TÜRKİYE’DE 28 ŞUBAT 1997 YILINDA YAPILAN ZULÜM, BASKI, DİNİ YASAKLAR VE DİNDARLARA YAPILAN BASKILAR
TÜRKİYE’DE 28 ŞUBAT 1997 YILINDA YAPILAN ZULÜM, BASKI, DİNİ YASAKLAR VE DİNDARLARA YAPILAN BASKILAR
28 Şubat 1997: Postmodern Darbe ve Dindarlara Yapılan Baskılar
28 Şubat 1997 süreci, Türkiye’de “postmodern darbe” olarak adlandırılan, özellikle dindar kesimler üzerinde büyük baskılara neden olan bir dönemdir. Bu süreçte, hükümet baskı altına alınmış, dindar vatandaşlara yönelik kısıtlamalar ve yasaklar uygulanmıştır.
1. 28 Şubat Sürecinin Arka Planı
1995 seçimlerinde Refah Partisi (RP) en yüksek oyu aldı ve Necmettin Erbakan, 1996’da başbakan oldu.
Askerî ve bürokratik çevreler, Refah Partisi’nin “irticai faaliyetlere göz yumduğu” iddiasıyla rahatsızlık duydu.
28 Şubat 1997’de Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı yapıldı ve hükümete bir dizi karar dayatıldı.
2. Dindarlara Yönelik Baskılar ve Yasaklar
a) Başörtüsü Yasağı
Üniversitelerde ve kamu kurumlarında başörtüsü yasaklandı.
İmam Hatip Liseleri (İHL) öğrencileri ve dindar kadınlar büyük mağduriyet yaşadı.
Başörtülü öğrenciler okullara alınmadı, eğitim hakları engellendi.
Katsayı uygulaması getirilerek İHL mezunlarının üniversiteye girişi zorlaştırıldı.
b) İmam Hatip Liselerine Darbe
İHL’lerin orta kısımları kapatıldı.
“Katsayı engeli” ile İHL öğrencilerinin üniversiteye girişi zorlaştırıldı.
Dini eğitim veren kurumlara kısıtlamalar getirildi.
c) Memurlar ve Kamu Çalışanlarına Baskı
Başörtülü memurlar işten çıkarıldı veya istifaya zorlandı.
Namaz kılan, sakallı veya dindar memurlar fişlendi ve sürgüne gönderildi.
Dini derneklere ve vakıflara baskılar arttı, bazıları kapatıldı.
d) Dini Yayınlar ve Medya Sansürü
Dini yayın yapan TV kanalları kapatıldı veya baskıya uğradı.
İslami kesime yönelik medya linç kampanyaları düzenlendi.
Camiler ve dini toplantılar sıkı gözetim altına alındı.
e) İrtica Suçlamasıyla Tutuklamalar
Binlerce dindar insan “irtica” suçlamasıyla soruşturmalara uğradı.
Askeriyede dindar subaylar “disiplinsizlik” gerekçesiyle ordudan ihraç edildi.
Batı Çalışma Grubu (BÇG) adlı bir yapılanma oluşturuldu ve dindarlar fişlendi.
3. 28 Şubat’ın Sonuçları
Refah Partisi kapatıldı, Erbakan istifaya zorlandı.
Binlerce başörtülü öğrenci eğitim hakkını kaybetti.
Askerî vesayet güçlendi, demokrasi büyük yara aldı.
2012 yılında 28 Şubat’ın sorumluları yargılanmaya başlandı ve bazı generaller hapis cezası aldı.
2023’te darbe sanıkları affedildi, ancak mağduriyetler hâlâ tam olarak giderilemedi.
Sonuç
28 Şubat, Türkiye’de dindar kesime yönelik en büyük baskı süreçlerinden biri olarak tarihe geçti. Başörtüsü yasağı, katsayı adaletsizliği, dindar memurlara yönelik fişlemeler ve askeriyedeki ihraçlar, bu dönemin en ağır sonuçları oldu. 28 Şubat’ın izleri zamanla silinse de, bu süreç Türkiye’de demokrasinin nasıl kesintiye uğratıldığını gösteren önemli bir tarih olarak hafızalarda kaldı.
