NAMAZDA TERTİBE RİAYET

NAMAZDA TERTİBE RİAYET

Ehli tertib birisi sabah namazını kılacağı sırada eğer yatsı namazını kalmamışsa ne yapar, hangisinden önce başlar? Sabah namazını kılıp sonra yatsının kazasını kılması halinde sabah namazı ifsad olurmu? Olursa bunun delil ve kaynağı nedir?

Bu mesele fıkıh kitaplarında “namaz tertibi” ve “kazaya kalmış namazla mevcut vakit namazı arasındaki ilişki” başlıkları altında ele alınır. Ehli tertib meselesi özellikle Hanefi mezhebinde detaylı bir şekilde işlenmiştir.

1. Tertip Sahibi Kimdir?

Ehli tertip (tertip sahibi), geçmişte kazaya kalan namazı en fazla altı (bazı görüşlere göre beş) vakitten fazla olmayan kimsedir. Eğer bir kişi altı veya daha fazla vakit namazı kazaya kalmışsa tertip bozulur ve kişi “ehli tertip” olmaz.

2. Sualin Cevabı – Sabah namazı vakti girdiğinde yatsı kılınmamışsa ne olur?

Eğer bir kimse ehli tertip ise ve yatsı namazını vaktinde kılamamışsa, sabah namazını kılmadan önce önce yatsının kazasını kılması gerekir. Çünkü tertip sahibi olan kimse, sıralamaya riayet etmekle mükelleftir. Aksi halde, vaktinde kıldığı sabah namazı sahih olmaz, iade edilmesi gerekir.

3. Delil ve Kaynaklar

İbn Abidin der ki:

> “Tertip sahibi olan kişi, kazaya kalmış bir namazı varken, onu kılmadan vaktinde bir namaz kılsa, o vaktin namazı sahih olmaz, tekrar edilmesi gerekir.”
(Reddü’l-Muhtar, c.1, s.558)

Hidaye (Burhanüddin el-Merginani) adlı Hanefi fıkıh kitabında:

> “Tertip sahibi olan kişi, geçmiş kazasını bilerek terk eder ve vaktin namazını kılarsa, bu namaz sahih olmaz.”

Fetava-i Hindiyye:

> “Eğer kişi tertip sahibi ise, kazaya kalan namazı kılmadan vaktin namazını kılarsa, vaktin namazı fasit olur.”

4. Uygulama Örneği

Sabah namazı vakti girmiştir ama kişi yatsıyı kılamamıştır:

Eğer tertip sahibi ise:

1. Önce yatsı namazını kaza eder.

2. Sonra sabah namazını kılar.

Eğer tertip sahibi değilse (örneğin 6 veya daha fazla kaza namazı varsa):

Sıralamaya gerek yoktur, önce sabah namazı kılınabilir.

Sonuç

Evet, tertip sahibi bir kimse sabah namazını, yatsı namazının kazasını kılmadan eda ederse, sabah namazı fasit olur; yeniden kılması gerekir. Bu durum, Hanefi mezhebine göredir ve kaynakları klasik fıkıh eserlerinde açıkça belirtilmiştir.

@@@@@@

Sabah namazının hatta o günkü namazın fasit olmasının nedeni ve hikmeti nedir?

Sabah namazının (veya o günkü vaktin namazının) fasit (geçersiz) olmasının sebebi, Hanefî mezhebindeki tertibe riayet (namazları sırasına göre kılma) ilkesine dayanır. Bu kural, namazların belirli bir düzen içinde eda edilmesinin, şer‘î bir tertip ve disiplinin korunması için zorunlu olduğunu ifade eder.

1. Fasit Olmasının Fıkhî Nedeni:

Hanefî mezhebinde farz namazlar, belirli bir sıraya göre kılınmak zorundadır. Bu sıraya riayet etmek, tertib sahibi olan kimseler için farzdır.

Delil:
Allah Resûlü (s.a.v), namazları sırasına göre kaza ederdi. Örneğin, Hendek Gazvesi’nde kaçırdığı dört vakit namazı, sırasına uygun olarak kaza etmiştir (Ebu Davud, Salât 12).

