DÜNYADA HUKUK ALANINDA İNSANLARIN İSLAM HUKUKU VE ŞERİATIYLA YÖNETİLMESİ MÜMKÜN MÜ?

DÜNYADA HUKUK ALANINDA İNSANLARIN İSLAM HUKUKU VE ŞERİATIYLA YÖNETİLMESİ MÜMKÜN MÜ?

İMKÂNI NEDİR VE NASIL OLUR?**

Tarihte nice büyük medeniyetler yükselmiş, kanun koymuş, adalet iddiasıyla halkları yönetmiştir. Ancak birçoğu ya zulme kaymış ya da adaletin terazisini yitirmiştir. Oysa İslam, hukuk anlayışını sadece beşerî akılla değil, ilahi hikmetle ve fıtrata uygunluk ilkesiyle şekillendirmiştir. Bugün insanlık adalet arayışındadır. Peki, bu çağda, dünya ölçeğinde insanların İslam hukuku ile yönetilmesi mümkün müdür? Bu nasıl olur?

İslam Hukuku: Sadece Ceza Değil, Bir Medeniyet Tasavvurudur

İslam hukuku denince genellikle akla ceza hukuku gelir: Hırsızın eli kesilir mi? Zina nasıl cezalandırılır? Oysa bu, meselenin çok dar bir pencereden görülmesidir.

İslam hukuku (Fıkıh ve Şeriat); ibadetler, aile düzeni, ticaret hukuku, kamu yönetimi, çevre, savaş ve barış hukuku gibi geniş bir alanı kapsar. Bu sistemin amacı sadece suçları cezalandırmak değil, ahlâkı tesis etmek, toplumu fesattan korumak ve adaleti kökleştirmektir.

Modern Hukuk Sistemlerinin Krizi: İnsan Aklı Merkezli Adaletin Sınırları

Bugün dünyada uygulanan pozitif hukuk sistemleri, beşerî akla ve toplumsal sözleşmelere dayanır. Ancak bu sistemler:

Zengini kayıran,

Güçlü lobilerin lehine kararlar çıkaran,

Ahlâkî temelden uzaklaşan,

Aileyi, fıtratı ve toplumun temelini zedeleyen hükümler üretmeye başlamıştır.

Uluslararası hukuk, adalet üretmekten çok, çoğu zaman güçlünün meşruiyet aracı olmuştur.

İnsanlık, adaleti beşerin heva ve hevesine teslim etmekten bıkmıştır. İşte bu noktada İslam hukuku, çağlar üstü ilkeleriyle yeniden tartışma alanına girmektedir.

İslam Hukukunun Küresel Uygulanabilirliği Mümkün mü?

Bu soruya üç açıdan yaklaşmak gerekir:

1. Fıtrat Temelli Olması Nedeniyle Evrensel Potansiyele Sahiptir

İslam hukuku, insanın yaratılışına (fıtratına) uygun olarak şekillenmiştir. İyilik, adalet, sadakat, hak ve sorumluluk gibi değerler her çağda insanın özlemidir. Bu yönüyle İslam hukuku “yerel değil, evrenseldir.”

2. Uygulama Biçimi Esnek, Prensipleri Sabittir

İslam’da değişmeyen esaslar (usûl) ve değişebilen hükümler (fürû) ayrımı vardır. Bu, her toplumun kendi kültürüne göre yorum geliştirmesine imkân tanır. Yani İslam hukuku katı değil, hikmetli ve adapte olabilir bir sistemdir.

3. Aşamalı Geçiş Zorunludur

İslam hukuku bir anda, tepeden inme şekilde uygulanamaz. Bunun için:

Toplumsal eğitim,

Ahlâkî zemin,

Ekonomik adaletin sağlanması,

Kamu idaresinde liyakat ve adaletin tesisi gibi sosyal altyapılar hazırlanmalıdır. Aksi hâlde şeriat, ruhu taşımayan bir şekle dönüşür.

İbretli Bir Misal: Endülüs ve Osmanlı

Endülüs Emevileri döneminde İslam hukuku, Avrupa’nın en parlak medeniyetini ortaya çıkarmış; hukuk, ilim ve sanat iç içe geçmiştir. Yine Osmanlı’da Şeyhülislam fetvaları, sultanın bile üzerinde bir hukuk otoritesi kabul edilmiştir. Bu, hukukun ilahî değerler üzerine kurulu olduğunun bir göstergesidir.

Bugün Nasıl Olur? Adım Adım Bir Model

1. Eğitimle Başlar: Hukukun temelinde insan vardır. Ahlâkî ve İslamî değerlerle yetişmiş hukukçular gerekir.

2. Hikmetle Anlatılmalı: İslam hukuku sadece cezalar üzerinden değil; insana kazandırdığı huzur ve adaletle sunulmalıdır.

3. Alternatif Model Sunulmalı: “Batının çöküşüne karşı doğunun dirilişi” mottosuyla, örnek model projeler (aile hukuku, ekonomi, kamu ahlâkı vs.) oluşturulabilir.

4. İslami Yapay Zekâ Sistemleri: İnsanların İslam hukukuna dair sorularına cevap veren, yönlendirme yapan dijital hukuk danışmanları geliştirilebilir.

5. Uygulama Alanı Genişletilmeli: Müslüman ülkelerde önce bireysel ve sivil hayatta; sonra ticaret ve aile gibi alanlarda İslam hukuku uygulamaya geçirilerek doğal bir dönüşüm sağlanabilir.

Sonuç:

İslam şeriatı bir tehdit değil, insanlığın özlediği adaletin ta kendisidir. Onu tanımayan korkar, bilen huzur bulur. Bugün modern dünyada insanlar fıtratlarına yabancılaştıkça, adalet özlemi derinleştikçe, İslam hukukunun hikmeti parlayan bir nur gibi görünmeye başlar.

Hidayet gibi hukuk da kalpten başlar. Kalbi adalete, rahmete ve hikmete açılmış bir insanlık, İslam hukukunu sadece bir sistem değil, bir kurtuluş yolu olarak görebilir.

 

 

Loading

No ResponsesNisan 9th, 2025