@@@@@@@@
**28 Şubat 1997 Süreci: Türkiye’de Askeri Müdahale, Dinî Baskılar ve Toplumsal Etkiler**
**Arka Plan ve Siyasi Müdahale**
28 Şubat 1997’de Türkiye’de gerçekleşen ve “post-modern darbe” olarak anılan süreç, ordunun laiklik ilkesini koruma gerekçesiyle Refah Partisi (RP) liderliğindeki koalisyon hükümetine yönelik baskısıyla başladı. Milli Güvenlik Kurulu (MGK), hükümete 18 maddelik bir dizi talimat vererek Necmettin Erbakan’ın istifasına yol açtı. Bu müdahale, geleneksel askeri darbelerden farklı olarak “yumuşak bir darbe” olarak tanımlandı.
**Temel Baskı ve Yasaklar**
1. **Eğitim Reformları**:
– Zorunlu eğitim 5 yıldan 8 yıla çıkarıldı. Bu, İmam Hatip ortaokullarının kapatılmasına ve öğrencilerin seküler okullara yönlendirilmesine neden oldu. İmam Hatip liseleri ise ancak lise düzeyinde eğitim verebildi.
– Kur’an kursları ve yaz okulları sıkı denetime alındı; bazıları kapatıldı.
2. **Başörtüsü Yasağı**:
– Kamu kurumlarında ve üniversitelerde başörtüsü yasağı şiddetlendi. Binlerce öğrenci ve çalışan eğitim/iş hayatından dışlandı. YÖK’ün kararlarıyla bu yasak, 2000’lerin başına kadar sürdü.
3. **Siyasi ve Toplumsal Baskılar**:
– Refah Partisi, 1998’de “laikliğe aykırı faaliyet” iddiasıyla kapatıldı.
– Dindar kesimlere yakın olduğu düşünülen iş adamlarına yönelik ekonomik yaptırımlar (örneğin, “irtica” ile mücadele adına banka hesaplarının dondurulması) uygulandı.
– Medya üzerinde denetim artırıldı; İslami eğilimli gazete ve TV kanalları kapatıldı veya sansürlendi.
4. **Kamu Çalışanlarına Yönelik Tasfiye**:
– Kamu kurumlarında “dindar” olduğu belirlenen personel görevden uzaklaştırıldı veya terfi engellendi.
– Askeri okullarda ve devlet dairelerinde “seküler yaşam tarzı” dayatıldı.
**Toplumsal Tepkiler ve İnsan Hikâyeleri**
– Başörtüsü yasağı nedeniyle eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalan öğrenciler, yurt dışında eğitim arayışına girdi.
– İmam Hatip okullarına devam eden öğrenciler, üniversite sınavlarında katsayı dezavantajıyla karşılaştı.
– Dindar kesimler, bu süreci “şehirli, modern Müslümanlara yönelik sistemli bir sindirme politikası” olarak tanımladı.
**Uzun Vadeli Etkiler**
– **Siyaset**: 28 Şubat, AK Parti’nin 2002’de iktidara gelişinde etkili oldu. Parti, “muhafazakar demokrat” kimliğiyle dindar kesimlerin temsilcisi haline geldi.
– **Toplumsal Kutuplaşma**: Laik ve dindar kesimler arasındaki gerilim derinleşti.
– **Hukuki ve Sembolik Adımlar**: 2010’larda, 28 Şubat davaları açıldı ve bazı mağdurlar tazminat aldı.
**Farklı Perspektifler**
– **Laik Kesim**: Süreci, “Türkiye’nin seküler karakterinin korunması” olarak değerlendirdi.
– **Dindar Kesim**: “Zulüm” olarak nitelendirilen uygulamaların demokratik hakları ihlal ettiğini savundu.
**Sonuç**
28 Şubat, Türkiye’nin demokrasi ve laiklik tartışmalarında kritik bir dönüm noktasıdır. Hem siyasi tarih hem de bireysel hayatlar üzerinde derin izler bırakan bu süreç, günümüzde hâlâ sembolik ve siyasi bir referans noktası olarak kullanılmaktadır.
@@@@@@