TECELLİLERİN SONSUZLUĞU
TECELLİLERİN SONSUZLUĞU
“Cenâb-ı Hakkın Esmâ-i Hüsnâsının had ve hesaba gelmez envâ-ı tecelliyâtı var. Mahlûkatın tenevvüleri, o tecelliyâtın tenevvüünden geliyor. O esmâ ise, daimî bir surette tezahür isterler. Yani nakışlarını göstermek isterler. Yani, nakışlarının aynalarında cilve-i cemallerini görmek ve göstermek isterler. Yani, kâinat kitabını ve mevcudat mektubatını ânen feânen tazelendirmek isterler. Yani, yeniden yeniye mânidar yazmak ve herbir mektubu, Zât-ı Mukaddes ve Müsemmâ-yı Akdes ile beraber bütün zîşuurların nazar-ı mütalâasına göstermek ve okutturmak iktiza ederler.” Bediüzzaman. Mektubat.
Tecellîlerin Sonsuzluğu ve Kâinatın Yenilenen Nakkâşlığı
Kâinat bir kitap…
Mevcudat birer mektup…
Her biri, Allah’ın Esmâ-i Hüsnâsının birer aynasıdır.
Ve bu aynalar, her an yeniden yazılıyor, yeniden okunuyor.
Bediüzzaman Hazretleri, Cenâb-ı Hakk’ın sonsuz isimlerinin, kâinatta nasıl sürekli ve taze bir şekilde tecelli ettiğini beyan ederken, bizleri öyle bir hakikatin eşiğine getiriyor ki, orada zaman durur, tefekkür başlar.
Her Varoluş Bir İsim Tecellîsidir
Her şeyin, her canlının, her olayın bir İlâhî isimle irtibatı vardır.
Rahîm isminin tecellisiyle anneler merhamet eder,
Rezzâk isminin cilvesiyle rızıklar akıtılır,
Hakîm isminin yansımasıyla her şey hikmetli bir dengeye oturur.
Mahlûkatın çeşitliliği; bir rastlantı değil,
isimlerin çeşitliliğinden doğan sonsuzluk içindeki hikmetli farklılıklardır.
Tecellî Durağan Değil, Daimîdir
Cenâb-ı Hakk’ın isimleri,
bir kere parlayıp sönmez;
Onlar her an farklı bir şekilde,
yeni bir nakışla,
yeni bir yansıma ile tezahür ederler.
Bu sebepledir ki, kâinat kitabı her ân yeniden yazılır, yeniden okunur, yeniden gösterilir.
Bir çiçeğin her bahar açması,
bir bebeğin her nefes alışında hayat bulması,
gökte yıldızların her gece yeniden doğması,
o daimî tecellînin yazılan kelimeleridir.
Kâinat: Tazelenen Bir İlâhî Sergi
Kâinat, donmuş bir yapı değildir;
Her ân bir değişim, bir tecellî, bir hareket içindedir.
Her an Allah’ın bir ismiyle, bir cilvesiyle yenilenmekte, şekillenmekte, şuur sahiplerine okunmakta ve gösterilmektedir.
Bu sergi, yalnızca gören gözler içindir.
Basiretli nazarlar için,
her varlık bir ayet, her olay bir işaret gibidir.
“Bak!” der,
“Oku!” der,
“Anla ve secde et!” der.
Zât-ı Mukaddes’in Seyri ve Gösterisi
Allah Teâlâ’nın isimleri, yalnızca mahlûkatı yaratmakla kalmaz,
aynı zamanda kendini gösterir,
cemalini seyrettirir,
mânâsını okutturur.
Bediüzzaman’ın ifadesiyle, bu tecellîler
“Zât-ı Mukaddes ve Müsemmâ-yı Akdes ile beraber”
okunmak içindir.
Yani, yaratılan her şey,
yalnızca varlık için değil;
mârifet, muhabbet ve ibadet içindir.
Okumayan, bakmayan, düşünmeyen insan,
bu kâinat kitabının anlamını kaçırır.
Sonuç: Tefekkürle Dirilen Kalp
Her bir çiçekte Rahmân’ın nakşı,
Her damla suda Rezzâk’ın nimeti,
Her doğumda Hayy isminin cilvesi vardır.
Ve bu tecellîler durmaz,
her an yeniden yazılır,
yeniden gösterilir,
yeniden seyrettirilir.
O hâlde,
tefekkür eden kazançlıdır,
seyreden keşfeder,
okuyan anlar,
anlayan secde eder.
Unutma: Kâinatı anlamak, Esmâ-i Hüsnâ’yı tanımaktır.
Ve bu tanıma, hayatın en derin mânâsına giden kapıdır.