KURAN-I KERİM’DEKİ CİHAD İLE İLGİLİ AYETLER VE ALİMLER BİRLİĞİNİN İSRAİLE KARŞI YAPTIĞI CİHADA ÇAĞRISININ GEREKLİLİĞİ .
KURAN-I KERİM’DEKİ CİHAD İLE İLGİLİ AYETLER VE ALİMLER BİRLİĞİNİN İSRAİLE KARŞI YAPTIĞI CİHADA ÇAĞRISININ GEREKLİLİĞİ .
ZAMANIN EMRİ: CİHAD VE DİRİLİŞ
“Size ne oldu ki Allah yolunda ve ‘Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan şu şehirden çıkar’ diyen erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” (Nisâ, 75)
Kur’ân-ı Kerim, adaletin tesisini, zulmün ortadan kaldırılmasını ve Allah’ın yeryüzündeki nizamının hâkim olmasını emrederken, bunun en yüksek şuurunu cihad kavramıyla verir. Cihad, sadece kılıçla yapılan bir savaş değil, hak ile bâtıl arasındaki ilâhî mücadelede her türlü çaba ve fedakârlığın adıdır. Kalemle, sözle, bedenle, mal ile, gerekirse canla yapılan bir seferdir bu.
Bugün bunun gerekliliğinin tezahürü gibi.
CİHADIN MANASI: HAKKI AYAKTA TUTMAK
Kur’ân’da cihadın pek çok yönü vardır. Bazen nefse karşıdır:
“Onlarla büyük bir cihad ile cihad et.” (Furkan, 52)
Bazen zalimlere karşıdır:
“Allah, kendi yolunda, sanki birbirine kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever.” (Saff, 4)
Ve bazen de mazlumların feryadına karşılık verme çağrısıdır:
“Allah yolunda savaşın ve bilin ki Allah, hakkıyla işiten ve bilendir.” (Bakara, 244)
Bu ayetler, sadece tarihî olaylara değil, çağlara hitap eder. Çünkü zulüm tarih boyunca değişse de zalim değişmemiştir. Bugün Gazze’de, Kudüs’te ve tüm işgal altındaki İslam beldelerinde aynı feryat yükselmektedir: “Bizi kurtarın ey Müslümanlar!”
ÂLİMLER BİRLİĞİNİN ÇAĞRISI: VAZİFENİN İLANI
Uluslararası Âlimler Birliği’nin ve dünyanın dört bir yanındaki İslâm âlimlerinin İsrail zulmüne karşı yaptığı cihad çağrısı, sadece silahlı bir savaş çağrısı değil; ümmetin uyanışı, gafletten silkinişi, izzetini yeniden kuşanması içindir. Zira cihad, önce kalpte başlar. Zulme rıza, en büyük zillettir. Bugün cihad, sadece cephede değil, medya dilinde, fikrî sahada, yardım faaliyetlerinde, boykotta, duada, şuurda yapılması gereken bir borçtur.
İmam Gazali der ki:
“Bir beldede bir mazluma zulmedilse ve tüm İslam âlemi suskun kalsa, hepsi mesul olur.”
Bugün Gazze’deki çocukların gözleri, ümmetin gözünü arıyor. İsrail’in bombaları, sadece binaları değil, suskun vicdanları da hedef alıyor.
CİHAD BİR SAVUNMA VE ŞAHSİYET İLMİDİR
Kur’an’da cihad, saldırı değil; savunma hakkı, din ve hayat hakkını koruma iradesidir:
“Kendilerine zulmedildikten sonra savaşanlara, savaş izni verildi. Şüphesiz Allah onların yardımına kadirdir.” (Hac, 39)
İsrail’in işgali, yüz yılı aşkın bir süredir devam eden bir terördür. Her geçen gün Filistin halkının hakları çiğneniyor. Bu manzara karşısında cihad çağrısı, zulme karşı meşru bir duruştur.
ZİHNÎ VE RUHÎ CİHAD: ÜMMETİN UYANMASI
Müslümanlar olarak önce zihnimizi ve ruhumuzu cihada hazırlamalıyız. Tembellik, korkaklık, dünya sevgisi ve ölümden nefret, ümmetin kalbine yerleştiğinde zillet kaçınılmaz olur. Nitekim Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:
“Siz dünya sevgisine kapıldığınızda ve ölümü hoş görmediğinizde, Allah düşmanlarınızı üzerinize musallat eder ve sizden izzeti alır.” (Ebû Dâvûd)
Bugün Gazze’ye yardım, sadece bir bölgeye değil, ümmetin şerefine yardım etmektir. Çünkü Kudüs, sadece bir şehir değil; bir inanç ve istikamet meselesidir.
SONUÇ: CİHAD BİR YÜK DEĞİL, BİR ŞEREFTİR
Unutulmamalıdır ki, cihad bir yük değil, bir izzeti muhafaza seferidir. Mazlumların duası, Allah katında çok değerlidir. Ancak biz o duaların cevabı olabilir miyiz?
“Ey iman edenler! Size ne oldu ki, ‘Allah yolunda savaşa çıkın’ denildiğinde yeryüzüne çöküp kaldınız? Yoksa dünya hayatını ahirete tercih mi ettiniz?” (Tevbe, 38)
Bugün, susmak, teslim olmak, uzaktan seyretmek, vicdanı öldürmektir. Bugün, ümmet için cihadı doğru anlamak ve yaşamak zamanıdır. Gazze’nin, Kudüs’ün ve ümmetin zaferi, önce kalpteki cihadın başarısıyla başlayacaktır.