HAKİKATİN İLMİ, MARİFETİN İLMİDİR

HAKİKATİN İLMİ, MARİFETİN İLMİDİR

Modern zamanların en büyük yanılmalarından biri, bilgiyi salt veri ve teknikle sınırlandırmak; hakikati, sadece deneyle ölçülebilen, gözle görülebilen şeylerle tanımlamaktır. Oysa hakikat, sadece nesneler dünyasına ait değildir. Hakikat; aklı doyurur, kalbi aydınlatır, ruhu huzura erdirir. Ve işte bu hakikatin kapısını açan ilim, marifet ilmidir.

İlim Başkadır, Marifet Başkadır

Kur’an’da “ilim” ve “marifet” farklı seviyelerde değerlendirilir.

İlim, bilginin kendisidir: Neyin ne olduğunu bilmek.

Marifet, ise bilgiden doğan tanımak, tanışmak ve idrak etmek demektir.

Bir astronom, gökyüzündeki yıldızların konumunu ve hareketlerini ezbere bilir. Bu bir ilimdir. Ama o yıldızların, bir kudretin tasarımı olduğunu idrak etmezse, marifete ulaşamamıştır.
Hakikate ulaşmak isteyen, sadece ne olduğunu bilmekle yetinmez; neden olduğunu, kimden olduğunu ve nereye gittiğini de sorgular.

Marifetullah: En Yüce İlim

Marifet, sıradan bir bilgi değil, Allah’ı tanımaya götüren bilgidir.
Kur’an’ın hedefi budur:
“Allah’tan gereği gibi ancak alim kulları korkar.” (Fâtır, 28)

Demek ki gerçek ilim, Allah’ı tanımaya götüren bir yoldur.
Bu yolda yürüyen kişi, sadece kitap okuyan değil, aynı zamanda kâinatı okuyan, kalbini eğiten, nefsini arındıran kişidir.

Bediüzzaman Hazretleri, bu durumu:
Marifetullah ve muhabbetullah, insaniyetin en yüksek mertebesidir,diye ifade eder.
Yani bir insan ne kadar çok ilim tahsil ederse etsin, eğer o bilgi onu Allah’a yaklaştırmıyorsa, hâlâ gerçekte cahildir.

Zahiri İlimle Hakikate Ulaşılamaz

Bugünün en büyük bilimsel krizi de buradadır:
Zahiri bilgi artmakta, ama kalpler kararmakta.
Bilgi çoğalmakta, ama hakikat uzaklaşmaktadır.
Çünkü bilgi nicelikle değil, hikmetle değer kazanır.
Marifetin ilmi olmayan bir bilgi, taşınan bir yük gibidir.
Kur’an bunu açıkça bildirir:

“Kendilerine Tevrat yükletilip de onu taşımayanların durumu, kitap yüklü eşeğin durumu gibidir.” (Cuma, 5)

Bu, sadece geçmiş kavimlere değil, bugün de hakikati taşımayıp yalnızca istifleyenlere bir uyarıdır.

Hakikatin İlmine Ulaşmak İçin: Kalp, Akıl ve Ruh Birleşmeli

Gerçek bir ilim, sadece zihinle değil, kalple ve ruhla anlaşılır.

Akıl; tefekkür eder.

Kalp; hisseder ve iman eder.

Ruh; sükûna erer.
İşte bu bütünlük olmadan, bilgi ne kadar yüksek görünse de, hakikate ulaşamaz.

İnsan, ilminin değil, marifetinin kıymetiyle yücelir.
Çünkü marifet, sadece Allah’ın varlığını bilmek değil, O’nu sevip itaat etmektir.
İşte bu yönüyle marifet ilmi, hakikatin ilmidir.

Sonuç: Bilgi Yetmez, Marifet Gerekir

Bugün her yerde bilgi var.
Ama o bilgiden doğan bir marifet, bir idrak, bir hikmet yoksa, o bilgi kalpleri doyurmuyor.
Hakikat, sadece laboratuvarda değil, secde yerinde de aranmalı.
Çünkü en büyük hakikat, Marifetullah’tır.
Ve o, öğrenilerek değil, idrak edilerek kazanılır.

“Ya Rabbi! Bize faydalı ilim, kalbî marifet ve hikmetli idrak nasip eyle.”

Loading

No ResponsesNisan 25th, 2025