Fıkıh mantığıyla açıklama:
Geçmişteki bir farz namaz, kişinin zimmetinde bir borç gibidir. Bu borç ödenmeden yeni bir borç (yeni vaktin farzı) eda edilirse, sıralama bozulmuş olur ve yeni borcun ödemesi geçerli sayılmaz.
Bu, fıkıhta “tartîbî sebep” ile açıklanır: Namazların sahihliği, önceki farzların kılınmasına bağlı hale gelir.

2. Hikmeti (Manevî Anlamı):

Kullukta ciddiyet ve titizlik:
Allah katında her namaz özeldir ve belli bir vakte bağlanmıştır. Onu geciktirmek kusur sayıldığı gibi, sonra kılarken özensiz davranmak da ayrı bir ihmal olur.

İbadetlerde sıraya riayet:
İbadetlerin bir tertibi vardır. Bu tertip, Allah ile kul arasındaki düzenin göstergesidir. Tertibe uymak, ilâhî nizama saygı göstermektir.

Vicdanî uyarı:
Bir namazın kazaya kalması, kulda bir eksiklik ve gafletin göstergesidir. Bu hali düzeltmeden diğer farzı kılmak, gaflet üzerine ibadet olur. Bu yüzden, önce geçmiş borç ödenmeli, sonra yeni ibadet eda edilmelidir.

Özetle:

> Fıkhî açıdan: Önceki farz zimmette borçtur, bu borç ödenmeden yenisi geçerli olmaz.
Manevî açıdan: Tertibe riayet, kulluk ciddiyetinin göstergesidir; gafletle terk edilen bir ibadet düzeltilmeden diğeri kabul görmez.

@@@@@@@

1. Risale-i Nur Perspektifiyle:

Bediüzzaman Said Nursî, ibadetlerin sırf Allah emrettiği için yapıldığını ifade eder ve tertip, dikkat, ihlâs gibi unsurları ibadetin ruhu olarak görür.

> Açıklama: Kaza borcu varken vaktin namazını hemen kılmak, bu dikkat ve şuuru yansıtmadığı gibi, “önceki borcu ödemeden yeni ibadete geçmek” olur. Bu da kalbin dağınıklığını ve gafleti gösterir.

> Açıklama: Geçmiş daveti karşılıksız bırakmak (örneğin yatsı), sabahki yeni daveti de saygısızlığa uğratır. Bu tertipsizlik ibadetin manasını zedeler.

2. Tasavvufi Hikmetle:

Tasavvuf, ibadetin dış görüntüsünden çok, iç anlamına ve kalbin hâline odaklanır. Tertibe uymamak, kulun kalben hazırlıksızlığını ve Allah’a olan “öncelik verme” bilincinin zayıflığını gösterir.

İmam Rabbani der ki:

> “Her ibadetin bir sırrı, bir kalbî yönü vardır. Kalb gafletteyse, ibadet şekil olur.”
(Mektubat, 1. Cilt)

> Açıklama: Yatsı gibi kazaya kalan bir namaz kalpte bir vebal ve yük oluşturur. Bu yük temizlenmeden sabah namazına geçmek, kalbi meşgul ve gafletli bırakır. Böyle bir ibadet, şeklen doğru olsa da, manen eksik olur.

3. Tertibin Manevî Önemi:

Zamana riayet: Namaz vakitleri Allah’ın tayin ettiği bir düzendir. Bu düzene uymamak, zamanın kutsiyetini zedelemektir.

Nefsi terbiye: Önceki borcu ödemek nefse ağır gelir, ama bunu yapmak nefsi ıslah eder. Tertibe uymak, nefsi eğitir.

Allah’a sadakat: Her namaz, “Allah’ın huzuruna çıkmak” gibidir. Önceki daveti yok saymak, huzura gelişi ciddiyetsizleştirir.

Loading

No ResponsesNisan 25th, 2025