HER İNSAN KENDİ CENNETİNİ VE CEHENNEMİNİ TAŞIR

HER İNSAN KENDİ CENNETİNİ VE CEHENNEMİNİ TAŞIR

“Mümkinât mahiyetlerinin mutlak kemâli, mutlak vücuddur; hususi kemâli, istidadlarını kuvveden fiile çıkaran ona mahsus bir vücuddur.
….herşeyin bir nokta-i kemâli vardır. O şeyin, o noktaya bir meyli vardır.” Bediüzzaman. Sözler.

“İman hakikatı öyle bir çekirdektir ki, eğer tecessüm etse, bir cennet-i hususiye ondan çıkar, o çekirdeğin şecere-i tûbâsı olur..” Bediüzzaman. Asa-yı Musa.
Aynı şekilde,küfür de öyle bir tohumdur ki eğer o da tecessüm etse ondan hususi bir cehennem zuhur eder.
Böylece her insanda Tecessüm etmeye hazır cennet ve cehennem istidat olarak mevcuttur.

Her şeyin mahiyetine konulan bir istidat, bir meyil vardır. Cevherler, maden olmak ister. Tohumlar, ağaç olmak ister. İnsan ise, ya bir cennet meyvesi yahut bir cehennem dikeni olarak yeşerir. Her insan, kendi içinde bir cennet tohumu ve bir cehennem çekirdeği taşır. Ve bu çekirdekler, hayatın tarlasında filizlenmeyi bekler.

Tecessüm Eden Hakikatler: Cennet ve Cehennem

Bediüzzaman Hazretleri, iman hakikatinin bir çekirdek gibi olduğunu söyler. O çekirdek, gelişip serpilse, hususi bir cennet olur.
Yani iman sadece bir fikir, bir inanç değil; bir hayat tarzı, bir hâl, bir varlık halidir.
Aynı şekilde küfür de sadece bir inkâr değil; bir zulmet, bir bozulma ve karanlık varlıktır.

İnsan ölünce ruhuyla birlikte bu hakikatler de tecessüm eder, görünür hale gelir.
İşte o zaman, içimizde gizlenen cennet ya da cehennem bir aleme dönüşür.

İstidat: Her İnsan Bir Kâinattır.

İnsan öyle bir varlıktır ki, içinde koca bir âlemin nüvesi vardır.

Bu nüvede cennet de vardır, cehennem de.

İman da vardır, inkâr da.

Nur da vardır, zulmet de.

Kur’an’ın ifadesiyle, insan “fıtrat üzere yaratılmıştır.”
Yani her insanda doğruya meyil, hayra yatkınlık, hakikate ulaşacak bir istidat vardır.
Ama bu istidadın neye dönüşeceği, hayat tercihleriyle şekillenir.
Çünkü istidat, kuvvededir; kemal ise fiile çıkarıldığında gerçekleşir.

Kuvveden Fiile: Hangi İstidadı Suluyorsun?

Her insan bir tarlaya benzer.
O tarlada hem gül tohumları, hem diken tohumları vardır.
Hangisini sularsa, o büyür.

İman, ibadet, sabır, şükür sulanırsa, içimizde bir cennet bahçesi yeşerir.

İsyan, günah, kibir, inkâr beslenirse, içimizde cehennem alevleri tutuşur.

Bediüzzaman’ın deyimiyle:
“Her şeyin bir nokta-i kemali vardır ve o noktaya bir meyli vardır.”
Yani insanın istidadı, ya kemale doğru yükselir ya da sefahate doğru alçalır.

Tecessümün Sırrı: Ahirette İçimiz Dışımıza Çıkacak

Dünyada görünmeyen şeyler, ahirette zahire çıkacaktır.

Kalpte gizli olan kibir, azap elbisesi olur.

İçte yanan haset, dışta bir alev olur.

Kalpte büyüyen iman, cennet bahçesi olur.

İç âlemimiz, dış âlemimiz haline gelecektir.
O yüzden, bugünkü kalbimiz, yarınki mekânımızı inşa ediyor.

Sonuç: İçimizdeki Cennet ve Cehenneme Dikkat Et

Bugün kalbinde taşıdığın her düşünce, beslediğin her niyet, konuştuğun her kelime, attığın her adım, ya cennetin taşlarını döşüyor, ya cehennemin duvarlarını örüyor.

Ve unutma:
Cennet uzakta değil.
Cehennem ötelerde değil.
Senin içindedir.
Ve senin ellerinle yükselecek yahut senin elinle ateşlenecektir.

“Her insanın iç âlemi, ebedi âlemini hazırlar.”

Ya cennetini taşırsın içinde, ya cehennemini…”

Loading

No ResponsesNisan 25th, 2025