1980 12 EYLÜL DARBESİNDE ABD; BİZİM ÇOCUKLAR BAŞARDI, DEDİ.
1980 12 EYLÜL DARBESİNDE ABD; BİZİM ÇOCUKLAR BAŞARDI, DEDİ.
12 Eylül 1980 Darbesi ve “Bizim Çocuklar” Meselesi: Bir Ülkenin Kaderini Kimler Belirledi?
Giriş
Tarih, toplumların hafızasıdır. Bazı tarihler vardır ki, milletlerin yönünü değiştirir, nesiller boyu sürecek etkiler bırakır. 12 Eylül 1980 de işte böyle bir tarihtir. Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve toplumsal yapısını kökten değiştiren bu askeri darbe, sadece iç dinamiklerle açıklanamaz. Çünkü bu darbenin perde arkasında uluslararası güçlerin ve özellikle ABD’nin doğrudan müdahalesinin olduğu yıllar sonra bizzat yetkililer tarafından itiraf edilmiştir. Darbenin hemen ardından ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nden Washington’a geçen bir mesajda “Bizim çocuklar başardı” ifadesi kullanılmıştır.
Peki, kimdi bu “bizim çocuklar”? Neden bir başka devletin yetkilileri, Türkiye’deki bir askeri darbeyi başarı olarak görüyordu? Bu makalede, 12 Eylül Darbesi’nin iç ve dış boyutlarını, Türkiye’ye olan etkilerini ve ibretlik yönlerini ele alacağız.
1. 12 Eylül’e Giden Süreç: Karanlık Günler
1970’lerin sonlarına gelindiğinde, Türkiye ekonomik krizlerle boğuşuyor, sokaklar sağ-sol çatışmaları ile kan gölüne dönüyordu. Günde 20-30 insan öldürülüyor, kahvehaneler, üniversiteler ve sendikalar saldırıya uğruyordu. Ülkede siyasi istikrarsızlık hâkimdi ve hükümetler art arda düşüyordu.
Ancak yıllar sonra ortaya çıkan belgeler ve tanıklıklar, bu çatışmaların sadece ideolojik grupların değil, derin devlet ve istihbarat örgütleri tarafından da bilinçli şekilde körüklendiğini gösterdi. Darbe ortamı oluşturuluyor, kaos ortamı bilerek büyütülüyordu. Tıpkı 27 Mayıs 1960 ve 1971 Muhtırası öncesinde olduğu gibi…
2. “Bizim Çocuklar” Ne Demekti?
12 Eylül sabahı tanklar sokaklara çıkmış, Meclis feshedilmiş, tüm siyasi partiler kapatılmıştı. Darbe lideri Kenan Evren ve ekibi yönetime el koymuştu. Darbe sonrası Türkiye’de binlerce insan tutuklandı, işkenceler başladı, idamlar gerçekleştirildi.
Ve işte tam bu noktada, darbenin asıl arkasındaki güç açığa çıktı. CIA’nın Ankara’daki istasyon şefi Paul Henze, Washington’a bir mesaj gönderdi:
“Our boys did it!” (Bizim çocuklar başardı!)
Bu ifade, ABD’nin darbeden önceden haberdar olduğunu, hatta desteklediğini gösteriyordu. Yıllar sonra eski CIA yetkilileri de bu müdahaleyi itiraf ettiler. ABD, Türkiye’deki askeri yönetimi destekleyerek, NATO müttefikini kendi çıkarlarına uygun hale getirmişti.
3. 12 Eylül’ün Türkiye’ye Maliyeti
Darbeden sonra Türkiye tam anlamıyla bir açık hava hapishanesine döndü:
650 bin kişi gözaltına alındı,
1 milyon 683 bin kişi fişlendi,
50 kişi idam edildi,
171 kişi işkencede öldü,
14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı,
Tüm siyasi partiler, sendikalar, dernekler kapatıldı.
Ancak asıl büyük zarar, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi bağımsızlığına oldu.
4. 24 Ocak Kararları ve Ekonomik Teslimiyet
Darbe öncesinde, 24 Ocak 1980’de Turgut Özal tarafından hazırlanan ve IMF destekli serbest piyasa reformları açıklanmıştı. Ancak bu kararları uygulamak için güçlü bir hükümet lazımdı. Koalisyon hükümetleri bu kararları hayata geçiremedi ve darbe tam da bu noktada devreye girdi.
Darbeyle birlikte neoliberal ekonomi politikaları, özelleştirmeler, sendikasızlaştırma ve sermayenin tekelleşmesi süreci başladı. ABD ve Batı’nın istediği şekilde Türkiye’nin ekonomik modeli değiştirildi.
Kenan Evren ve ekibi, darbeden sonra Özal’ı ekonominin başına getirdi ve 1983’te sivil yönetime geçildiğinde de Özal Başbakan oldu. Yani darbe, sadece siyasi düzeni değil, ekonomik yapıyı da küresel güçlerin lehine dönüştürdü.
5. “Bizim Çocuklar”ın Mirası: Hâlâ Devam Eden Etkiler
Bugün bile 12 Eylül’ün etkileri sürmektedir:
Darbe Anayasası (1982) hâlâ yürürlükte ve demokratik hakları kısıtlıyor.
Siyaset ve medya üzerindeki baskılar, o günlerden miras kaldı.
Ekonomik bağımsızlık kayboldu, küresel sermayeye bağımlılık arttı.
Toplum militarizme alıştırıldı, baskıcı rejimlere karşı duyarsız hale getirildi.
Tarih bize gösterdi ki, dış güçlerin desteklediği darbeler asla halkın yararına olmamıştır. 12 Eylül de bunun en açık örneğidir.
Sonuç: İbret Alınmazsa Tekrarı Kaçınılmazdır
ABD’nin “Bizim Çocuklar” dediği generaller, aslında Türkiye’nin bağımsızlığını büyük güçlere teslim eden piyonlardan ibaretti.
12 Eylül’den alınması gereken en büyük ders, dış müdahalelerle yapılan darbelerin, bir milletin geleceğini ipotek altına aldığı gerçeğidir.
Eğer milletler tarihlerini unutursa, aynı oyunlar tekrar sahnelenir. Türkiye, 12 Eylül gibi karanlık günleri tekrar yaşamamak için kendi bağımsız kararlarını alabilen, demokratik ve güçlü bir hukuk sistemi inşa etmelidir.
Çünkü unutulmamalıdır ki, gerçek bağımsızlık, sadece düşman işgaliyle değil, içerden yönetilen kuklalarla da kaybedilebilir.