MÜMİNİN NİYETİ AMELİNDEN HAYIRLIDIR

MÜMİNİN NİYETİ AMELİNDEN HAYIRLIDIR

Efendimiz (s.a.v.) buyurur: “Müminin niyeti amelinden hayırlıdır.”
(Beyhakî, Şuabü’l-İmân, 5/343)

Bu kısa ama derin anlamlar yüklü hadis-i şerif, İslam ahlakının ve kulluk şuurunun özüdür. Zira niyet, amelin ruhudur. Kalbin yönelişi, gayenin temizliği, içteki samimiyet, bazen dışta görülen nice amelden daha kıymetli olabilir. Çünkü Allah Teâlâ amele değil, önce kalbe bakar. Amelin özü niyettir, niyet ise kişinin Rabbiyle olan gizli dilidir.

Niyetin Gizli Cevheri

Bir mümin, nice büyük işler yapamayabilir. İmkânı olmayabilir, gücü yetmeyebilir, zamanı sınırlı olabilir. Ancak kalbinde taşıdığı niyetle bir dağın altına girecek kadar irade ve teslimiyet vardır. O niyet, amel olmasa dahi sahibine sevap kazandırır. Çünkü niyet, kişinin iç âleminde attığı bir imzadır. Kalpteki ihlâsı, sadakati ve yönelişi gösterir.

Mesela bir mümin cihada gitmek ister, ama hastadır; gitse zarar verecektir. Fakat kalbinde “Rabbim! Ben orada olsaydım, canımla malımla mücadele ederdim” diyorsa, Allah onu oradaymış gibi yazar. Çünkü niyetiyle oradadır. İşte bu, imanın yüceliği ve rahmetin sonsuzluğudur.

Gösterişsiz İyilikler ve Samimi Kalpler

Ameller bazen gösterişli olabilir, insanlar beğensin diye yapılmış olabilir. Ancak niyet, kul ile Rabbi arasında mahrem bir alandır. Orada riya barınamaz. Bir lokmayı bir yetime vermek, eğer sırf Allah içinse; milyonlarca lira infaktan daha kıymetli olabilir. Çünkü burada niyetin berraklığı vardır, amel az da olsa samimiyet büyüktür.

Nice insanlar vardır ki, insanlar onları bilmez ama gök ehli tanır. Çünkü onların niyeti semaya kadar yükselmiştir. İhlasla yapılan niyet, görünmeyen melekler tarafından amel defterine geçirilir. Niyetle yapılan iyilik, amelle süslenmese dahi arşta yankı bulur.

Niyetin Bozulması, Amelin Değersizleşmesi

Tersinden bakıldığında ise niyetin bozuk olması, en güzel amelleri bile değersiz hâle getirir. Riya ile yapılan bir sadaka, kibirle kılınan bir namaz, gösteriş için tutulan bir oruç; kabuk gibidir. İçi boştur. Allah o amele değil, o amelin içini dolduran niyete bakar. Kalbi Allah’tan uzak bir amel, sahibini de Allah’a yaklaştırmaz.

Amelsiz Niyet, Ama Niyetsiz Amel Olmaz

Bir niyet, kişiyi ibadet sevabına ulaştırabilir. Ama bir amel, eğer içinde doğru bir niyet barındırmıyorsa; belki sadece yorgunluk bırakır. Amelsiz niyet, sahibini yüceltirken; niyetsiz amel, kişiyi gaflete sürükleyebilir. Bu yüzden niyet etmek de bir ibadettir.

Bir ilim meclisine gitmek niyetiyle yola çıkan, ama trafik yüzünden yetişemeyen kimse, o meclise oturmuş gibi ecir alır. Çünkü onun niyeti, Rabbine yönelikti. Bu, bize şunu gösterir: Müminin kalbi yöneldiği yere doğru yürür. Beden yetişemese de kalp oradadır.

Her Güne Niyetle Başlamak

İnsan her sabah, “Bugün Allah’ın rızasını kazanacağım” niyetiyle başlasa; o gün içindeki işler de, sözler de o niyetin gölgesinde şekillenir. Çünkü niyet, hayatı yönlendiren bir pusuladır. Niyeti doğru olanın yönü doğru olur. Her işinde niyetini gözden geçiren kişi, ahiretine yatırım yapar. Belki küçük bir tebessüm, güzel bir söz, bir dua niyetiyle koca bir dağ kadar sevap kazanabilir.

Sonuç olarak, “Müminin niyeti amelinden hayırlıdır” hadisi, bize kalbin önemini, niyetin kudretini ve ihlasın değerini hatırlatır. Gözle görünmeyen niyetler, bazen dünyaları değiştirecek güce sahiptir. O halde her işimize, her adımımıza, her söze bir niyetle başlayalım. Belki amel küçük olur ama niyet büyükse, Allah katında değeri dağlar kadar olabilir.

Loading

No ResponsesNisan 18th, 2025