MUHALEFET TÜRKİYE’Yİ MADDİ MANEVİ GELECEĞE TAŞIYACAK KAPASİTE, PROJE VE POTANSİYELE SAHİP DEĞİLDİR

MUHALEFET TÜRKİYE’Yİ MADDİ MANEVİ GELECEĞE TAŞIYACAK KAPASİTE, PROJE VE POTANSİYELE SAHİP DEĞİLDİR

Muhalefet, Türkiye’yi Maddî ve Manevî Geleceğe Taşıyacak Kapasiteden Yoksun: Erdoğan Karşıtlığı Üzerine Bina Edilmiş Siyasetin Çıkmazı

Giriş

Türkiye, son yüzyılda birçok dönüşüm geçirdi. Saltanattan cumhuriyete, darbelerden demokrasiye, krizlerden kalkınmaya… Bu dönüşümlerde iktidarlar kadar muhalefetin rolü de büyük önem taşır. Lakin Türk siyasetinde muhalefetin büyük bir çıkmazı vardır: Siyaseti şahıslar üzerine bina etmek. Özellikle son 20 yılda muhalefetin bütün varlığı neredeyse tek bir hedefe odaklandı: Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidardan indirmek. Peki bu, gerçek bir siyaset midir? Türkiye’yi geleceğe taşıyacak vizyon bu mudur? İşte bu sorulara tarihî arka planla cevap arayalım.

1. Muhalefetin Kronik Problemi: “Muhalefet Etmek İçin Muhalefet”

Türkiye’de muhalefet çoğu zaman kendi programını, ilkesini, kalkınma ve maneviyat vizyonunu ortaya koymak yerine, sadece mevcut iktidara karşı çıkmakla meşgul olmuştur. Bu durum yeni değildir:

1950’lerde Demokrat Parti iktidarına karşı CHP, halktan kopuk elitist bir muhalefet sergilemiş, “halka rağmen halk için” anlayışında ısrar etmişti.

1970’lerde sağ-sol çatışmaları içinde vizyonsuz bir muhalefet, Türkiye’yi iç kargaşaya sürükleyen koalisyonlara ortak oldu.

1990’larda Refah Partisi’nin belediyecilikte gösterdiği başarıya karşı, projeyle değil yasakla mücadele eden bir muhalefet çizgisi hâkimdi.

Bu geçmiş, günümüzde de değişmedi. Muhalefet hâlâ “karşı olmak” dışında bir kimlik ortaya koyamamaktadır.

2. Erdoğan Karşıtlığı Üzerinden Siyaset İnşası: Zayıf Temeller, Geçici İttifaklar

Son 20 yılda Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarına karşı çıkan muhalefet, ne yazık ki kendi özgün projelerini üretmek yerine Erdoğan’a karşıtlık üzerinden geçici, ilkesiz ittifaklar kurmayı tercih etti. Bu yaklaşım:

Farklı ideolojik kutupları yapay biçimde birleştirdi.

Seçim dönemlerinde tutarsız vaatler sunuldu, sonrasında unutuldu.

Toplumun temel değerleri (din, tarih, millet bilinci) ile bağ kurulamadı.

Neticede Erdoğan’a karşı olmak bir “ortak zemin” gibi sunulsa da, bu zemin ne bir vizyon üretti ne de kalıcı siyasi bir başarı sağladı. Hatırlayalım: 2023 seçimlerinde muhalefet “Erdoğan gitsin” dışında neyi hedefledi?

3. Maddî ve Manevî Kalkınma İçin Ne Söylüyorlar?

Bugün Türkiye’nin en büyük meseleleri sadece ekonomik kalkınma değil; manevî erozyon, ahlâkî çöküntü, aile yapısının zayıflaması, gençliğin inanç boşluğuna düşmesi gibi ciddi tehditlerdir. Fakat:

Muhalefetin bu konularda somut bir politikası yoktur.

“Laiklik” adı altında dinî değerleri ötekileştirme eğilimi sürmektedir.

Aile, gençlik, kültür gibi meseleler ya tamamen ihmal edilmekte ya da ideolojik pencereden görülmektedir.

Bu manzara, milletin tarihî ve manevî kökleriyle barışık olmayan bir siyaset tarzının, bu ülkenin geleceğine katkı sunamayacağını açıkça ortaya koymaktadır.

4. Sadece Eleştiren Değil, İnşa Eden Liderlik Gerekir

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun yıllar iktidarda kalmasının tek sebebi seçim kazanmak değildir. Asıl sebep, millete dokunan hizmetler, altyapı yatırımları, yerli savunma sanayi atılımları, diplomatik duruş ve en önemlisi, milletin değer dünyasını okuyabilmesidir.

Muhalefet, Erdoğan’a alternatif olmak istiyorsa:

Projelerle konuşmalı,

Halkın değerleriyle barışmalı,

Sadece iktidarı değil, milleti ikna edecek bir duruş sergilemelidir.

Aksi halde muhalefet ne yazık ki “her seçimde aynı hatayı tekrar eden ama farklı sonuç bekleyen bir yapı” olarak kalmaya devam edecektir.

Sonuç: Sadece Gitmesini İsteyerek Gelen Olunmaz

Siyaset, sadece birinin gitmesini istemekle değil, halkı ikna edecek bir gelecek tasavvuru ortaya koymakla yapılır. Türkiye’nin maddî ve manevî kalkınması; yalnızca eleştiriden değil, inşa edici bir vizyondan geçer.

Ne yazık ki mevcut muhalefet, bu vizyonu taşıyamamaktadır. Bugüne kadar Erdoğan karşıtlığı üzerine bina edilmiş siyaset, milletin gönlünde kalıcı bir güven oluşturmamıştır. Çünkü millet bilir:
Yıkan çok, yapan azdır.
Bozan çok, inşa eden kıymetlidir.

Loading

No ResponsesNisan 7th, 2025