İKİ DÖNEMDİR İSTANBUL BELEDİYE BAŞKANLIĞINDA SAYIN ERDOĞAN’A DERS VEREN İSTANBUL, İKİ DÖNEMDİR DERSİNİ ALIYOR. ODA ÇOK PAHALI OLARAK…
İKİ DÖNEMDİR İSTANBUL BELEDİYE BAŞKANLIĞINDA SAYIN ERDOĞAN’A DERS VEREN İSTANBUL, İKİ DÖNEMDİR DERSİNİ ALIYOR. ODA ÇOK PAHALI OLARAK…
İstanbul’un İbretlik Seçim Tercihi ve Ağır Bedeli
Demokrasilerde seçim, bir milletin kendi kaderini belirleme hakkıdır. Seçmenler, verdikleri oylarla sadece bir yönetimi belirlemekle kalmaz, aynı zamanda geleceğe dair bir tercihte bulunurlar. Ancak bazı tercihler vardır ki, sonuçları yalnızca bir dönemle sınırlı kalmaz, yıllar boyu etkisini gösterir. İstanbul da böyle bir sürecin içinde…
İstanbul, Türkiye’nin kalbi, ekonomik ve kültürel başkentidir. Burası sadece bir şehir değil, adeta bir ülke gibidir. Türkiye’nin genel gidişatını belirleyen bir lokomotif olduğu için, İstanbul’da yaşanan her olumlu ya da olumsuz gelişme, tüm ülkeyi doğrudan etkiler. İşte tam da bu yüzden, İstanbul’un yönetimi milli bir mesele olarak değerlendirilmelidir.
İstanbul’un Seçim Tercihi ve Sonuçları
İstanbul, 2019’da bir tercihte bulundu ve 2024’te bunu yeniledi. Seçmen, Türkiye’yi 20 yılı aşkın süredir yöneten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi çizgisinden farklı bir yolu tercih etti. Peki, bu tercihin İstanbul’a maliyeti ne oldu?
Mega projeler durduruldu: İstanbul’un trafik çilesini hafifletecek projeler ya iptal edildi ya da sürüncemeye bırakıldı. Metroların tamamlanması gecikti, yeni yollar yapılmadı.
Altyapı yatırımları sekteye uğradı: Şehirde su baskınları, çöp sorunları ve ulaşım aksaklıkları artık sıradanlaştı.
Ekonomik kriz ve yüksek maliyetler: İBB’nin yönetiminde mali sıkıntılar had safhaya ulaştı, borç katlandı. Reklam ve şovlara ayrılan bütçeler, hizmetten esirgenmeye başlandı.
Sosyal ve kültürel erozyon: İstanbul, manevi ve tarihi kimliğini koruma noktasında zafiyet yaşadı. Değerler aşındı, şehrin dokusuna uygun olmayan etkinlikler teşvik edildi.
Bu tablo, İstanbul’un seçmenine şu soruyu sordurmalı: “Gerçekten de doğru bir karar mı verdik?”
Erdoğan’a Ders Vermek İsterken Ders Almak
İstanbul, 1994 yılında Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanı olmasıyla yepyeni bir döneme adım atmıştı. O dönem su sıkıntısı, çöp dağları, hava kirliliği gibi devasa sorunlar vardı. Erdoğan ve ekibi, kararlı yönetimiyle bu sorunları çözdü ve İstanbul’a vizyon kazandırdı.
Ancak 2019’da İstanbul seçmeni, 25 yıl boyunca AK Parti kadrolarının hizmet ettiği şehri farklı bir yönetime teslim etti. Kimi, “bir ders vermek” için, kimi de “değişim olsun” diyerek bu kararı verdi. Ama gelinen nokta, verilen dersin geri dönüşünün ağır bir fatura olduğunu gösteriyor.
Zira “ders vermek” için oy verenler, beş yıl boyunca artan trafik çilesi, su baskınları, metro projelerinin gecikmesi ve belediye hizmetlerindeki zafiyet gibi sonuçlarla bizzat ders aldı. İstanbullular, “hizmet değil, algı belediyeciliği” gerçeğiyle yüzleşti.
İbret Alınmazsa Tarih Tekerrür Eder
Bu süreç, sadece İstanbul değil, Türkiye genelindeki seçmenler için de önemli bir ders niteliğinde. Zira sandık, sadece günü kurtarmak için değil, geleceği inşa etmek için bir araçtır. Eğer oy kullanırken duygusallık ağır basarsa, sonuçları acı olabilir.
İstanbul’un iki dönemde yaşadığı tecrübeler, sadece belediye başkanı seçmenin ötesinde bir anlam taşıyor. Bu seçimler, hizmet odaklı yönetim ile algı yönetimi arasındaki farkı net bir şekilde ortaya koymuştur. Eğer bu süreçten ibret alınmazsa, tarih tekerrür eder ve bedeli daha da ağır olur.
Özetle, İstanbul’un “ders verme” gayesiyle çıktığı yol, ona ağır bir fatura çıkardı. Ancak en önemli soru şu: “Acaba bu ders gerçekten öğrenildi mi?”