DÜNYA DEVLETLERİ KENDİ DERİN DEVLETLERİYLE YÜZLEŞMELİDİR.
DÜNYA DEVLETLERİ KENDİ DERİN DEVLETLERİYLE YÜZLEŞMELİDİR.
Tarih boyunca devletler, resmi yönetim mekanizmalarının yanı sıra, perde arkasında etkin olan gizli yapılar tarafından da yönlendirilmiştir. Bu gölgede kalan güç, modern literatürde “derin devlet” olarak adlandırılmıştır. Derin devlet, resmi yönetimin ötesinde; bürokrasi, istihbarat, ordu, sermaye ve medya gibi unsurlarla devletin ana politikalarını şekillendiren bir güç odağıdır. Ancak bu yapılar çoğu zaman devletin bekası için çalıştıkları iddiasıyla hareket etseler de, zaman zaman adaletin ve toplumun zararına faaliyetlerde bulunmuşlardır.
Bugün dünya devletleri, geçmişte ve günümüzde iç içe geçmiş olan bu derin yapılarla yüzleşmeli, halkın iradesini ve devletin meşruiyetini korumak adına gereken adımları atmalıdır. Çünkü derin devletler, milletlerin iradesini gasp eden, kaosu besleyen ve gerçek demokrasiyi gölgeleyen unsurlar olabilir.
TARİHTEN GÜNÜMÜZE DERİN DEVLETİN İZLERİ
1. Roma İmparatorluğu ve Senato’nun Gizli Güçleri
Roma İmparatorluğu’nda resmi hükümdarlar olan imparatorlar, zaman zaman senato içindeki gizli kliklerin hedefi olmuşlardır. Özellikle Sezar’ın suikastı, derin devletin kendi çıkarları doğrultusunda nasıl hareket ettiğinin en bariz örneklerinden biridir. Senato içinde güçlü bir grup, Sezar’ın otoritesini tehlike olarak görerek onu ortadan kaldırmıştır. Bu olay, bir devletin içinde farklı menfaat gruplarının nasıl perde arkasında etkin olabileceğini gösteren en eski örneklerden biridir.
2. Osmanlı Devleti ve Enderun’un Gölge Etkisi
Osmanlı Devleti’nde de zaman zaman perde arkasındaki güçler, devletin yönetiminde belirleyici olmuştur. Enderun sistemi, devlet adamlarının yetiştirildiği bir merkez olmasına rağmen, özellikle Saray’daki Harem ve Yeniçeri Ocağı gibi unsurlar, bazı dönemlerde Osmanlı siyasetini perde arkasından şekillendiren unsurlar haline gelmiştir. III. Selim’in reform girişimlerine karşı çıkan Yeniçeri Ocağı, bu sürecin en çarpıcı örneklerinden biridir.
3. ABD ve “Derin Amerika”
Amerika Birleşik Devletleri’nde “Derin Amerika” kavramı, özellikle askeri-sanayi kompleksi, istihbarat teşkilatları (CIA, FBI) ve büyük şirketlerin yönetimdeki etkinliğiyle ilişkilendirilir. Örneğin, John F. Kennedy suikastı, ABD’de derin devletin varlığına dair en fazla tartışılan olaylardan biridir. Kennedy’nin, istihbarat teşkilatlarının kontrolsüz gücüne karşı durması ve Vietnam Savaşı’na karşı tutumu, onun hedef haline gelmesine neden olmuştur.
4. Türkiye’de Derin Devlet Tartışmaları
Türkiye’de derin devlet tartışmaları, özellikle Susurluk Kazası (1996) ile daha görünür hale gelmiştir. Devletin içindeki bazı yapıların yasa dışı faaliyetlerle ilişkisi açığa çıkmış, mafya-devlet-siyaset üçgeni kamuoyu tarafından tartışılmaya başlanmıştır. Bu olay, devletin içinde bazen hukuk dışı yapılarla hareket eden grupların bulunabileceğini gösteren çarpıcı bir örnek olmuştur.
DERİN DEVLETLE YÜZLEŞMENİN ZORUNLULUĞU
Derin devlet yapıları, her ülkede farklı boyutlarda varlık gösterir. Ancak temel sorun, bu yapıların zaman zaman devletin meşruiyetini ve halkın iradesini hiçe sayarak kendi menfaatleri doğrultusunda hareket etmeleridir.
1. Şeffaf Devlet Yönetimi Şarttır
Devletler, halkın güvenini kazanmak için şeffaf yönetim ilkelerini benimsemelidir. Devletin içindeki gizli yapılar, halkın iradesini aşan kararlar alıyorsa, bu durum yönetime zarar verir. Devlet, halkına hesap vermeli, karanlıkta kalan güç odaklarını bertaraf etmelidir.
2. Hukukun Üstünlüğü Esas Alınmalıdır
Hukukun üstün olmadığı bir devlet, zamanla derin yapıların güdümüne girebilir. Adalet mekanizmasının bağımsız olması, devletin içerisindeki karanlık ilişkileri açığa çıkarmak için hayati önemdedir.
3. Medya ve Sivil Toplum Kuruluşları Özgür Olmalıdır
Basın ve sivil toplum kuruluşları, devletin içindeki illegal yapılanmaları ortaya çıkarmada önemli bir rol oynar. Ancak medya ve sivil toplum örgütleri, çıkar gruplarının eline geçerse, halkın bilgilendirilmesi yerine manipüle edilmesi söz konusu olur. Bu yüzden, özgür ve bağımsız ancak mutlak ve keyfi özgürlük değil belki sorumlu ve denetime tabi bir medya anlayışı teşvik edilmelidir.
SONUÇ: GELECEĞE TEMİZ BİR DEVLET BIRAKMAK
Tarih boyunca derin devletlerin etkisiyle savaşlar çıkmış, hükümetler devrilmiş, toplumlar manipüle edilmiştir. Bugün dünya devletleri, kendi içindeki derin yapılarla yüzleşmeli ve hukukun üstünlüğünü esas alarak halkın iradesini güçlendirmelidir.
Devletlerin bekası, sadece güçlü bir istihbarat veya orduyla değil, adalet, şeffaflık ve halkın iradesine duyulan saygıyla sağlanabilir.
Gelecek nesillere, kirli oyunlardan arınmış, adil ve şeffaf bir yönetim bırakmak, devletlerin en büyük sorumluluğudur. Çünkü devlet, ancak halkın güveniyle ayakta kalır. Derin yapılarla yüzleşmeyen devletler, bir gün kendi içlerindeki karanlık tarafından yutulmaya mahkûmdur.