İNSANDA BULUNAN KÂİNATTAKİ DÖRT MADDE VE HİKMETLERİ: TOPRAK-SU-HAVA VE ATEŞ

İNSANDA BULUNAN KÂİNATTAKİ DÖRT MADDE VE HİKMETLERİ: TOPRAK-SU-HAVA VE ATEŞ

İNSAN: DÖRT UNSURUN HİKMETLİ TERKİBİ

İnsan; göğe bakan bir baş, toprağa basan bir ayak ve iki cihan arasında kurulmuş muazzam bir köprüdür. Onun yaratılışında kullanılan dört temel unsur —toprak, su, hava ve ateş— sadece fiziksel varlığını değil, aynı zamanda manevî yönlerini de şekillendiren derin sırlar taşır. Kâinatın özü bu dört unsur üzerine kurulmuşken, insan da bu unsurların küçük bir âlemdeki yansımasıdır. Kısaca insan, bir kâinat; kâinat, büyük bir insandır.

1. TOPRAK: TEVAZUUN VE SABRIN KAYNAĞI

Toprak, maddenin en ağır, en alçak ve en verimli olanıdır. İnsan bedeninin ana hamuru topraktır. Bu, insana tevazuu öğretir. Toprak gibi ol ki üstüne basıldıkça bereket ver, alçaldıkça yücel. Her türlü bitkinin yeşermesi, hayatın devamı hep onunla mümkündür. İnsan da alçaldıkça yücelir, vermeyi bildikçe kemâle erer.

Toprak aynı zamanda sabrın ve istikrarın simgesidir. Yağmuru bekler, tohumu taşır, zamanı gelince meyve verir. İnsan da olaylar karşısında sabretmeyi, içten içe pişmeyi ve sonunda meyve vermeyi toprağın bu hâlinden öğrenmelidir.

2. SU: ARINMANIN VE HAYATIN KAYNAĞI

Su, latif bir maddedir. Bedenimizin büyük kısmı sudan oluşur. Su olmadan hayat olmaz. Su, arındırır, serinletir, taşır, temizler. Kur’ân’da su, hem maddî hem manevî temizliğin simgesidir. “Biz her canlı şeyi sudan yarattık.” (Enbiyâ, 30)

İnsanın içinde de su gibi akan duygular vardır: sevgi, merhamet, şefkat. Su gibi berrak bir kalp, nefretten ve kini barındırmaz. Su gibi duru bir gönül, ilâhî feyze mazhar olur. Su, aynı zamanda hareketliliği ve esnekliği de öğretir. Zorluklar karşısında su gibi yol bulmak, akmak ve direnmek gerekir.

3. HAVA: HİS, DUA VE RUHUN NEFESİ

Hava görünmez ama hayattır. Solumadığımız an yaşayamıyoruz. O kadar kıymetli ki, fark edilmediği hâlde her an bizimledir. İnsanın nefesiyle ilişkilidir ve bu yüzden Kur’ân’da ruh üflemesiyle insanın hayat bulduğu belirtilir: “Ona ruhumdan üfledim.” (Hicr, 29)

Hava, manevî hayatın nefesi olan dua, zikir ve niyet ile de sembolleştirilir. Rüzgâr gibi hissedilir ama görünmez. İnsan iç dünyasında esen rüzgârlarla yön bulur. Havanın taşıyıcılığı, insanın sözleriyle, duasıyla, içinden gelen niyetlerle ilâhî âleme yönelişini temsil eder.

4. ATEŞ: İRADE, ŞEVK VE İMTİHAN

Ateş, hem yakıcı bir güçtür hem de yok edici. İnsanda ateşin karşılığı, onun iradesi, şevki, hırsı ve bazen de öfkesidir. Ateş kontrollü olduğunda insanı ısıtır, pişirir, olgunlaştırır. Ama kontrolden çıktığında yakar, yıkar, yok eder.

Ateş aynı zamanda imtihanları da temsil eder. “İnsan, ateşle pişer” der büyükler. Bela ve musibetlerle olgunlaşan insan, ateşin içinde pişen çömlek gibi sağlamlaşır. Allah’ın nuruyla yanmamış bir gönül, karanlıklar içinde kalır. Kalpteki aşk-ı ilâhî de bir ateştir; yakar ama yüceliğe taşır.

DÖRT UNSUR, BİR BÜTÜN: KEMÂLİN SIRRI

Bu dört unsur insanın içinde dengeli olduğunda, o kişi hem dünyada huzurlu, hem ahirette bahtiyar olur. Toprak tevazuu, su merhameti, hava ruhun inceliğini, ateş ise iradeyi temsil eder. Biri fazla, biri eksik olduğunda denge bozulur. Fazla ateş öfkeye; fazla toprak tembelliğe; fazla hava boş hayallere; fazla su da kararsızlığa sebep olur.

Tasavvufta bu unsurların her biri, nefis terbiyesindeki aşamaları da temsil eder. Nefs-i emmare’den nefs-i mutmainne’ye kadar geçen yol, bu unsurların tek tek arınması ve dengelenmesidir.

SON SÖZ: KENDİNİ TANIYAN RABBİNİ TANIR

İnsan, kendisindeki bu dört ana unsuru tanıdıkça, ne kadar hikmetli bir yaratılışa sahip olduğunu idrak eder. Ve bu unsurları doğru kullanarak nefsin karanlığından sıyrılıp ruhun aydınlığına ulaşabilir.

Toprak gibi alçakgönüllü, su gibi berrak, hava gibi huzurlu, ateş gibi diri olabilmek… İşte hakikî insanlık budur.

 

 

Loading

No ResponsesNisan 16th, 2025