KİŞİLERE DEĞİL, VASIFLARA TARAF OLMAK

KİŞİLERE DEĞİL, VASIFLARA TARAF OLMAK
Tarafımız daima hak ve hikmetten yana olsun.

İnsanlık tarihi boyunca hak ile batıl, doğru ile yanlış, adalet ile zulüm arasındaki mücadele hep var olmuştur. Bu mücadelenin merkezinde ise çoğu zaman insanlar değil, onların taşıdığı vasıflar yer almıştır. Ne var ki, çoğu insan değerlendirmelerini hak ve batıl kıstasına göre değil, aidiyet ve şahıs merkezli yapma eğilimindedir. Oysa bu tutum adaleti zedeler, hikmeti örter ve toplumsal güveni aşındırır.

Kişiler Geçicidir, Hakikat Kalıcıdır

Kişiler gelir geçer. Her bir insan, bir imtihan vesilesi olarak yaratılmıştır. Ama taşıdığı vasıflar –doğruluk, adalet, merhamet, ilim gibi– ebedî kıymet taşır. Allah katında da değerli olan, bir kişinin kimliği değil, niyeti, ameli ve taşıdığı vasıflardır. Bu nedenle bir hakikati, onu dile getirenin kimliğine bakarak değil; taşıdığı hikmete, doğruluğa ve adalet ilkesine göre değerlendirmeliyiz.

Kur’an’dan Bir Ölçü: “Ey iman edenler! Adil olun…”

Kur’ân-ı Kerîm, Maide Sûresi 8. ayette şöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adil olun, bu takvaya daha yakındır…”
Bu ilahi emir, bizi kişisel kin ve bağlılıklarımızı bir kenara bırakmaya, ölçüyü daima adalet ve hak üzere kurmaya çağırır. Tarafgirliğin değil, adaletin izinden gitmek bir müminin temel ahlakıdır.

Nefsani Tarafgirlik Felakettir

Bir gruba, partiye, kişiye veya cemaate körü körüne bağlılık; doğruyu yanlış, yanlışı doğru görmemize neden olur. Hz. Ali (r.a) şöyle buyurur:
“Hakkı şahıslara göre değil, şahısları hakka göre tanıyın.”
Bu, ilahi adaletin en dengeli tarifidir. Bir kişi bizim yakın dostumuz da olsa yanlış bir söz söylemişse, onu tasdik edemeyiz. Aynı şekilde, bir muhalifimiz doğru bir hakikati dillendirmişse, o gerçeği reddedemeyiz.

Hak ve Hikmetten Yana Olmak

Tarafımız hak ve hikmet olmalıdır. Çünkü hak, Allah’ın ismidir. Hakk’ın tarafı; adaletin, şefkatin ve hikmetin tarafıdır. Hikmet ise her şeyi yerli yerinde bilmektir. O hâlde, bir söz kime ait olursa olsun, o söz hakikati dile getiriyorsa hikmettir ve sahiplenilmelidir. Yine bir davranış ne kadar güçlü bir kişiden gelse bile zulümse, ondan yüz çevrilmelidir.

Sonuç: Terazimiz Hakikat Olsun

Zaman, kimlik, aidiyet veya duygu terazileri şaşar. Ancak hakikat terazisi asla sapmaz. O yüzden terazimiz daima hak ve hikmet olsun. Tarafımızı belirlerken; kimden yana değil, neyden yana olduğumuza bakalım. Çünkü Allah, sadece isimlerimize değil, niyetlerimize ve taraf olduğumuz değerlere bakacaktır.

 

 

Loading

No ResponsesNisan 25th, 2025