Yalnızlık Başlıyor: Zengin Adamın Kabirdeki Pişmanlığı

Yalnızlık Başlıyor: Zengin Adamın Kabirdeki Pişmanlığı


Dünya hayatında kimse ondan daha güçlü, daha zengin değildi. Lüks içinde yaşadı, en güzel evlerde oturdu, en pahalı arabaları sürdü. Kalabalık sofralar kurdu, eğlenceler düzenledi. Etrafında onlarca insan vardı ama hiçbiri gerçek dost değildi. Para, güç, şöhret… Hepsini elde etmişti.

Ama şimdi…

Şimdi yapayalnızdı.

Kabirde İlk Anlar

Gözlerini açtığında kendini zifiri karanlık bir yerde buldu. Derin bir sessizlik vardı. Ne dostları ne de hizmetçileri… Altın işlemeli yataklarından bir iz yoktu. Artık hiçbir şey ona ait değildi.

Elleriyle etrafı yokladı. Nemli, soğuk ve dar bir yerdi burası. İçini tarifsiz bir korku sardı. “Burası neresi?” diye bağırmak istedi ama sesi yankılandı ve kendi kulaklarında boğuldu.

Sonra birden, az önce yanında olan herkesin onu orada bırakıp gittiğini hatırladı. O gösterişli cenaze töreni, şatafatlı merasimler, üzerine atılan topraklar… Hepsi geride kalmıştı.

Artık sadece o ve yalnızlık vardı.

Münker ve Nekir’in Sorgusu

Tam o sırada, ürkütücü bir sessizlik içinde iki korkunç varlık belirdi. Münker ve Nekir. Heybetleri öyle büyüktü ki, adam korkudan nefes bile alamadı.

Biri gür sesiyle sordu:

— “Rabbin kim?”

Adam cevap vermek istedi ama dili tutuldu. Hayatı boyunca servetini, gücünü, çevresini ilah edinmişti. Allah’ı unutarak yaşamış, kalbini mala, mülke, insanlara bağlamıştı.

Melekler bekledi. Ter içinde kaldı. Boğazı kurudu. Sonunda zorla fısıldadı:

— “Ben… ben… Allah…”

Ama bu cevap kabul edilmedi. Çünkü dünya hayatında Allah’ı anmayan, O’na secde etmeyen biri şimdi zorla cevap vermeye çalışıyordu. Melekler ikinci soruyu sordu:

— “Dinin ne?”

Dini olduğunu hatırladı ama hiç yaşamamıştı. Dünya işlerinden fırsat bulamamıştı. Hep “sonra” demişti, hep ertelemişti. Ama şimdi bir “sonra” yoktu…

Son soru geldi:

— “Bu adam (Peygamber) hakkında ne biliyorsun?”

Peygamber’in adını biliyordu ama hayatını hiç merak etmemişti. En büyük iş adamlarını, en büyük siyasetçileri, en ünlü isimleri ezbere bilirdi. Ama Allah’ın Elçisi’ni tanımaya zaman ayırmamıştı.

Cevap veremedi.

Pişmanlık ve Azap

Melekler başlarını eğip şöyle dediler:

— “Keşke dünyada hazırlansaydın… Keşke bu günü düşünseydin…”

O anda mezar daraldı, kaburgaları sıkıştı. Bir kapı açıldı, cehennemin dehşet verici ateşi ona gösterildi. İçindeki çığlığı kimse duymuyordu.

Titreyerek, dizleri üzerine çöktü.

Ve ilk kez içten bir pişmanlık hissetti.

Ama artık hiçbir anlamı yoktu. Çünkü dünya artık onun için çok uzaktaydı…

Bugün Düşünme Vakti

Zenginliği, şöhreti, serveti olan bu adam, her şeyi geride bırakmıştı. Eğer geri dönebilseydi, her şeyden vazgeçip Allah’a yönelirdi. Ama artık dönüş yoktu.

Bizim için hâlâ zaman var.

Bu sorulara cevap vermeye hazır mıyız? Eğer değilsek, bugün harekete geçme vaktidir. Çünkü yarı

Loading

No ResponsesŞubat 24th, 2025