FAZİLET-FÜRUŞLUK VE İŞGÜZARLIK
FAZİLET-FÜRUŞLUK VE İŞGÜZARLIK
Fazilet-Füruşluk ve İşgüzarlık: Görünmek mi, Olmak mı?
Toplum içinde sıkça rastlanan ancak çoğu zaman farkına varılmayan iki büyük karakter zaafı vardır: fazilet-füruşluk ve işgüzarlık. Bu kavramlar, faziletin samimiyetten uzak gösterişe dönüşmesini ve kişinin faydasız bir çaba içinde kendini önemli göstermeye çalışmasını anlatır. Oysa insanı değerli kılan şey, sahip olduğu faziletleri sergilemesi değil, onları hazmederek yaşamasıdır.
Fazilet-Füruşluk: Faziletin Ticareti
Fazilet-füruşluk, bir kişinin sahip olduğu (ya da sahip olduğunu iddia ettiği) erdemleri sürekli olarak başkalarına gösterme çabasıdır. Bu tür insanlar, iyilik yaparken bile bunu göz önünde yapmayı tercih ederler. Yardımlarını gizlice yapmak yerine, her fırsatta anlatırlar. Alçakgönüllülükten bahsederken bile kibirli bir şekilde kendilerini överler.
Örneğin, bir kişi sırf başkaları görsün diye hayır kurumlarına bağış yapıyorsa, burada gerçek bir erdemden değil, erdemin sahneye konulmasından söz edebiliriz. Çünkü bu tür insanlar için önemli olan, gerçekten iyi bir insan olmak değil, iyi bir insan olarak tanınmaktır.
Bu tavır, yalnızca bireysel değil, toplumsal çürümenin de habercisidir. Çünkü fazilet-füruşluk arttıkça, samimi iyilik azalır ve toplum, gerçekten dürüst olanları değil, dürüst gibi görünenleri yüceltmeye başlar.
İşgüzarlık: Boş Uğraşmanın Büyük Gösterisi
İşgüzarlık ise kişinin, gereksiz veya yanlış yöntemlerle kendini önemli göstermeye çalışmasıdır. Gerçekten faydalı bir iş yapmak yerine, sanki çok meşgulmüş gibi görünmek için uğraşan kişilerin düştüğü bir tuzaktır. İşgüzarlar, kendi görüşlerini her konuya dayatmaya çalışır, yetkileri olmadığı hâlde karar süreçlerine müdahil olur ve genellikle işleri daha karmaşık hâle getirirler.
Örneğin, bir iş yerinde işgüzar biri, basit bir işi zorlaştırarak kendini vazgeçilmez göstermeye çalışır. Veya bir bürokratta işgüzarlık varsa, insanların işini kolaylaştırmak yerine, gereksiz evraklarla süreci uzatarak kendi varlığını ispatlamaya çalışır.
İşgüzarlık, toplumda verimsizliği artırır ve gerçek iş yapanları yıldırır. Çünkü işgüzar kişiler, gerçekten çalışanların emeğini gölgede bırakır ve sistemin gereksiz yere hantallaşmasına sebep olurlar.
Sonuç: Görünmek Yerine Olmak
Fazilet-füruşluk ve işgüzarlık, bireylerin ve toplumun ruhunu kemiren iki hastalıktır. Oysa gerçek fazilet, gösterişten uzak, samimi bir yaşantıyla kendini belli eder. Ve gerçek iş yapma becerisi, şov yapmadan, gösterişe kapılmadan faydalı olabilmektir.
Bu yüzden, hayatımızda şu soruları sormak önemlidir: Yaptıklarımız gerçekten faydalı mı, yoksa sadece öyle görünmesi için mi çabalıyoruz? İyiliklerimizi sergilemek için mi yapıyoruz, yoksa gerçekten inanarak mı?
Eğer bir toplumda fazilet-füruşluk azalır ve işgüzarlık yerini gerçek üretkenliğe bırakırsa, o toplum ilerler. Aksi hâlde, herkes sadece görünmekle yetinir ve hiçbir şey gerçekten değişmez.