HARAM YOLLA AVRET YERİNİN AÇILMASIYLA BASLAYAN DÜNYAYA GELİŞ, YİNE AYNI YOLLA GİDİŞ VE KAPANIŞA SEBEP OLACAKTIR.

HARAM YOLLA AVRET YERİNİN AÇILMASIYLA BASLAYAN DÜNYAYA GELİŞ, YİNE AYNI YOLLA GİDİŞ VE KAPANIŞA SEBEP OLACAKTIR.

Haram Yolun Başladığı Yer: Avretin Açılmasıyla Gelen Düşüş

“Bunun üzerine onlar (Adem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Adem, Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı.” (Tâhâ, 121)

İnsanoğlunun yeryüzü serüveni, bir hatanın neticesi olarak başladı. Bu hata, sadece bir meyvenin yenmesi değildi; o meyve, hak ile batıl arasındaki çizgide verilen ilk imtihandı. Şeytanın vesvesesiyle yaklaşılması yasaklanmış ağaca uzanan el, sadece bir itaatsizlik değil, aynı zamanda mahremiyetin zedelenmesine giden bir kapının da anahtarıydı.

Adem ve Havva’nın cennetteki ilk fark ettikleri şey, avret yerlerinin açılmasıydı. Bu tesadüf değil, derin bir hikmetin işaretidir. Zira ilk günahın bedeli, haya perdesinin yırtılması olmuştur. O günden bu yana insanlık, her büyük düşüşünü yine aynı yerden; hayasızlıktan, çıplaklıktan ve fıtrata ters teşhirden yaşamıştır.

Haya Bir Kaledir

Haya, insanın iç dünyasındaki en güçlü koruyucudur. Onun sarsılması, manevî zırhın delinmesidir. Nitekim hadis-i şerifte şöyle buyrulur:
“Haya imandandır.” (Buhârî, Îmân, 16)

Bu demektir ki, haya perdesi yırtıldığında sadece beden açılmaz, kalp de savunmasız kalır. Bu sebeple şeytan, ilk zaferini avretin açılması üzerinden kazanmıştır. Modern çağda da bu taktik değişmemiştir: Açıklık özgürlük adı altında sunulur, ama aslında insanı esaretin en çirkini olan nefsin esaretine mahkûm eder.

Başlangıç Nasılsa, Sonuç da Öyle Olur

Tarihin seyrine bakıldığında; helâk olan kavimlerin çoğunun ahlâksızlıkla, fuhuşla, hayasızlıkla yıkıma gittiği görülür. Lût kavmi buna en çarpıcı örnektir. Onlar, hayasızlıkta sınır tanımadıkça, gökten inen taşlar da onları affetmedi. Çünkü toplumların düşüşü, çoğu zaman mahremiyetin ayaklar altına alınmasıyla başlar.

Aynı döngü günümüzde de yaşanmakta: Sosyal medyada bedenin teşhiri, dizilerde ahlâksızlığın romantize edilmesi, giyimdeki sınırların silinmesi… Hepsi, şeytanın aynı tuzağının modern kılıflı versiyonlarıdır.

Kapanış da Aynı Yerden Olacak

Adem ile başlayan yeryüzü yolculuğu, yine onun açtığı kapıdan son bulacak: Avretin ifşası ve hayasızlığın zirve yapması, ahir zamanın alametlerinden biridir. Hadislerde bildirildiği üzere:

“Kadınlar olacak ki, giyinmiş ama çıplak gibidirler. Başları deve hörgücü gibi olacak. Onlar cennete giremezler, kokusunu dahi alamazlar.” (Müslim, Cennet, 53)

Bu uyarı, sadece kadınlara değil, tüm insanlığa yöneliktir. Giyim-kuşam, insanın iç dünyasını ve iman seviyesini yansıtan bir aynadır. Kıyametin yaklaştığına dair işaretlerden biri de, haya duygusunun toplumdan silinmesidir.

Sonuç: Aslına Dön Ey İnsan

Cennette örtülme ihtiyacı hisseden ilk insan, bizlere şunu öğretmiştir: Asıl mahremiyet, insanın Allah’a karşı haya duymasıdır. O haya kaybolduğunda, sadece elbise değil, ruh da soyunur.

Bugün bize düşen, başlarken kaybettiğimiz o haya elbisesini yeniden kuşanmaktır. Zira ancak o zaman, şeytanın döngüsünü kırabilir ve Rabbimize layık bir kul olma yolunda adım atabiliriz.

 

 

Loading

No ResponsesNisan 21st, 2025