İki Toprak, İki İnsan: Ortamın ve Terbiyenin Gücü

İki Toprak, İki İnsan: Ortamın ve Terbiyenin Gücü

“(Toprağı) iyi ve elverişli beldenin bitkisi, Rabbinin izniyle bol ve bereketli çıkar. (Toprağı) kötü ve elverişsiz olandan ise, faydasız bitkiden başkası çıkmaz. Şükredecek bir toplum için biz âyetleri işte böyle değişik biçimlerde açıklıyoruz.”Araf. 58.
Konuyu farklı ortamlarda yetişen iki farklı insan açısından değerlendirip hikmetli, ibretli ve düşündürücü bir bakış açısı.

İki Toprak, İki İnsan: Ortamın ve Terbiyenin Gücü

Kur’an-ı Kerim’de yer alan A’râf Suresi 58. ayet, hem fiziksel hem de manevi dünyaya dair derin bir hakikati bizlere sunar: Toprağın kalitesi, ondan yetişen bitkileri belirlediği gibi, insanın yetiştiği ortam da onun karakterini ve geleceğini şekillendirir. İyi bir çevrede yetişen insan, tıpkı bereketli toprakta büyüyen sağlıklı bir ağaç gibi gelişir; kötü bir çevrede büyüyen insan ise çorak topraktan çıkan cılız ve faydasız bir bitki misali olur.

Bu hakikati daha iyi anlamak için, farklı ortamlarda yetişen iki insanın hikâyesine bakalım.

1. Bereketli Toprakta Yetişen İnsan

Ali, küçük bir kasabada büyümüştü. Ailesi dürüst, çalışkan ve imanlı insanlardı. Evlerinde her zaman helal lokma yenir, şükür ve dua eksik olmazdı. Babası, “Oğlum, doğruluk ve adalet, insanın en büyük sermayesidir” derdi. Annesi ise her fırsatta, “Kul hakkı yemekten kork, haramdan uzak dur” diye öğüt verirdi.

Bu güzel ortam, Ali’yi de etkiledi. Küçük yaşta çalışmayı, sabretmeyi ve insanlara faydalı olmayı öğrendi. Zorluklarla karşılaştığında isyan etmek yerine şükretti. Çevresindekilere iyilik etmeye çalıştı ve öğrendiği güzel ahlakı hayatının merkezine koydu.

Yıllar geçti. Ali eğitimini tamamladı, iş hayatına atıldı. Onun dürüstlüğü, insanlara karşı merhameti ve çalışkanlığı, tıpkı bereketli topraktan çıkan güçlü bir ağacın gölgesinde nice insanlara fayda sağlaması gibi, çevresine ışık saçtı. Kazandığını paylaşarak, bilgisini aktararak topluma katkı sundu. Ali, sağlam bir zeminde yetiştiği için hem dünyada hem ahirette kazananlardan oldu.

2. Çorak Toprakta Yetişen İnsan

Mehmet ise farklı bir çevrede büyümüştü. Babası yolsuzluklarla zengin olmuş, annesi israf içinde bir hayat sürüyordu. Evlerinde haram-helal hassasiyeti yoktu. Çocuklarını eğitmek yerine onlara sadece maddi imkânlar sundular. Onlara göre “Güçlü olan kazanır, zayıf olan ezilir”di.

Mehmet de bu anlayışla büyüdü. Küçüklüğünden beri bencil, hırslı ve çıkarcı bir karakter geliştirdi. Kendisine fayda sağlamayan hiçbir işi yapmıyor, menfaat uğruna insanları kullanmaktan çekinmiyordu. Onun için dürüstlük, sadece kaybedenlerin dilindeydi.

Zamanla zenginleşti, makam sahibi oldu. Fakat içi boştu; huzursuz, doyumsuz ve mutsuzdu. Harama bulaşarak kazandığı her şey, bir gün geldi elinden kayıp gitti. Yanında kimse kalmadı, çünkü insanlar menfaat bittiğinde onu terk etti. Tıpkı çorak toprakta yetişen faydasız bir diken gibi, çevresine ne gölge ne de meyve verebildi.

Sonuç: İnsan Hangi Toprakta Yetişirse Ona Göre Şekillenir

Bu iki insanın hikâyesi, bize önemli bir ders verir: İnsan da bir tohum gibidir. Nerede yetişirse, hangi değerlerle beslenirse, nasıl bir çevrede büyütülürse ona göre şekillenir.

Eğer manevi ve ahlaki değerlerin yeşerdiği bir çevrede yetişirse, dürüst, vicdanlı ve faydalı bir insan olur.

Eğer kötü bir ortamda, haram ve bencillikle beslenirse, hem dünyada hem de ahirette zarar edenlerden olur.

Allah, bizlere seçim hakkı vermiştir. Bizler de kendimizi ve neslimizi hangi toprakta yetiştirdiğimize dikkat etmeliyiz. Unutmayalım ki, kötü toprakta iyi meyve yetişmez; iyi toprak ise bereketiyle insanlığa hizmet eder.

Allah, bizleri ve evlatlarımızı bereketli topraklar gibi hayırlı ve faydalı insanlar eylesin!

Loading

No ResponsesMart 28th, 2025