İNSANI AYNADA DEĞİL, İMTİHANDA TANI
İNSANI AYNADA DEĞİL, İMTİHANDA TANI:
Alacalı, Kel ve Kör Üç Kişinin Kıssasından Dersler
Hayat, bize verilmiş bir nimet olduğu kadar, aynı zamanda bir imtihandır. Her bir nimet, görünmeyen bir sınav kâğıdı gibidir. Allah Teâlâ, bazen vermekle, bazen almakla, bazen de geri istemekle kullarını sınar. Bu hakikati en güzel şekilde anlatan kıssalardan biri de, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) anlattığı “alacalı, kel ve kör üç kişi” kıssasıdır.
Kıssa Özeti (Sahih Kaynaklardan):
Beni İsrail’den üç kişi vardır: Biri alacalı, biri kel, biri kör… Allah Teâlâ onları sınamak ister ve bir meleği insan suretinde gönderir.
1. Alacalıya sorar: “En çok neyi seversin?” Der ki: “Güzel bir cilt ve derimin güzelleşmesini. İnsanların benden tiksinmemesini isterim.” Melek dua eder, cildi güzelleşir. “En çok neyi istersin?” der. “Deve,” der. Ona gebe bir dişi deve verilir. Dua alır.
2. Kel’e gelir. O da saç ister, güzellik ister, sonra sığır ister. Ona da verilir.
3. Kör’e gelir. O: “Allah gözümü versin,” der. Gözleri açılır. “Ne istersin?” “Koyun.” Ona da verilir.
Zaman geçer. Her biri çoğalır, zenginleşir. Sonra melek, ilk hâlleriyle onlara tekrar gelir.
Alacalı ve Kel, kendilerine verilen her şeyi inkâr eder: “Bu servet atalarımdandır, ben kimseye muhtaç değilim,” derler. Yardım isteyen meleği kovarlar.
Ama Kör olan, şöyle der:
“Ben eskiden kördüm, Allah bana göz verdi. Bu mal da O’nun lütfu. Dilediğini al.”
Melek, ona şöyle der:
“Malın senin olsun. Sizin bu hâlinizle Allah sizi imtihan etti. Sen başarılı oldun, diğer ikisi ise başarısız oldu.”
(Hadis: Buhari ve Müslim’de geçmektedir.)
Bu Kıssadan Çıkan Hisseler ve Hikmetler:
1. Her nimet bir imtihandır.
Cilt güzelliği, saç, göz, mal, mülk… Hepsi bir imtihan vesilesidir. İnsan çoğu zaman başına musibet gelince değil, nimet verilince kaybeder. Zira nimet şükür ister; kibir değil.
2. Allah verdiği nimeti geri de alabilir.
İki kişi, kendilerine verilen nimeti unuttu, kibirlendi, geçmişlerini inkâr etti. Oysa Allah dilerse verir, dilerse alır. Nimetin asıl sahibi biz değiliz, sadece emanetçisiyiz.
3. Unutan kaybeder, hatırlayan kazanır.
Kör olan adam, gözlerinin kör olduğunu ve malının Allah’ın lütfu olduğunu unutmadı. İşte bu bilinç, onu kurtardı. Zenginlik kalbi değil, zihni kör ederse insan perişan olur.
4. Gerçek şükür, paylaşmakla olur.
Bir kişi, Allah’a ne kadar şükrettiğini söyleyebilir. Ama gerçekten şükür, ihtiyaç sahibini görünce ortaya çıkar. Şükreden verir; nankör saklar, kibirlenir.
5. Bugünün nimeti, dünkü duanın cevabıdır.
Bugün elimizde ne varsa, bir zamanlar içten edilen duaların, acizlikle yapılan yakarışların cevabıdır. Bunu unutan, sadece insanlara değil, kendine de yabancılaşır.
Sonuç: Aynada Güzelliğine Değil, Kalbinde Takvaya Bak
Bu kıssa bize şunu öğretir: İnsan dışıyla değil, içiyle imtihan edilir. Mal, makam, sağlık hepsi geçicidir. Esas olan, bunları nasıl kullandığımızdır. Allah insana verir ve bakar: “Şimdi ne yapacak?”
Güzel bir cilt mi, yumuşak bir kalp mi? Parlak bir saç mı, temiz bir vicdan mı? Açılmış gözler mi, açık bir gönül mü?
Nimet verildiğinde şükre