İÇTEKİ ÇIBAN
İÇTEKİ ÇIBAN
“Abbas’tan Hamas’a: Köpeğin oğulları
Batı Şeria’da konuşan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Hamas’a “köpeğin oğulları” dedi. Abbas, Hamas’ın tüm rehineleri serbest bırakması, silahsızlanması ve İsrail’le savaşı bitirmek için Gazze’nin kontrolünü devretmesi çağrısı yaptı.”
Filistin probleminin bir türlü çözüme kavuşmaması ve de kavuşamaması Yaser Arafat’tan Mahmut Abbas’a içteki çıbanın varlığındandır.
İsrail’in ekmeğine yağ sürülmektedir.
İsrail çıbanın içinde bir irin gibi varlığını sürdürmektedir.
( https://m.haber7.com/dunya/haber/3524759-abbastan-hamasa-kopegin-ogullari#google_vignette )
İÇTEKİ ÇIBAN: FİLİSTİN DAVASININ DERÛN YARASI
Tarih boyunca hak-bâtıl mücadelesi sadece cephelerde değil, aynı zamanda kalplerin ve niyetlerin derinliklerinde de yaşanmıştır. Filistin meselesi de bu hak-bâtıl mücadelesinin günümüzdeki en çetin cephelerinden biridir. Ancak bu cephenin en tehlikeli yönü, dışarıdaki düşmandan çok, içerideki sinsi yaradır: yani içteki çıban.
Arafat’tan Abbas’a: Bitmeyen Ayrılık
Yaser Arafat, Filistin’in sembol ismi olarak bir dava adamıydı. Ancak onun döneminde de, onun ardından gelen Mahmud Abbas döneminde de Filistin yönetimi iç birlikten yoksun kaldı. Her fırsatta ümmetin ortak meselesi olan Kudüs davası, iç ihtilaflar, hizip savaşları, makam kavgaları ve koltuk hevesleriyle zedelendi.
Abbas’ın son açıklamaları ise bu yaranın hâlâ iltihaplı olduğunu, Filistin’in sadece İsrail’in zulmüyle değil, kendi içinden çıkan ihanetlerle de kan kaybettiğini gösterdi. “Köpeğin oğulları” ifadesi, bir siyasetçiden çok, öfkesine hâkim olamayan birinin diliydi. Oysa Filistin davası, sabır, strateji ve hikmet isteyen bir imtihandır.
İsrail: Çıbanın İçindeki İrin
İsrail devleti, yalnızca askerî gücüyle değil, iç ihtilafları körükleyen istihbarat yöntemleriyle de başarı kazanmıştır. Arap yönetimlerini birbirine düşürmüş, direniş gruplarını zayıflatmış, bölgeye fitne sokmuştur. Bugün Gazze ile Batı Şeria arasındaki siyasi ve idari ayrılık, sadece bir coğrafi bölünmüşlük değil, ruhî bir parçalanmadır.
İsrail, bu parçalanmayı fırsat bilerek “böl ve yönet” siyasetini en iyi uygulayan emperyal aktörlerden biri olmuştur. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de de geçen “fitne adam öldürmekten beterdir” (Bakara, 191) ayeti, İsrail’in asıl silahının tank ve tüfek değil, fitne olduğunu ortaya koymaktadır.
Ümmetten Dersler: Birlik Olmayan Yıkılır
Tarih sahnesinde bunun birçok örneği vardır. Endülüs Müslümanları, birbirine düşerek medeniyetlerini kaybettiler. Abbâsîler, saray entrikalarıyla zayıfladı. Osmanlı, kendi içindeki çözülmeyle Batı’ya boyun eğdi.
Bugün aynı hatayı Filistin’de görmek, sadece Filistinlilerin değil, tüm ümmetin gafletini gösterir. Davaların liderlerinin hikmetle konuşması, nefislerini değil davasını yüceltmesi gerekir. Aksi hâlde, içteki çıban irinle patlar, dıştaki düşmana değil, kendi vücuduna zarar verir.
Sonuç: Kurtuluş İç Birlikledir
Filistin davasının kurtuluşu, silahların gölgesinde değil, kalplerin ittihadında yatar. Hz. Peygamber (sav) Medine Sözleşmesi ile farklı grupları tek çatı altında toplamış, asabiyetleri değil ortak ilkeleri esas almıştır. Filistin de bu örnekten ilham almalıdır.
Aksi hâlde, “çıbana merhem değil, merhem olacak yaranın kendisi” olunur.