ESKİ HÂL MUHAL, YA YENİ HÂL YA İZMİHLÂL

ESKİ HÂL MUHAL, YA YENİ HÂL YA İZMİHLÂL

Zamanın Ruhunu Okuyamayanların Sessiz Çöküşü

“Eski hâl muhal, ya yeni hâl ya izmihlâl…”
Bu söz, bir nasihat değil, bir hakikatin tokadıdır.
Zamanın değişimini göremeyenler, sadece geride kalmaz;
Tarihin tozlu raflarına savrulurlar.

DÜNÜN ÇARESİ, BUGÜNÜN YÜKÜ OLABİLİR

Her devrin kendine has dili, derdi ve devası vardır.
Bir çağın doğrusu, diğer çağda sapma olabilir.
Bu yüzden aynı kalmak bir güvenlik değil, bir tehlikedir.

Nice medeniyetler vardı…
Zamanın ruhuna ayak uyduramadılar.
Yeni hâli kavrayamadılar.
Ve kendi izzetleri içinde izmiḥlâle uğradılar.
Çünkü nefsî konforlarına sadakat, fikrî felaketlerini getirdi.

HÂL DEĞİŞMEZSE, HÂL KALMAZ

İnsan da toplum da, yenilenmeyi reddettiğinde çürümeye başlar.
İslâm’ın özü sabittir;
Ama tebliği, dili, usulü, hitabı zamanın ruhuna göre yeniden şekillenmelidir.

Yeni hâl, özden sapmak değil;
Özü yeniden diriltmektir.

Yeni hâl, kökleri kesmek değil;
Kökten yeniden filiz vermektir.

Mevlânâ ne güzel der:

> “Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım…”

İZMİHLÂL: GÖZ GÖRE GÖRE GELEN ÇÖKÜŞ

İzmiḥlâl; sadece savaşla, yıkımla gelmez.
Bazen bir toplum;

İdealini kaybederek,

Davasını unutarak,

Geleceğe dair umudunu gömerek çöker.

Bugün bak:

Gençliğin dili bize yabancı,

Aile yapımız çöküyor,

Eğitimle cahilleşiyor,

Gelişerek uzaklaşıyoruz kendimizden…

Bu da bir izmiḥlâldir:
Kimliksizlik, kişiliksizlik ve köksüzlükle gelen sessiz intihar.

YA YENİDEN DİRİLİŞ?

Yeni hâl, bir tercihten çok mecburiyettir.
Ama bu yenilenme Batı’ya özenmekle değil,
Kur’an’a yönelmekle,
imanı güncellemekle,
hikmeti bugüne taşımakla olur.

Kalıpları değil, kalpleri yenilemek gerekir.

Şekli değil, şuuru tazelemek gerekir.

Körü körüne değil, geleceği Kur’an’la kurmak gerekir.

SON SÖZ: ZAMANI OKU, ASLI KAYBETME

Bugün, eski hâli savunmak bir dava değil,
Bir kaçış, bir atâlet, bir direniş bahanesi haline geldi.

Oysa gerçek dava adamı;

Çağı okur,

Çağın dilini çözer,

Ama özünden sapmaz.

Zaman değişir, kişi değişir, toplum değişir…
Ama hakikat değişmez.
Yeter ki hakikate yeni yollarla ulaşmasını bilelim.

“Eski hâl muhal…”
Çünkü zaman, yeni bir hâl istiyor:
Daha derin, daha hakiki, daha sahici bir duruş.

Yoksa biz hâl değiştiremezsek,
Hâl bizi değiştirecek.
Ve bu değişim, diriliş değil,
çöküş olacak…

 

 

Loading

No ResponsesNisan 18th, 2025