HİLAFETİN YENİ VERSİYONU: FARZ-I AYN OLAN İTTİHAD-I İSLAM

HİLAFETİN YENİ VERSİYONU: FARZ-I AYN OLAN İTTİHAD-I İSLAM
İslam dünyasının geleceği burada. Dünyanın korkmasına gerek yok. Ve de korkunun ecele faydası yoktur.

Asırlardır ümmetin yüreğinde sızlayan bir hasret var: Birlik. Eskilerin “hilafet” dediği o merkezî yapı, bugün belki aynı isimle değil ama aynı ruhla, yeniden çağrılmakta: İttihad-ı İslam. Artık bu çağın en büyük farzlarından biri budur: Müslümanların birliği. Hem de farz-ı kifaye değil, farz-ı ayn gibi bir ihtiyaçtır bu.

Hilafet, bir şekil değil; bir şuurdur.
Tarihte hilafet bir sancak, bir merkez, bir liderlikti. Ama onun arkasında asıl olan ruh, ümmetin birlikte hareket etmesiydi. Bugün o sancak düşmüş olabilir; ama sancaktan daha değerli olan ruh, hâlâ diridir ve yeniden ayağa kalkmak için bir işaret beklemektedir. Bu çağın hilafeti, İttihad-ı İslam şuurudur.

İttihad-ı İslam, siyasi bir proje değil; imani bir zarurettir.
Bu birlik, ne bir devlet kurma hayalidir ne de emperyal hedefler. Bu birlik, parçalanmış yürekleri birleştirme çağrısıdır. Her biri ayrı ayrı ezilen, sömürülen, birbirine düşman edilen ümmet coğrafyalarının, “tek bir vücut gibi” hareket etme zorunluluğudur.

Dünya neden korkuyor?
Birlik olmuş bir İslam dünyasından neden korkulur? Çünkü hak ve adalet ayakta durursa, zulüm sallanır. Ama dünyaya sesleniyoruz: Korkmanıza gerek yok. İslam’ın birliği, adaletin dirilişidir. Mazlumun sesi, yetimin umudu, zalimin freni olacaktır. Ama asla bir istilanın değil, bir ıslahın adı olacaktır.

Ve unutulmasın:
Korkunun ecele faydası yoktur.
Zulümle abad olunmaz. Parçalanmış bir ümmet, sadece düşmanlarının ekmeğine yağ sürer. Ama birleşmiş bir ümmet, sadece kendisini değil, tüm insanlığı da selamete çıkarır.

Bediüzzaman’ın deyimiyle:
“İttihad-ı İslam, bu zamanın en büyük farz vazifesidir.”
Bu söz, bir fikir değil, bir feryattır. Müslüman, kardeşine sırtını döndüğü sürece ne huzur bulur, ne izzet. Birbirine omuz vermediği sürece, sürekli başkalarının gölgesine mahkûm kalır.

Ey ümmetin evlatları!
Uyanın. Mezhep farklılıklarını, ırk ayrılıklarını, coğrafya sınırlarını aşın. “La ilahe illallah” ortak paydasında buluşun. Kıblemiz bir, Kitabımız bir, Peygamberimiz bir, gayemiz bir… Neden yolumuz ayrı?

Son söz:
Hilafet, salt bir makam değildir. Bu çağın hilafeti; adaletin, kardeşliğin, dayanışmanın, şuurun dirilişidir. İttihad-ı İslam, bu çağın adıdır. Ve artık beklemek değil, inşa etmek zamanıdır. Her müminin duası, gayreti, kalbi bu birliğe akmalıdır. Çünkü İslam dünyasının geleceği burada yazılacaktır.

 

 

Loading

No ResponsesNisan 23rd, 2025