DÖRT HAK MEZHEBİN ORTAK HAKİKATİ VE FARKLI YORUMLARI: TEFRİKADA DEĞİL, TEFEKKÜRDE ZENGİNLİK
DÖRT HAK MEZHEBİN ORTAK HAKİKATİ VE FARKLI YORUMLARI: TEFRİKADA DEĞİL, TEFEKKÜRDE ZENGİNLİK
İslam ümmetinin en temel bağlarından biri, sahih bir ibadet, istikametli bir amel ve mutedil bir anlayışa dayanan fıkıh mirasıdır. Bu mirasın zirvesinde, Ehl-i Sünnet’in dört büyük fıkıh mezhebi yer alır: Hanefî, Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhepleri. Her biri, Kur’an ve Sünnet’i esas alarak, ilim, ictihad ve hikmetle hüküm çıkarmış; ümmete hem dinî hayatı düzenleyecek bir sistem hem de birliğe hizmet edecek bir zemin sunmuştur.
Peki bu mezhepler nelerde ittifak eder, hangi konularda farklılaşırlar? Bu farklılık bir ayrılık mıdır, yoksa rahmet midir? Gelin, bu suallerin cevabını birlikte arayalım.
İTTİFAK ETTİKLERİ TEMEL ESASLAR: DÖRT YOLDAN BİR HAKİKAT
Dört mezhep, temel itikadî ve ibadî esaslarda tam bir ittifak içindedir:
1. İtikatta Ehl-i Sünnet çizgisi
Hepsi, inanç esaslarında Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat çizgisindedir. Tevhid, nübüvvet, âhiret, meleklere iman gibi konularda hiçbir farklılık yoktur.
2. Kur’an ve Sünnet’e bağlılık
Hüküm çıkarma kaynağı olarak Kur’an ve Sünnet’i esas alırlar. Mezheplerin farkı, delili inkârda değil, delilin yorumunda ortaya çıkar.
3. Namaz, oruç, hac, zekât gibi ibadetlerin farzlığı
Bütün mezhepler, İslam’ın beş şartını aynen kabul eder ve tatbik eder. Sadece uygulama detaylarında farklılıklar vardır.
4. Helal-haram ölçüleri
İçki, faiz, zina, gıybet, hırsızlık gibi haramlar mezhepler arasında aynıdır. Farz ve haramlar konusunda ortak bir vicdan oluşmuştur.
5. İctihad ve usûl geleneği
Hepsi, içtihat kapısını kullanarak yeni meselelerde çözüm üretmeyi meşru görür. Ancak her biri bunu kendi usûl anlayışıyla yapar.
FARKLILAŞTIKLARI HUSUSLAR: İLMÎ ÇEŞİTLİLİKTE RAHMET
Mezheplerin ihtilafı, dinin kendisinde değil, yorumundadır. Bu da İslam’ın zenginliğini gösterir. İşte bazı temel farklılık başlıkları:
1. Kıyas ve re’yin kullanımı
Hanefî: Kıyas ve istihsan gibi akli delillere daha çok başvurur. “Maslahat” temelli yaklaşımları güçlüdür.
Mâlikî: Medine halkının amelini delil kabul eder; örf ve maslahat önemli bir yer tutar.
Şâfiî: Kıyas kullanır ama re’ye karşı temkinlidir. Hadisle amel önceliklidir.
Hanbelî: Hadis merkezlidir, kıyası çok sınırlı kullanır. Sahabe görüşlerine büyük önem verir.
> Hikmetli bir not: Bu farklılık, hükümlerde değil, delillerin sıralamasındadır. Kimisi suya önce elini sokar, kimisi ayağını; ama hepsi aynı kaynaktan abdest alır.
2. Hadislerin değerlendirilmesi
Hanefî: Hadisin senedinden ziyade amel edilirliğine ve kıyasla çelişip çelişmediğine bakar.
Şâfiî: Hadis varsa kıyas ve re’y geçersizdir anlayışındadır.
Hanbelî: Zayıf hadis, kıyasa tercih edilir. Rivayet güçlüdür.
Mâlikî: Sahih hadis, Medine uygulamasıyla desteklenirse makbuldür.
> İlmi bir yaklaşım: Hadise bakış farklılığı, fıkhî ihtilafların çoğunun temelidir. Fakat bu da sünnetin ne kadar kıymetli olduğunu gösterir.
3. İbadetlerdeki ayrıntılar
Namazda ellerin bağlanışı, imamın Fatiha okuyup okumaması, orucu bozan şeyler, abdestin bozulması gibi konularda bazı farklılıklar vardır.
Bu farklılıklar şekilsel olup, ibadetin özüne zarar vermez.
> İbretli bir gerçek: Namazın ruhu huşûdur; elleri bağlama şekli, mezheplerin ruhunun zenginliğidir.
4. Kadın, miras, evlilik gibi muamelat konuları
Mâlikîlikte mesela kadının evlilikte bazı sözleşmelerde daha çok hakkı olabilir.
Hanefîlik, kadına mehir ve nafaka konusunda geniş koruma sunar.
Şâfiî ve Hanbelî ise naslara daha bağlı bir denge gözetir.
> Toplumsal bir yansıma: Mezhepler, aynı zamanda farklı coğrafyaların sosyal ihtiyaçlarına da cevap vermiştir.
FARKLILIKTA AYRILIK DEĞİL, ZENGİNLİK VARDIR
Mezhep farklılıklarını kavga sebebi değil, ilim ve rahmet vesilesi olarak görmek gerekir. Nitekim:
> İmam Şâfiî der ki: “Görüşüm doğrudur ama yanılma ihtimali vardır; başkasınınki yanlış gibi görünür ama doğru olma ihtimali vardır.”
Bu nezaket, bu basiret, bu edep; bize mezhep büyüklerinin kalplerinde ne kadar ilim ve hikmet taşıdığını gösterir.
SONUÇ: BİRLİĞİNİ KORUYAN ÇEŞİTLİLİK, ÜMMETE BEREKET GETİRİR
Dört hak mezhep, bir bedenin dört uzvu gibidir. Biri eksik kalsa, ümmetin direnci kırılır. Bu mezheplerin tamamı, Resûlullah’tan gelen nurlu yolu kendi bakışlarıyla aydınlatmışlardır. Bugün ümmetin ihtiyacı, bu mezheplerin hikmetini yaşamak ve her birini İslam’ın rahmet dili olarak görmektir.
“İhtilaf-ı ümmet rahmettir” hadisi, bu farklılıkların ayrışma değil tamamlanma olduğunu göstermektedir.
“Dört mezhep, dört farklı pencere… Ama hepsi aynı güneşe bakar.”