Bize Bizi ve İç Dünyamızı ve de Ebed’e Uzanan Derinliklerimizi İşitip Bilen Gerek

Bize Bizi ve İç Dünyamızı ve de Ebed’e Uzanan Derinliklerimizi İşitip Bilen Gerek

İnsan, görünen bedeniyle değil, görünmeyen derinlikleriyle insandır. Gözle görünen tarafı toprağa ait, kulağa işitilmeyen yönü semaya meyillidir. Ve bu iç dünya öyle bir âlemdir ki, nice düşünceler, duygular, haller, umutlar ve korkularla doludur. Herkesin bir dış sesi, bir de iç sesi vardır. Dış ses konuşur, iç ses susar ama duyurmak ister. İşte o iç sesi duyan bir Semi’, o derinliği anlayan bir Nazar, o mahremiyeti bilen bir Alim gerek bize.

İnsan bazen kendi iç dünyasında kaybolur. Kalabalıklar içinde yalnız, gürültüler içinde sessizdir. Çünkü onu anlayan yoktur. Çünkü onu işiten yoktur. Zira çoğu göz görür ama hakikati göremez; çoğu kulak duyar ama içten gelen sesi işitmez.

Oysa insanın asıl ihtiyacı, onu dışından çok içinden anlayan birine yönelmek, ona içini dökebilmektir. Sadece sözlerine değil, suskunluklarına da kulak verecek bir merciye… İşte bu ihtiyaç, insanı Allah’a muhtaç kılar. Zira O’dur bizim içimizi de dışımızı da bilen. O’dur sözlerimizi duyan, gözyaşlarımızı sayan, kalbimizden geçen duaları yazan.

Kur’an’ın tabiriyle, Allah “kalplerin özünü bilendir” (el-Hadîd, 6). O bilir, çünkü bizi bizden daha iyi tanır. Zira bizi yaratandır. Her damarı, her düşünceyi, her kırgınlığı, her korkuyu, her ümidi yazmıştır kaderimize. Biz kendimizi unutsak da, O unutmaz. Biz içimizi saklasak da, O görür. Biz ses veremesek de, O işitir.

Bazen bir dua olur içimizde, dilimiz söyleyemez ama yüreğimiz feryat eder. Ve işte o anda, bizi işiten, anlayan, şefkat eden bir Rab vardır. İnsan insana anlatsa da eksik kalır. İnsan insandan medet umsa da, eninde sonunda yetmez. Zira insan sınırlıdır, acizdir. Ama Allah sınırsızdır, sonsuzdur.

Bize bizi bilen gerek… Sözün ötesindeki halimizi anlayan, dışımızdaki maskeleri delip geçen bir nazar gerek… Ve en önemlisi: Bize Ebed’i bilen, bizi Ebed’e göre hazırlayan bir Rehber gerek. Çünkü içimizde sonsuzluk arzusu var. Faniye razı değiliz. Sevgilerimiz, umutlarımız ve ideallerimiz bile bu dünyaya sığmaz.

Bu yüzden, iç dünyamızın kıymetini bilen, ruhumuzu anlamlandıran, bizi ebediyete hazırlayan bir terbiyeye muhtacız. Kur’an bu terbiyeyi verir, Peygamber bu rehberliği yapar, iman bu huzuru sağlar.

Ey insan! Bütün suskunluğunla, bütün derinliğinle, bütün mahremiyetinle seni anlayan biri var: Allah! O’na yönel. O’na konuş. O’na aç kalbini. Zira seni senden iyi bilen ancak O’dur.

 

 

Loading

No ResponsesNisan 18th, 2025