28 ŞUBAT POSTMODERN DARBESİ İNANÇLI ANADOLU İNSANINI DEVLETTEN VE DEVLET YÖNETİMİNDEN UZAKLAŞTIRMA VE ÖNÜNÜ KESME AMAÇLIDIR.

28 ŞUBAT POSTMODERN DARBESİ İNANÇLI ANADOLU İNSANINI DEVLETTEN VE DEVLET YÖNETİMİNDEN UZAKLAŞTIRMA VE ÖNÜNÜ KESME AMAÇLIDIR.


28 ŞUBAT POSTMODERN DARBESİ: İNANÇLI ANADOLU İNSANINI DEVLET YÖNETİMİNDEN UZAKLAŞTIRMA OPERASYONU

Giriş: Vesayetin Karanlık Oyunu

28 Şubat 1997’de gerçekleşen ve “postmodern darbe” olarak adlandırılan süreç, aslında sadece belirli bir hükümeti hedef almamış, inançlı Anadolu insanının devlet yönetiminden dışlanmasını amaçlayan sistematik bir operasyonun parçası olmuştur. Bu süreç, “irtica tehdidi” bahanesiyle dindar insanların kamu kurumlarından, akademiden, medyadan ve siyasetten tasfiye edilmesini hedefleyen kirli bir projeydi.

28 Şubatçılar, Anadolu’nun köklü değerlerine sahip insanlarının devlet yönetiminde etkili olmasını en büyük tehdit olarak gördüler. Çünkü halkın iradesiyle gelen yeni nesil yöneticiler, askeri vesayet düzenine ve oligarşik bürokrasiye meydan okuyordu. Bunun önüne geçmek için medya, sermaye ve askeri bürokrasi iş birliği içinde, Türkiye’yi baskı altına aldı.

1. Hedef: Devlet Yönetiminden İnançlı İnsanları Tasfiye Etmek

28 Şubat’ın en büyük hedeflerinden biri, inançlı Anadolu insanının devlet yönetiminde söz sahibi olmasını engellemekti. Bunun için:

Kamu kurumlarında “irticai faaliyet” bahanesiyle dindar memurlar fişlendi ve ihraç edildi.

Başörtülü kadınlar üniversitelerden ve kamu kurumlarından atıldı.

İmam hatip okullarına yönelik katsayı engeli getirilerek dindar nesillerin önü kesildi.

Askeriye içindeki dindar subay ve astsubaylar tasfiye edildi.

Sermaye grupları fişlenerek, Anadolu’nun yükselen iş insanları ekonomik olarak çökertildi.

28 Şubat sürecinin amacı, sadece hükümeti devirmek değil, dindar insanları devlet kademelerinden ve toplumun merkezinden dışlamaktı.

2. Medya ve Sermaye İş Birliği: Algı Operasyonlarıyla Halkı Korkutma

Bu süreçte medya, 28 Şubatçıların en güçlü silahlarından biri oldu. “İrtica geliyor!” manşetleriyle halkın dindar kesimi şeytanlaştırıldı. Özgürlük ve demokrasi savunuculuğu yaptığını iddia eden bazı gazeteler ve televizyon kanalları, askeri vesayetin yanında saf tuttu.

Özellikle:

Sahte brifinglerle toplum korkutuldu, hükümet düşmanlaştırıldı.

Başörtülü öğrenciler ve çalışan kadınlar “çağdışı” ilan edilerek ötekileştirildi.

Anadolu’dan gelen muhafazakâr iş insanları “yeşil sermaye” diyerek hedef alındı ve iflas ettirildi.

Ekonomik olarak güçlenen Anadolu insanının siyasette ve devlette etkin olmasının önünü kesmek için, sermaye kesimine baskılar yapıldı.

3. Sonuç: Milletin Direnişi ve Vesayetin Çöküşü

28 Şubat’ın planları kısmen başarılı olsa da, uzun vadede milletin direnci bu vesayetçi zihniyeti tarihin çöplüğüne gönderdi. 2000’li yıllarla birlikte:

Başörtüsü yasağı kaldırıldı.

Katsayı engeli ortadan kalktı.

28 Şubat’ın mağdurları itibarlarını geri kazandı.

Darbeciler yargılandı ve mahkûm edildi.

28 Şubat süreci, Anadolu insanını devletten uzaklaştırmayı amaçlayan bir operasyondu. Ancak millet, iradesine sahip çıkarak, vesayet düzenine son verdi.

Son Söz: Tarih, Vesayeti ve Zulmü Unutmaz

28 Şubat, Türkiye’nin demokrasi mücadelesinde kara bir leke olarak anılmaya devam edecektir. Ancak bu süreç, aynı zamanda Anadolu insanının iradesine sahip çıkma gücünü de göstermiştir.

Millet iradesini hiçe sayan her girişim, er ya da geç milletin tokadıyla karşılaşacaktır.

@@@@@@@@

https://m.haber7.com/siyaset/haber/3509641-28-subatin-turkiyeye-en-agir-darbesi-anadolu-cocuklarinin-onunu-boyle-kestiler

 

 

Loading

No ResponsesMart 1st, 2025