme Önerisi:
Ses tonu: Yavaş, derin ve zaman zaman hafifçe titreyen bir ses.
Arka fonda: Hafif rüzgar ve uzaklardan bir ney sesi (acıklı ve ince).
@@@@@
Bu dramatik nasihattan sonra kapanışa çok kısa bir tek cümlelik son söz:
Mesela:
> “Ömür, gafletle değil, ibadetle güzelleşir.”
Kapanış cümlesi:
(Senaryoya tam final etkisi vererek.)
@@@@@@
Kapanış Cümlesi Önerileri
1. Veciz ve Vurucu:
> “Gençlik geçer, pişmanlık kalır. O halde ömrünü doğru yerde harca.”
2. Daha Duygusal:
> “Ömür, bir avuç rüzgâr gibidir; tutmadan kayar, bilmeden biter.”
3. Hikmetli ve Derin:
> “Fani gençliğin arkasında, ebedî bir hayat bekliyor. Hazırlıklı ol!”
4. Uyarıcı ve Sarsıcı:
> “Bugün güldüğün her gaflet, yarın ağladığın bir hesap olur.”
5. Teselli Veren:
> “Gençliğini Allah’a veren, ihtiyarlığında da huzur bulur.”
Kullanım Tavsiyesi:
Bunlardan birini, filmin sonunda ekran karardığında sade bir yazı şeklinde çıkarabiliriz.
Veya, nasihat konuşmasının bitişinde fondan bir dış sesle okunabilir.
(Mesela biraz daha “Bediüzzaman diliyle” gibi?)
@@@@@@@
Şimdi tam Bediüzzaman’ın dili ve üslubuna uygun, hikmetli, derin ve tesirli bir final kapanış cümlesi:
Bediüzzaman üslubunda final cümlesi:
Bediüzzaman Diliyle Final Cümlesi
(Risale-i Nur’dan vecizelerle, gençlik ile alakalı cümlelerle zenginleştirilir. )
> “**Ey gençlik!
Dünya bir misafirhane, gençlik ise çabuk sönen bir şuledir.
Eğer o şuleyi imanın nuruyla parlatmazsan, zulmet içinde söner.
Bil ki; gençliğin zevali, ölümün davetiyesidir.
O halde, gençliğini ebedî saadete vesile yap.
Yoksa, fâni lezzetlerin peşinde, ebedî hüsrana düşersin.
İmtihan biter, hayat geçer, hesap başlar.
Allah’a dayanan, yıkılmaz; nefsine güvenen, yıkılır.
Elveda gençlik!
Hoş geldin ebedî hayat!”
Ekstra Efekt Önerisi:
Bu kapanış cümlesi bittikten sonra kısa bir sessizlik…
Ardından sadece bir “Subhanallah” yankılanabilir. (İsteğe bağlı olarak.)