KUR’AN-I KERİM’DE BÜYÜ VE SİHİR: HİKMETLİ VE İBRETLİ DERSLER
KUR’AN-I KERİM’DE BÜYÜ VE SİHİR: HİKMETLİ VE İBRETLİ DERSLER
İnsanlık tarihi boyunca büyü ve sihir, farklı toplumlarda çeşitli şekillerde var olmuş, insanların merakını ve korkusunu cezbetmiştir. Ancak İslam, büyü ve sihir konusuna net bir şekilde yaklaşarak, bunların insanı hem dünyevi hem de uhrevi olarak felakete sürükleyebileceğini bildirmiştir. Kur’an-ı Kerim, sihrin hakikatini, zararlarını ve ondan nasıl korunulması gerektiğini bizlere öğretir.
1. BÜYÜ VE SİHRİN TARİHÎ KÖKÜ
Büyü ve sihir, insanları etkileyerek onların anlayışlarını değiştirmek, ruhsal ve fiziksel zararlar vermek amacıyla yapılan şeytani bir iştir. Kur’an-ı Kerim’de sihrin, özellikle Hz. Süleyman (a.s.)’ın döneminde Babil’de geliştiği anlatılır:
“Ve onlar, Süleyman’ın mülkü hakkında şeytanların uydurup söylediklerine tabi oldular. Oysa Süleyman kâfir olmadı, fakat şeytanlar kâfir oldular. İnsanlara sihri ve Babil’deki iki meleğe –Harut ve Marut’a– indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Halbuki o iki melek, ‘Biz ancak bir imtihan vesilesiyiz, sakın inkâr etme’ demeden kimseye (sihir) öğretmezlerdi…” (Bakara, 2/102)
Bu ayette, insanların sihir yoluyla başkalarına zarar vermeye çalıştığı, aileleri ayırdığı ve bu işin ancak Allah’ın izniyle etkili olabileceği anlatılmaktadır. Ayetin sonunda ise sihirle uğraşanların ahirette nasipsiz kalacağı bildirilmiştir.
2. SİHRİN GERÇEKLİĞİ VE ZARARLARI
Kur’an’da sihir, bir göz boyama ve anlayışı yönetme aracı olarak tarif edilir. Firavun’un sihirbazlarının sihir yoluyla insanları kandırmaya çalıştığı anlatılır:
“Sihirbazlar iplerini ve değneklerini yere atınca, halkın gözlerini büyülediler ve onları korkuttular. Büyük bir sihir gösterdiler.” (Araf, 7/116)
Bu olay, sihrin insanların anlayışını değiştirebileceğini ancak hakikati değiştiremeyeceğini gösterir. Nihayetinde, Hz. Musa’nın (a.s.) Allah’ın izniyle gösterdiği mucize karşısında Firavun’un sihirbazları gerçeği anladı ve iman etti.
Bu kıssadan şu dersi çıkarabiliriz: Sihir, geçici ve aldatıcıdır. Hakikat karşısında hiçbir gücü yoktur.
3. SİHRİN HARAM VE TEHLİKELİ OLMASI
İslam, büyü ve sihri kesin olarak yasaklamış, hatta büyü yapmayı büyük günahlardan biri olarak nitelemiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), büyünün yedi büyük günah arasında yer aldığını bildirmiştir:
“Yedi şey vardır ki, bunlar büyük günahlardandır: Allah’a ortak koşmak, sihir yapmak, haksız yere adam öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak ve iffetli bir kadına zina iftirasında bulunmak.” (Buhârî, Vasaya, 23)
Bu hadis, sihrin şirk derecesinde büyük bir günah olduğunu gösterir. Çünkü sihir, genellikle şeytanlarla iş birliği yapılarak, Allah’ın emirlerine karşı gelerek ve insanlara zarar vererek icra edilir.
4. SİHİRDEN KORUNMANIN YOLLARI
Kur’an-ı Kerim ve hadislerde, sihrin zararlarından korunmak için bizlere öğütler verilmiştir. İşte sihirden korunmak için bazı yollar:
a) Allah’a Sığınmak
Sihirden korunmanın en güçlü yolu, Allah’a sığınmaktır. Felak ve Nas sureleri, özellikle sihir ve kötü insanların şerrinden korunmak için birer kalkandır:
“Ve düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden…” (Felak, 113/4)
Bu ayet, özellikle sihir yapan kimselerin kötülüğünden korunmak için Allah’a yönelmemiz gerektiğini öğretir.
b) Ayet-el Kürsi Okumak
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Ayet-el Kürsi’nin şeytanlara karşı bir kalkan olduğunu bildirmiştir. Bu ayet, sihir ve büyünün etkilerini ortadan kaldıran manevi bir kalkan gibidir.
c) Namaz ve Dua ile Korunmak
Namaz kılan, dua eden ve Allah’ı zikreden kişiler, sihir ve büyünün şerrinden korunurlar. Özellikle sabır ve tevekkül, insanın her türlü kötülükten korunmasına vesile olur.
d) Helal Yaşamak ve Haramdan Kaçınmak
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), haram lokma yiyenlerin şeytanların vesveselerine daha açık hale geldiğini bildirmiştir. Büyü ve sihrin tesiri, manevi olarak zayıf olan insanlarda daha fazla görülür. Bu yüzden helal kazanç, helal lokma ve temiz bir hayat yaşamak, bu tür zararlardan korunmanın yollarından biridir.
5. SONUÇ: BÜYÜ VE SİHİR İLE İMTİHAN
Büyü ve sihir, insanlık için bir imtihan vesilesidir. Kur’an-ı Kerim, insanların bu tür şeylere kapılmamaları, sihre ve büyücülüğe başvurmamaları konusunda ciddi uyarılarda bulunmuştur. Çünkü sihir, insanı hem dünyevi hem de ahirette büyük bir felakete sürükleyebilir.
Peygamberlerin karşısına sihir ve büyü ile çıkanlar her zaman hüsrana uğramışlardır. Hakikat, batılın üzerine geldiğinde batıl yok olmaya mahkûmdur:
“De ki: Hak geldi, batıl yok olup gitti. Çünkü batıl yok olmaya mahkûmdur.” (İsra, 17/81)
Bu nedenle Müslüman, sihre bulaşmamalı, büyü yaptırmamalı ve bu tür şeylere itibar etmemelidir. Bunun yerine Allah’a tevekkül etmeli, dua ve zikirle korunmalı ve hayatını helal üzere yaşamalıdır.
Allah bizleri sihrin ve büyünün her türlü şerrinden muhafaza eylesin. Felak ve Nas surelerinin sırrına eriştirerek, bizi şeytanın ve kötü niyetli insanların fitnelerinden korusun. Amin.